İslam İnkılabı Rehberi Bürosu Resmi Sitesi

İslam İnkılabı Rehberi taburcu olurken verdiği röportaj’ın tamamı:


Muhbir: Selamun aleyküm

- Aleyküm selam ve rahmetullah

Muhabir:

Allah’a şükürler olsun ki ameliyatınızdan bir hafta sonra şimdi hastaneden taburcu olmaktasınız. Sizi seven Müslüman halkımız ve dünyanın Müslüman halkları sağlığınızla ilgili son durumu ve hastanedeki son anlarınızı bizzat sizin kendi ağzınızdan işitmek istiyor.

- Bisimillahirrahmanirrahim

Allah’a hamd ve şükürler olsun ki cerrahi operasyon, ön hazırlıkları ve sonraki tedavi en iyi şekilde gerçekleşti. Ben şu anda görünüşte tam sağlığıma kavuşmuş olarak taburcu olmaktayım, Bedenim sağlıklıdır ama ruhum ve yüreğim, bu süre içinde bana karşı gösterilen sevgi gösterileri, lütuf ve ilginin ağırlığı altındadır. Gerçekten de insanın sırtı, halkın, muhtelif kitlelerin göstermiş oldukları bunca muhabbet ve sevginin ağırlığı altındadır. Gün yoktu ki yüzlerce ve binlerce sevgi dolu mesaj, ölmüş her yüreğe ve kurumuş her toprağa yeni bir hayat ve canlılık kazandıran yağmur katreleri gibi halk tarafından bu hakirin yürek ve ruhuna yağmasın. Muhterem din alimlerimiz, muhterem taklit mercilerimiz, şahsiyetler, ülkenin üst düzey idarecileri, muhtelif kitlelerden halk fertleri bana karşı öylesine sevgi gösterisinde bulundular ki doğrusu ben bunca muhabbet ve sevgi karşısında ben utancımdan ne yapacağımı bilemiyorum. Ülkemizin halkının yanı sıra başka ülkelerin halkları da ( ben her zaman özenle vurgulamışım ki İran halkı stratejik bir derinliğe sahiptir ve bu sadece kendine özgüdür. Kendi sınırları dışında başka halklar ve sevenleriyle böylesine derin duygusal, inanç ve imani bağlara sahip olan ve birbirine bağlı bulunun ikinci bir nizam ve ülkeyi doğrusu ben bilmiyorum) Ama biz bu özelliğe sahibiz ve hatta bu son birkaç gün içinde bunu somut biçimde tecrübe ettik. Kısacası evet beden sağlığı açısından sağlıklıyız. Ruhi açıdan da Allah’a şükürler olsun ki coşkulu ve dinamiğiz ama bu son bir hafta içinde muhtelif boyutlardan, siyasetçilerden, esnaftan, toplum kitlelerinden, sanatçılardan, sporculardan oluşan muhtelif gruplar (elbette bunlar görünenlerdi ve görünmeyenler bunlardan çok daha fazlaydı) bana karşı gösterilen bunca muhabbet ve sevgi gösterileri veya sevgi dolu mesajları ve hatta sosyal paylaşım sitelerindeki yazıları karşısında ben utanıyorum. Temennim odur ki inşallah Allah Tebarek ve Taala tüm onları hayırla mükâfatlandırsın.

Tıp meselesi ve doktorlarla ilgili olarak ben şahsen doktorlar ve tedavi kadrosundan teşekkür ederim ve bu benim için kesin bir sorumluluk ve vazifedir. Gerçekten de çok iyi çalıştılar ve benim teşekkürümden daha önemlisi benim kendi doktorlarımızla iftihar etmemdir. Aziz İran’ımızın tıp ve doktorlar açısından, halkımızın iftihar edeceği bir seviyede olmasından, tıbbi hizmetlerin en yüksek düzeye gelmesinden iftihar ediyorum ve bu bizim için büyük bir servettir. Öyle bir servet ki insanların, toplumun hayati ihtiyacı olan bir kesimde yani sağlık alanında mevcuttur. Ben şahsen bunların ne kadar sorumluluk hissettiklerini, kendi işlerinde ne kadar bilgili ve bilinçli olduklarını, vazifelerini en iyi şekilde yerine getirdiklerini görüyorum. Gerçi daha önce de bunları biliyordum ve benim tıp camiasına bakışım her zaman böyle olmuştur ama insanın kendisi bunların eli altına düştüklerinde işte o zaman ilmul yakiyn, yakiyn ilim, aynul yakiyn’e dönüşüyor ve insanın kendisi bizzat onu hissederek yaşıyor ve gerçekten de biz bu doktorlarla ilgili çok büyük bir servete sahibiz. Temennim odur ki inşallah Allah Taala tümüne hayırlı mükafatlar verir.

Elbette belirttiğim gibi iki üç cümlelik bir teşekkürle bizim bunlara teşekkürümüz tamamlanamaz ve ben şahsen Dr. Merendi’den bu sorumluluğu benden taraf yerine getirmesini istedim ve o da zahmete katlanarak benim tedavi tıp heyeti kadromun sorumluluğunu üstlendi. (Her zamanki gibi muhabbette bulunuyorlar). Hem Dr. Merendi ve hem de Dr. Seccadi bunlar benden taraf kendi yöntemleriyle ve nasıl uygun görürlerse bu azizlere teşekkürde bulunsunlar.

Hastane, hastalık ve hastane muhitinden farklı olarak da söylemek istediğim bir konu var. Ve o da şudur ki ben bu son birkaç gün içinde bayağı eğlendim. Eğlencemin asıl kaynağı ise Amerikalıların IŞİD ile ilgili, IŞİD ile mücadele hakkındaki açıklamalarıydı. Söyledikleri baştan başa kasıtlı ve içi boş laflardı. Benim için çok komik olan bir mesele şuydu ki hem Amerika’nın dışişleri bakanı ve hem de sözcüleri olacak o kızın gelip o lafları etmeleriydi.[1]Açıkça IŞİD’e karşı mücadelede İran’a davette bulunmadıklarını iddia etmişlerdir. Birincisi bizim için bundan daha büyük bir iftihar olmaz ki Amerika toplu olarak yapmaya çalıştığı hatalı yanlış bir girişimde bizden umudu tamamen kesmesi ve bizim de onların topluluğu içinde olmamızı istememesidir. Bu bizim için bir iftihardır, üzüntü kaynağı ki asla olamaz. İkincisi tümünün açıkça yalan söylediğini gördüm. Çünkü IŞİD meselesi Irak’ta gündeme geldiği ilk günlerden beri Amerikalılar Irak’taki elçileri vasıtasıyla bizim Irak’taki elçimizden ortak bir toplantı yaparak IŞİD konusunda ortak bir karar almak istediklerini bildirmiştir. Elçimiz ise bunu bize aktardı, yetkililerimizden bazıları ise buna karşı olmamalarına rağmen ben kesin dille karşı çıktım ve bu meselede bizim kesinlikle Amerika ile ortak hareket edemeyeceğimizi, çünkü bunların kendi ellerinin de kirli olduğunu, bu meselede kendi elleri kirli olanlarla bizim bir araya gelip ortak hareket etmemizin, işbirliğinde bulunmamızın imkanı olmadığını söyledim. Ondan sonra da şimdi tüm dünyanın gözü önünde gelip de bu lafları eden ve kendilerinin İran’dan işbirliği talep etmediklerini söyleyen Amerika’nın bu dışişleri bakanı bizzat (İran dışişleri bakanı) Dr. Zarif’ten resmen İran’dan bu konuda ortak hareket etmek ve işbirliğinde bulunmak istediklerini bildirdi ama Dr. Zarif açık dille reddetti. Onun yardımcısı olan bayan da[2](İran dışişleri bakanı yardımcısı) Erakçi’den görüşmeler sırasında (nükleer görüşmeler) İran’la işbirliği yapmak teklifinde bulunmuş ve bunlar da reddetmişti. Onlar reddetmeden önce biz açık bir dille bu konuda onlarla işbirliğinde bulunamayacağımızı ilan etmiştik. Ama şimdi kalkmış ve İran’ı olaya karıştırmak istemediklerini iddia etmektedirler.

Bunlar daha önce de Suriye’ye karşı benzer bir koalisyon oluşturmuşlardı. Büyük tantanalar ve yaygaralarla dünyanın 30, 40 ve hatta 50 ülkesinin bir araya toplandığını ilan etmişlerdi. Ama gördük ki Suriye konusunda hiçbir halt edemediler. Irak’la ilgili de böyledir. Ayrıca bunlar (IŞİD konusunda) ciddi bir adım da atmak niyetinde değiller. Irak’ta IŞİD’e karşı asıl yapılan ve bu örgütün belini kıran asıl saldırıyı Amerikalılar yapmadılar. Bu meseleyi bunlar da Irak halkı da çok iyi biliyor. Her kes şunu biliyor ki IŞİD’e karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini artık çok iyi anlayan Irak halkı, Irak ordusu ve Irak seferberlik halk güçlerinin nasıl mücadele ettiğini ve şu ana kadar nasıl ciddi darbeler indirdiklerini ve bundan sonra da aynı darbeleri indirmeye devam edeceklerini çok iyi biliyorlar. Ve bunu açıkça görecekler. Amerikalılar bununla aslında devlet olmasına rağmen Pakistan’da yaptığının aynısını Irak ve Suriye’de de yapmak amacını gütmektedir. Ama şunu bilmeliler ki eğer böyle bir girişimde bulunacak olurlarsa bu son 10 yıl içinde Irak’ta karşılaştıkları sorunların aynısını tekrar yaşayacaklar. Kısacası bu olaylara tanık olmak bizim için bir eğlence ve komediydi hem de hastane yatağında.

Muhabir: Çok teşekkür ederim. Milyonlarca temiz kalpli insanın yüreği zatıalinizin yolunun yolcusu ve duaları her zaman sizinle olsun.

-Allah sizi korusun

Muhabir:

Hayır dualarınızı bekliyorum

-İnşallah. Allah muvaffak kılsın sizi



[1] - ABD Dışişleri bakanlığı sözcüsü Mary Harf

[2] - ABD dışişleri bakan yardımcısı Vendy Sharman