İslam İnkılabı Rehberi Bürosu Resmi Sitesi

İslam inkılabı rehberi tarafından kılınan Ramazan bayramı namazı hutbeleri


Bismillahirrahmanirrahim

لسّلام علیکم و رحمةالله. الحمدلله ربّ‌العالمین، الحمدلله الّذی  خلق السّماوات و الارض و جعل الظّلمات و النّور ثمّ الّذین کفروا بربّهم یعدلون. نحمده و نسبّحه و نتوب الیه و نصلّی و نسلّم علی حبیبه و نجیبه و خیرته فی خلقه سیّدنا و نبیّنا ابی‌القاسم المصطفی محمّد و علی ءاله الاطیبین الاطهرین المنتجبین الهداة المهدیّین المعصومین سیّما بقیّةالله فی الارضین.

Hamt Allah'a ki gökleri ve yeryüzünü halketti, karanlıkları ve ışığı yarattı, sonra da kâfir olanlar, taptıklarını Rableriyle denk tutarlar.

 

Bu mübarek bayram dolayısıyla siz tüm bacı ve kardeşlere, aziz  İran halkına ve tüm dünya Müslümanlarına tebriklerimi iletirim. Sizleri ve kendimi ilahi takvaya riayet etmeye, sakınmaya, nefsi korumaya ve günahlardan uzak kalmaya davet ederim.

Bu yılki Ramazan ayı gerçek manada mübarek bir aydı. Bu halka ilahi bereketler yağdı ve onun alametleri, uzun ve sıcak günlerde, ülkenin dört bir yanına yayılan Kur’anı mahfillerde, binlerce gencin, yaşlının, kadın ve erkeğin yakarış ve dua ellerini havaya kaldırdıkları, kendi rablarına karşı halis ve huşu içinde yakardıkları büyük dua ve tevessül, niyayiş toplantılarında, son birkaç yıldır git gide daha da yaygınlaşmakta olan camiler, halka açık yerler, cadde ve sokaklarda açılan geniş iftar sofralarında ve son olarak da dünya Kudüs günü muhteşem yürüyüşlerinde daha bir kendini göstermiştir; tüm bunlar ilahi rahmetin belirtileridir, önceki gece Ramazan ayının 23. gecesi dolayısıyla sabaha kadar uyanık kalarak ihya tutan oruçlu halk yazın bu sıcak gündüzünde ise oruç ağızlı bu büyük yürüyüşe katıldılar. İşte İran halkını doğru tanıma yolları bunlardır. Bu İran halkıdır ki ibadet mihrabında öylesine ve müstekbirliğe karşı mücadele ve mukabele sahnesinde ise böylesine kendilerini takdim etmekte, göstermekteler. Halkımızı başkalarının kasıtlı dilinden tanımamak gerekir, halkımızı kendisinden, sloganından, hareketinden, azim  gösterişlerinden tanımak gerekir. İşte İran halkı budur. Düşman’ın olayları çarpıtarak İran halkıyla ilgili oluşturmak istediği ve ne yazık (ülke içinde de) bir takım yanlış düşünenlerin de tekrarladıkları tablo yanlış ve hatalıdır. İran halkı, kendi muhtelif ebat ve parçalarını bu Ramazan ayında gösteren halktır. İnşallah bugün tümünüz kabul karnesi almış olursunuz. Bugün inşallah bayram dolayısıyla bu ibadetlerinden dolayı Allah Taala’nın rahmet ve lütuf kaynağından kabul karnesi alırsınız. İnşallah kabul karnesinin yanı sıra ödül de almış olursunuz, kademe de almış olursunuz, manevi ve ruhi yüceliş mevkii de elde etmiş olursunuz. İran halkının sloganı, eğilimlerinin ne olduğunu göstermiştir; Kudüs günü Amerika’ya ölüm, İsrail’e ölüm sloganları ülkenin atmosferini sarsmıştır, bu Tahran’a ve büyük şehirlere özel de değildi, tüm yurt bu büyük hareketin şemsiyesi altında yer almıştır.

Allah’ım!

İran halkından kendi rahmet ve lütfunla kabul buyur;

Allah’ım! Kendi tevfikini, rahmetini, sonsuz lütuflarını bu halka nazil eyle.

Allah’ım!

Aziz şehitlerimizi, yüce imamımızı, bu yolda halka yardım eden herkesi kendi rahmet ve mağfiretine matuf kıl.

Bismillahirrahmanirrahim

وَالعَصرِ. اِنَّ الاِنسانَ لَفی خُسر. اِلَّا الَّذینَ ءامَنوا وَ عَمِلُوا الصّالِحتِ وَ تَواصَوا بِالحَقِّ وَ تَواصَوا بِالصَّبر[1]

Andolsun zamana. Şüphe yok ki insan, elbette zararda, ziyanda. Ancak inananlar ve iyi işlerde bulunanlar ve birbirlerine gerçeği gözetmeyi ve sabretmeyi tavsiye edenler başka.
(İkinci Hutbe)

 

Bismillahirrahmanirrahim

 الحمدلله ربّ العالمین و الصّلاة و السّلام علی سیّدنا و نبیّنا ابی‌القاسم المصطفی محمّد و صلّ علی ائمّة المسلمین و حماة المستضعفین، امیرالمؤمنین، و سیّدة نساء العالمین و الحسن و الحسین سبطی الرّحمة و امامی الهدی و علیّ بن الحسین زین‌العابدین و محمّد بن علیٍّ و جعفر بن محمّدٍ و موسی بن جعفرٍ و علیّ بن موسی و محمّد بن علیٍّ و علیّ بن محمّدٍ و الحسن بن علیٍّ و الخلف الهادی المهدیّ، حججک علی عبادک و امنائک فی بلادک.

İkinci hutbede ilk sözümüz tüm namaz kılan bacı ve kardeşlere sözüm takvaya tavsiyeyle birlikte selam ve tebriklerimi bildirmektir

Bu Ramazan ayında ve ondan önce bölgemizde vuku bulan olaylar çok acı olaylar olmuş ve olmaktadır. Maalesef bir takım uğursuz eller mübarek ayı bölge halkının bir çoğu için acıya bürümüştür, Yemen’de, Bahreyn’de, Filistin’de, Suriye’de Müslüman mümin halktan önemli bir kesim düşmanların kötü niyyet ve hedeflerinden ötürü acı günleri geçirmekte ve zor günlerle karşı karşıyadırlar. Tüm bu olaylar halkımız açısından önemlidir.

Bir mesele de halkımızın iç meselesidir, o da nükleer meseledir. Bu konuda bazı hususları hatırlatmam gerekir. Birincisi bu uzunca ve çetin geçen görüşmeleri sürdüren yetkililere teşekkürdür. Muhterem cumhurbaşkanı, özellikle de zahmet çeken ve çaba harcayan müzakere heyetine. Hazırlanmış bu metin belirlenmiş yasal prosedüründe ister tasvip olsun ister olmasın onların mükafatı mahfuzdur. Bunu onların kendisine de söyledim. Elbette bu metnin tasvibi için belirlenmiş yasal bir süreç söz konusudur ve bu sürecin geçirilmesi gerekir. İnşallah bu süreç geçirilecektir. Bizim beklentimiz şudur ki yetkililer çok dikkatli olarak çıkarları, ülkenin çıkarlarını, ulusal çıkarlarını dikkate almalı ve halka verecekleri şeyle Allah Taala katında başı dik dururlar.

Bir diğer husus da bu metin ister tasvip olsun ister olmasın, Allah Taala’nın lütuf ve yardımları sayesinde ondan kesinlikle suistifade edilmesine fırsat tanınmayacaktır, İslam nizamının temel ilkelerine zarar verilme fırsatı hiç kimseye verilmeyecektir, ülkenin savunma yetenekleri, güvenlik alanı Allah’ın yardımıyla korunacaktır. Gerçi düşman’ın özellikle bu alana özel bir önem verdiğini biliyoruz. İran İslam cumhuriyeti kendi savunma ve güvenlik yeteneklerinin korunması alanında hem de düşman tarafından kendisi için oluşturulan bu tehdit ortamda kesinlikle düşman’ın aşırı talepleri karşısında teslim olmayacak.

Bir diğer husus bu metin ister tasvip olsun ve ister olmasın biz bölgede dostlarımıza verdiğimiz destekten el çekmeyeceğiz; mazlum Filistin halkına, mazlum Yemen halkına, mazlum Suriye halkına, Irak devleti ve halkına, mazlum Bahreyn halkına, Lübnan ve Filistin direnişinin sadık mücahitlerine desteğimiz devamlı sürecektir.

Bir diğer husus bu görüşmeler ve hazırlanan metne rağmen bizim müstekbir Amerika yönetimi karşısındaki siyasetimiz kesinlikle değişmeyecek. Daha önce de belirttiğim gibi muhtelif uluslar arası ve bölgesel meseleler hakkında bizim Amerika ile her hangi bir görüşmemiz yoktur, ikili meseleler hakkında görüşmemiz yoktur, bazen bu nükleer gibi hususlarda maslahat gereği görüşmüşüz ve bu sadece bununla sınırlı değil ve bundan önce de bazı hususlar olmuştur ve ben daha önceki genel sohbetlerimde o konulara temas etmiştim. Amerikanın bölgesel siyasetleri İran İslam cumhuriyetinin siyasetlerine 180 derecelik bir tezat içindedir. Amerikalılar, bir ülkede milli savunma güçlerinin en fedakarı konumunda bulunan Hizbullah’ı ve Lübnan direnişini terörizmle suçlamaktadır, bundan daha insafsız ne olabilir. Buna karşılık, çocuk katili terörist Siyonist rejimine çok yönlü destek vermekte. İşte böyle bir siyasetle nasıl muamele etmek mümkün olur, nasıl görüşülebilir, nasıl tevafuka varılabilir? Bu konuda söylenecek başka hususlar da var ki ayrıntılarını başka bir konuşmaya bırakıyorum.

Bir diğer husus Amerikalıların bu son birkaç gün içindeki yaygaralarıdır. Bu görüşmeler üzerinden birkaç gün geçtiği son günlerde alicenap! Amerikalı yetkililer, siyaset adamları halen yaygaracılıkta bulunmakla meşguller, her biri bir dille yaygarada bulunuyorlar. Elbette bizim buna bir eleştirimiz yoktur, onların kendi içindeki sorunlar, onları bu gibi yaygaracılıkta bulunmaya itiyor. İran’ı görüşme masası başına çekmeye mecbur ettiklerini, İran’ı teslim aldıkları, İran’ın nükleer silah üretmesine engel oldukları ve diğer bir takım benzer iddiaları dile getiriyorlar. Fakat meselenin hakikati daha farklıdır. İran’ın nükleer silahlarını engellediklerini belirtiyorlar ama İran’ın nükleer silah meselesi Amerika veya başkalarıyla müzakerelerle bir alakası yok ki; bunu onların kendileri de çok iyi biliyorlar; hem de bazen nükleer silah üretiminin haram olduğuna dair fetvanın önemini bizzat dile getiriyorlar. Biz Kur’anı kerim ve İslam şeriatının hükmü gereği nükleer silah üretimini, bulundurulmasını ve kullanılmasını haram biliyor ve böyle bir girişimde bulunmuyoruz. Bu mesele kesinlikle onlarla alakalı değildir ve bu görüşmelerin de kapsama alanı içinde değil. Bunun gerçek olduğunu bizzat onların kendileri de çok iyi biliyorlar. İslam cumhuriyetinin nükleer silah üretmemedeki asıl nedenin onların tehdit ve yaygarası olmadığını, bilakis şer’i bir engelin mevcut olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu fetvanın öneminin farkındalar. Bunma rağmen yine de kendilerinin buna engel oldukları iddiasında bulunmaktalar. Kendi halklarına karşı doğru söylemiyorlar, sadakatleri yoktur. Onlar diğer bir takım meselelerde de nükleer sanayi hakkında, şunu yaptık, şunu söyledik, İran’ı teslim aldık gibisinden laflar etmekteler. İran’ı teslim almayı siz ancak rüyanızda görebilirsiniz. Amerika’nın diğer 5 devlet başkanı İslam inkılabının başından şimdiye kadar, İran İslam cumhuriyetini teslim alma arzusuyla öldüler veya tarihte kaybolup gittiler, sizler de (Amerikanın şimdiki başkanı ve yetkilileri) onlar gibi, sizler de bu arzuyu kesinlikle elde edemeyecek ve İslami İran’ı kesinlikle teslim alamayacaksınız.

Bu son birkaç gün içinde ABD başkanının konuşmalarında var olan bir husus, Amerika’nın geçmiş hatalarını itiraf meselesiydi. Elbette o, bir yığından sadece bir yumağı dile getirmiştir. 19 Ağustos darbesinde Amerikalıların İran’da hata işlediklerini itiraf etti; Saddam’ı himaye etme konusunda Amerikalıların hata işlediklerini itiraf etmiştir. Sadece iki üç hususu dile getirmiştir ama onlarca hususa ise değinmemiştir, ikinci Pehlevi yönetiminin 25 yıllık dikta ve zalimce idaresinden söz etmemiştir, Amerika tarafından işlenen işkenceler, talanlar, katliamlar, cinayetler, facialara sebebiyet vermeler, İran halkının onurunu ayaklar altına almalar, İran halkının iç ve dış çıkarlarını ayaklar altına almalardan söz etmemiştir, Siyonistlerin sultasından söz etmemiştir, denizden fırlatılan bir füze vesilesiyle İran yolcu uçağının hedef alınarak yolcularının yok edilmesinden söz etmemiştir ve diğer bir çok hatalarından. Sadece birkaç hususu dile getirmiştir. Ben bu alicenaplara nasihat babından bir cümleyi dile getirmek istiyorum: Bugün sizler uzun yılların ardından 19 Ağustos darbesi, veya 8 yıllık savaş ve İran İslam cumhuriyetinin müdafaa savaşı konusunda hata ettiğinizi itiraf ediyorsunuz, ben ise şimdi de hata ettiğinizi söylemek istiyorum. Şu anda da bu bölgenin muhtelif kesimlerinde özellikle de İslam cumhuriyetine ve İran halkına karşı yeni bir takım hatalarda bulunmaktasınız. Birkaç yıl sonra da başka biri gelecek ve sizin bu hatanızı dile getirecektir; sizin bugün geçmiş seleflerinizin hatalarını dile getirdiğiniz gibi, sizler de hata işlemektesiniz, uyanınız, hatadan kendinizi kurtarınız, gerçekleri idrak ediniz. Bölgede çok büyük hatalar işlenmekte.

Benim İran halkına arzetmek istediğim husus şudur ki İslam cumhuriyeti Allah’ın yardımları, ilahi Tevfik sayesinde bugün muktedir ve güçlüdür ve her geçen gün daha da güçlenmekte. 10-12 yıldır ekonomik servet ve diğer açıdan dünyanın en muktedir, güçlü ülkesi sayılan dünyanın 6 büyük devleti İran’ı kendi nükleer sanayisinden alıkoymak amacıyla İran karşısında bir araya gelmişlerdir. Bunu açıkça dile getirmişlerdir. Onların gerçek hedefi nükleer sanayinin somun ve vidalarını tamamen sökmektir. Bunu yıllar önce de yetkililerimize açıkça söylemişlerdi. Şu anda da aynı hedefi gütmekteler. İran ile 10-12 yıllık bir restleşme ve cedelleşmeden sonra şu anda bu 6 güç İran’ın birkaç binlik santrifüj imkanına sahip olmasına resmen tahammül etmiş, bu sanayinin araştırma ve gelişme çalışmalarının devam etmesini kabullenmeye mecbur kalmışlardır. Nükleer sanayi alanındaki tahkik ve araştırma çalışmaları devam edecek, nükleer sanayi faaliyetleri dolaşımı devam edecek, (bunun engellenmesi için) onlar yıllarca çalıştılar ama bugün bunu kağıt üzerine de dökerek bir itirazlarının olmadığı altına imzalarını da atmaktalar. Bunun anlamı, İran’ın kudretinin sergilenmesinden başka ne olabilir? Bu ise halkın direnişi, halkın mukavemeti ve aziz bilim adamlarımızın yiğitlik ve icatları sonucu olmuştur. Allah’ın rahmeti Şehriyarilere, Rızainejadlara, Ahmedi Ruşenlere ve Ali Muhammedilere olsun, Allah’ın rahmeti nükleer şehitlerinin üzerine olsun, Allah’ın rahmeti bunların ailelerine olsun, Allah’ın rahmeti kendi hak sözü ve hakkının tahakkuku uğruna direnen halkın üzerine olsun.

Burada söylemek istediğim son sözüm de şudur ki bu beyefendi  İran ordusunu yok edebileceğini söylemiştir. Eskilerimiz bu gibi lafları, “gurbette lafazanlık”[2]ifadesiyle dile getirmişlerdir. Ben bu hususta bir şey söylemek istemiyorum, bu sözü işitenler, eğer meseleyi doğru dürüst bir şekilde idrak etmek ve kendi geçmiş tecrübelerinden sahih olarak yararlanmak istiyorlarsa şunu bilmeliler ki biz elbette hiçbir savaşı olumlu karşılamıyoruz ve hiçbir savaşın başlatan tarafı olmayacağız, ama eğer her hangi bir savaş tahakkuk bularsa, savaştan asıl mağlup olarak çıkacak taraf kesinlikle saldırgan ve cani Amerika olacaktır.

بسم‌الله‌الرّحمن‌الرّحیم‌
اِذا جآءَ نَصرُاللهِ وَ الفَتح. وَ رَاَیتَ النّاسَ یَدخُلونَ فى دینِ اللهِ اَفواجًا. فَسَبِّح بِحَمدِ رَبِّکَ وَ استَغفِرهُ اِنَّهُ کانَ تَوّابًا.[3]

Allah'ın yardımı ve fetih, gelip çattı mı. Ve insanların, bölük bölük, Allah dînine girdiğini gördün mü. Artık, Rabbine hamd ederek tenzîh et onu ve yarlıganma dile ondan; şüphe yok ki o, bütün tövbeleri kabûl eder.

 

Allah’ın selamı, bereket ve rahmeti sizlere olsun.



 



[1] - Asr suresi 1 ila 3. Ayetler

[2] - Cemaatin kahkahası

[3] - Nasr suresi – 1 ila 3. ayetler