HAC AMELLERİ RİSALESİ
- GİRİŞ: HACCIN FAZİLETİ VE ÖNEMİ
- BİRİNCİ BÖLÜM: GENEL
- İKİNCİ BÖLÜM: HACCETÜ’L İSLAM
- ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: NİYABET (VEKALET) HACCI
- DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TEMETTU UMRESİ’NİN AMELLERİ
- BEŞİNCİ BÖLÜM: TEMETTU HACCI’NIN AMELLERİ
- ALTINCI BÖLÜM: MÜFREDE UMRESİ
- Ekler
Ekler
Farklı Meseleler Hakkında Soru ve Cevaplar
Mesele 600: Soru: Son zamanlarda, Hac ve Ziyaret Organizasyonu’nun İran Milli Bankası ile yaptığı anlaşma uyarınca, temettu haccı yapmak isteyenler bankaya başvurarak kendi adlarına açılan bir hesaba bir milyon Tümen tutarında bir miktarı muzarebe sözleşmesi şeklinde yatırmakta ve bunun dekontunu almaktadırlar. Bu para, hac mevsimine kadar yatıran kişinin hesabında kalmakta ve yazılı sözleşmeye göre, her yıl sonunda hesap sahibine muzarebe karı olarak belirli bir miktar kâr verilmektedir. Hac ve Ziyaret Organizasyonu, önce kayıt yaptıranlara öncelik tanımakta ve yaklaşık üç yıl sonra kişilerin sırasını ilan ederek, talep etmeleri halinde onları hacca göndermektedir. Gönderim zamanı geldiğinde, muzarebeye para yatıran kişi hesabındaki parasını bankadan çekmekte, kalan diğer masraflarla birlikte Hac ve Ziyaret hesabına yatırmakta ve hacca gitmektedir. Şimdi, yazılı bir sözleşme olması ve para sahibi ile banka arasında sözlü bir görüşme yapılmaması dikkate alındığında, muzarebe kârı olarak hesap sahibine ödenen bu oran nasıl değerlendirilmelidir?
Cevap: Bankacılık işlemleri belirtilen şekilde yazılı sözleşme ile yapılması halinde herhangi bir sakınca taşımamaktadır ve muzarebe kârı, mevduat sahibine helal sayılır. Ana para, eğer ticari kazançtan elde edilmiş ve beşte biri (humus) verilmemiş ise, humus yükümlülüğü vardır. Elde edilen kâr ise, hac yolculuğuna çıkmadan önce tahsil edilememişse, o yılın geliri sayılır; eğer aynı yıl hac yolculuğu masraflarına yatırılırsa humus gerekmez.
Mesele 601: Soru: Mescid-i Haram’ın taş döşemesi az miktarda su ile temizlenir ve az miktardaki su, genellikle temizlenmesi gereken yere dökülür; bu durumda genellikle orada pisliğin kalması kesin olarak belirlenmiştir. Taş döşeme üzerine secde etmek caiz midir?
Cevap: Genellikle mescidin tüm noktalarının pis olduğu kesin olarak belirlenmez ve bu konuda araştırma ve inceleme yapmak farz değildir, dolayısıyla taş döşeme üzerine secde etmek caizdir.
Mesele 602: Soru: Mescid-i Haram, kan, idrar veya başka bir pislik nedeniyle kirlenince, çalışanlar onu temizlemek için bizim nazarımızda temizleyici olmayan bir yöntem uygularlar; bu durumda, Mescid-i Haram’ın zemini üzerinde- ister ıslak ister kuru olsun- kılınan namazın hükmü nedir?
Cevap: Secde edilen yerde pisliğin varlığına kesin olarak inanmadığınız sürece namaz geçerlidir.
Mesele 603: Soru: Kâbe'nin etrafında dairesel bir şekilde cemaatle namaz kılmak - diğer şartlara riayet edilmek kaydıyla - sahih ve yeterli midir?
Cevap: İmamın arkasında veya iki yanından birinde duran kimsenin namazı sahihtir. Ancak müstehap ihtiyat gereği, imamın iki yanından birinde duran kişi, imamla Kâbe arasındaki mesafeyi gözetmeli ve imamdan Kâbe'ye daha yakın olmamalıdır. Ama imamın karşısında, Kâbe'nin diğer tarafında duran kimsenin namazı sahih değildir.
Mesele 604: Soru: Kaza namazında Ehlisünnete tabi olmak (Sünni bir imamın arkasında namaz kılmak) sahih midir?
Cevap: Sahih değildir.
Mesele 605: Soru: Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’den ezan ve ikamet sırasında çıkmanın hükmü nedir? Özellikle Sünnîler o anda mescide giderken bizim dışarı çıkmamız hakkında konuşmakta ve bizi eleştirmektedirler.
Cevap: Eğer başkalarının nazarında ilk vakitte kılınan namazı hafife almak olarak görülür ve özellikle mezhebin itibarını zedeleyecekse, bu davranış caiz değildir.
Mesele 606: Soru: Mekke’de on günlük ikamet niyeti olan bir kişi, Arafat, Meş’ar ve Mina ve bunlar aralarındaki mesafelerde namazı seferi mi yoksa tam mı kılmalıdır?
Cevap: Eğer Arafat’a gitmeden önce Mekke’de on günlük ikamet niyeti varsa, ikamet gerçekleştiği sürece ve yeni bir seyahat yapmadığı müddetçe ikamet hükmü devam eder; bu durumda namazlar tam kılınır. Arafat, Meş’ar ve Mina’ya gitmek seyahat sayılmaz.
Mesele 607: Soru: Mekke ve Medine şehirlerinde, namazı seferi kılmakla tam kılma arasında tercih hakkı hükmü geçerli midir, yoksa bu sadece Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi ile sınırlı mıdır? Ayrıca eski ve yeni mahalleler arasında fark var mıdır?
Cevap: Mekke ve Medine’nin her yerinde, bu iki kutsal şehirde, namazı seferi veya tam kılma arasında tercih hakkı vardır ve eski ile yeni mahalleler arasında fark yoktur. Ancak ihtiyat olarak, iki kutsal mescid dışında ve on günlük ikamet niyeti olmadan, namazı kısaltmak müstehap sayılır.
Mesele 608: Soru: Namazın tam veya seferi kılınmasının ihtiyari olduğu mekanlarda öğle ve ikindi namazlarının nafileleri kılınabilir mi?
Cevap: Söz konusu mekanlarda namazını tam kılan kimse günlük nafileleri de kılabilir.
Mesele 609: Soru: Müşriklerden beri ve uzak olma merasimine katılmaktan kaçınan kimsenin haccının hükmü nedir?
Cevap: Haccın sıhhatine zarar vermez, ne var ki bunu yapan kimse böyle bir merasime katılmanın faziletinden kendini mahrum etmiştir.
Mesele 610: Soru: Kadın hayız veya nifas zamanında Mescidü'l Haram'ın revakıyla say yapılan yerin ortak duvarı üzerine oturabilir mi?
Cevap: Duvarın Mescidü'l-Haram'ın bir bölümü olduğu ispat edilmesi dışında sakıncası yoktur (yani duvarın mescidin bir bölümü olduğu ispat edilmişse sakıncalı olacaktır).
Mesele 611: Soru: Seyit olan ve seyit olmayan hanımların menopoz yaşı kaçtır?
Cevap: Menopoz yaşının belirlenmesi üzerinde düşünülmesi ve ihtiyat edilmesi gereken bir konudur; kadınlar bu konuda, müçtehitliğin tüm şartlarını taşıyan başka bir müçtehide başvurabilirler.
Mesele 612: Soru: Hilalin görülmesindeki ihtilaf sebebiyle vakfelerin yapılması ve bayram günü hakkında şek eden kimsenin haccının hükmü nedir? Haccını iade etmesi gerekir mi?
Cevap: Zilhicce ayının görülmesinin ispat edilmesi hususunda Ehlisünnet müftüsünün görüş ve fetvasına uygun şekilde amel etmesi yeterlidir. O halde diğer hacı adaylarının eşliğinde vakfelerin yapılması yeterli olacaktır.
Mesele 613: Soru: Makam-ı İbrahim'in (a.s) arkasında Kurân okumak veya dua ya da müstehap namazıyla meşgul olmak isteyen kimsenin, makamın arkasında farz tavaf namazını kılanların izdihamı esnasında Kurân okuması veya dua ve müstehap namazla meşgul olması caiz midir? Yoksa Makam-ı İbrahim'in (a.s) arkasında kalan yeri müstehap namazı kılmakla farz tavaf namazını kılanlar için daraltabilir mi?
Cevap: En güzeli ve hatta daha ötesi ihtiyata daha yakın olanı, farz tavaf namazının kılındığı, izdiham ve kalabalığın olduğu zamanda söz konusu müstehap ibadetlerin kalabalık olmayan yerde yapılmasıdır.
Mesele 614: Soru: Kâğıt veya hasır seccade gibi üzerine secde edilmesi caiz olan şeylerin kullanılması durumunda dikkat çekmesi, diğer namaz kılanların kasıtlı bakışlarına ve muhaliflerin küçültme bahanesine sebep olması dikkate alındığında Mescidü'n-Nebi'de (s.a.a) halı üzerine secde etmek sahih midir?
Cevap: Takiye edilmesi gereken yerlerde halı ve benzeri şeylerin üzerine secde edebilir ve namaz kılmak için başka bir yere gitmeye gerek yoktur. Ancak söz konusu edilen yerde zahmete düşmeyecek şekilde hasır veya taş ya da benzeri şeylerin üzerine secde edebilirse, farz ihtiyat gereği bu şeylerin üzerine secde etmelidir.
Mesele 615: Soru: Mescidü'l-Haram ve Mescidü'n-Nebi'nin (s.a.a) mermerleri üzerine secde etmek caiz midir? Genel olarak hangi tür taşlara secde edilebilir? Çömlek, pişmiş tuğla ve pişmiş kiremit üzerine secde etmenin hükmü nedir?
Cevap: Mermer taşı ve binaların yapımı ve süslenilmesi için kullanılan diğer mermer taşları üzerine secde edilmesi caizdir. Aynı şekilde Akik, Türkuaz, İnci ve benzeri taşların üzerine de secde edilebilir, ne var ki müstehap ihtiyat gereği bu taşlar üzerine secde edilmemelidir. Keza pişmiş tuğla, çömlek, alçı ve kireç üzerine secde edilmesi de caizdir.
Mesele 616: Soru: Ayetullah Gülpeygani'nin (r.a) hac ilmihalinde hac amellerinin pek çok müstehapları zikredilmiştir. Veliyi Emr-i Müslimin'in söz konusu ilmihalde geçen müstehap amelleri yapma konusundaki görüşü nedir?
Cevap: Sevap kastıyla söz konusu müstehaplara amel edilmesinin sakıncası yoktur.
Mesele 617: Soru: İçmeye özelleştirilmiş sularla abdest almanın hükmü nedir?
Cevap: Mübah olması şüpheli suyla abdest alınması doğru değildir.
Mesele 618: Soru: En bilgili müçtehidin birisi bir mesele hakkında fetva vermese ve yalnızca ihtiyat ederek farz olduğunu söylese ve başka bir en bilgin müçtehit de söz konusu fetva hakkında ihtiyat etmezse, ihtiyat gereği farz kılan müçtehidin mukallidi, ihtiyat etmeyen diğer müçtehide kendi müçtehidinden sonra en bilgili birisi unvanıyla müracaat edebilir mi? Yoksa şer'i görevini yerine getirme konumundaki uygulaması, tıpkı kendi müçtehidinin değil, diğer müçtehidin fetvasına uygun olması yeterli midir?
Cevap: Mükellefin ameli şer'i olarak taklit edebileceği müçtehidin fetvasına uygunsa ve o müçtehidi taklit etme esasına göre niyet etse, ameli sahihtir ve teklifini yerine getirmiş olur.
Mesele 619: Soru: Bazen hacı adayları veya diğer yolcular, namaz vaktinde uçaktadırlar. Genellikle uçağın namaz halinde hareketsizlik ve dinginliğe engel olmadığı dikkate alındığında kıyam, kıble, rükû ve secde gibi namazın diğer şartlarına da riayet etmek suretiyle acaba namazın vakti çıkmadan uçağın yere ineceği ve indikten sonra namazın kılınabileceğinin bilinmesi ya da ihtimal verilmesine rağmen, uçakta namaz kılınması yeterli olur mu? Yoksa ertelemeli midir? Ya da kılınmışsa, uçaktan indikten sonra namazın vakti bitmeden iade mi etmelidir?
Cevap: Hareket etmeden ve kıbleye dönülmek suretiyle kılınan namaz sahihtir ve hatta fazileti derk etme yönünde vaktinde kılınması daha faziletlidir.
Mesele 620: Bir kişi, temettü umresinin amellerini tamamlamış ve artık temettu hacını yapamaz; örneğin, teşrik günlerinde hacıların hizmetinde bulunmak üzere Mekke’de kalmak zorundadır. Bu durumda görevi nedir?
Cevap: Müstehap umreyi bırakabilir ve müstehap ihtiyat gereği nisa tavafı yapmalıdır.
Mesele 621: Soru: Bir kişi, hac menziline ulaştıktan sonra deli olmuşsa, velisinin onun haccıyla ilgili görevi nedir?
Cevap: Deli kimsenin velisi, onun haccıyla ilgili herhangi bir yükümlülüğe sahip değildir; kişi akıllanırsa kendisi hac ibadetini yerine getirir. Aksi takdirde, vefatından sonra mirasından bir vekil tayin edilir.
Mesele 622: Soru: İran’dan bize, Mescid-i Nebevi’nin mübarek avlusunda veya mübarek Bakî Mezarlığında harcamak üzere belli miktarda para verilmiştir; ancak bu talebin yerine getirilmesi mümkün değildir. Bu durumda, parayı Şii fakirlere vermemiz caiz midir?
Cevap: Eğer paranın sahipleri razı olurlarsa, paranın Şii fakirlere harcanmasında bir sakınca yoktur.
Ekler
Mesele 623: Soru: Pek çok Kâbe ziyaretçisi, Mescid-i Haram’da itikâfa girmeyi arzu etmektedir; itikâf için oruç tutmanın zorunlu olması sebebiyle, Mekke-i Mükerreme’de oruç ve itikâf için adakta bulunabilirler mi?
Cevap: Farz İhtiyat gereği, adak memlekette veya ikamet edilen yerde yapılmış olmalıdır.
Mesele 624: Soru: Bir kişi Mescid-i Haram’da itikâfa niyet etmiştir; sabah ezanından önce Ten’imde ihrama girebilir ve itikâf halindeyken sâ’yinin yeri mescidin içinde olmadığı dikkate alınarak diğer ibadetleri yapabilir mi?
Cevap: İhrama girebilir ve sâ’y yapmak için mescidden çıkması sakıncalı değildir.
Mesesle 625: Soru: Medine-i Münevvere’de, ihtiyaçların gerçekleşmesi için üç gün oruç tutmanın müstehap olması, sadece yolcuya mı mahsustur yoksa Medine halkı ve on gün kalmayı niyet eden kimseler için de müstehap mıdır?
Cevap: Bu sünnet sadece yolcuya mahsus değildir; yolcunun zikredilmesi, yolculuk halindeyken oruç tutmama istisnası içindir.
- Mesaj ve Konuşmalardan Derlemeler