İndirin:
NAMAZ, ORUÇ VE İTİKÂF HÜKÜMLERİ
- BİRİNCİ BÖLÜM NAMAZ
- Farz Namazlar
Farz Namazlar
Mesele 1: Farz namazlar şunlardan ibarettir:
Günlük namazlar;
Allah’ın evi Kâbe’nin farz tavafından sonra kılınan tavaf namazı;
Güneş tutulması, ay tutulması, deprem vb. zamanlarda kılınan âyât namazı;
Vefat eden bir Müslüman için kılınan cenaze namazı;
En büyük erkek çocuğa kılması farz olan, babanın ve farz ihtiyat gereği annenin[1] kaza namazı;
Ahit, nezir, yemin veya ücret karşılığı (icâre)[2] vasıtasıyla kılınan farz[3] namaz.
[1] - “Vacip ihtiyat” ve diğer fıkıh ıstılahlarının anlamı için kitabın sonundaki Kavramlar Dizini bölümüne müracaat ediniz.
[2] - Namazı isticarinin (ücret karşılığında kılınan namaz) tanımı ve hükmü için 643. mesele ve sonrasına müracaat ediniz.
[3] - Gerçekte farz olan nezir, ahit, yemin ve icareye amel etmek olup müstehap namaz, farz namazına dönüşmez.
- Günlük Namazlar
Günlük Namazlar
Mesele 2: Günlük namazlar İslam şeriatının son derece önemli farzlarındandır ve hatta dinin direğidir ve hiçbir halde terk edilmemelidir.
Mesele 3: Günlük farz namazlar on yedi rekât olup şunlardan ibarettir:
Sabah namazı (iki rekât)
Öğle namazı (dört rekât)
İkindi namazı (dört rekât)
Akşam namazı (üç rekât)
Yatsı namazı (dört rekât)
- Sabah Namazının Vakti
Sabah Namazının Vakti
Mesele 4: Sabah namazının vakti, fecrin (fercr-i sadık) doğuş anından güneşin doğuşuna kadardır.
Mesele 5: Fecrin doğuşunun gerçekleşmesinde (sabah namazının başlangıcında) gecelerin mehtaplı ve mehtapsız olması arasında fark yoktur, ancak namaz kılan şahsın mehtaplı gecelerde sabah aydınlığının mehtap aydınlığına baskın çıkana kadar bekleyip sonra namazını kılması daha iyidir.
- Öğle ve İkindi Namazının Vakti
Öğle ve İkindi Namazının Vakti
Mesele 6: Öğle namazının vakti, öğlenin başından (güneşin zevalinden) güneşin batmasına yalnızca ikindi namazını kılacak vaktin kalmasına kadardır.
Mesele 7: İkindi namazının vakti, öğlenin başından, öğle namazı kılınacak miktarın geçmesinden güneşin batışına kadardır.
Mesele 8: Öğle ve ikindi namazının her birinin kendisine has özel zamanı ve her ikisinin ortak zamanı vardır; öğle namazının özel vakti, öğlenin başından öğle namazı kılınacak ölçüde öğle üzerinden geçmesine kadardır ve ikindinin özel vakti, güneşin batışına ikindi namazı kılınacak miktarda bir zamanın kalması anına kadardır. Öğle namazının özel vaktiyle ikindi namazının özel vakti arasında kalan vakit, öğle ile ikindi namazının ortak vaktidir.
Mesele 9: Bir kimse ikindi namazının özel vaktine kadar öğle namazını kılmazsa öğle namazı kaza olur ve o vakitte ikindi namazını kılması gerekir.
- Akşam ve Yatsı Namazının Vakti
Akşam ve Yatsı Namazının Vakti
Mesele 10: Akşam namazının vakti, gökyüzünde oluşan (gün batımından sonra doğudan yükselen) kızıllığın kaybolduğu andan, yatsı namazı için gece yarısına kadar kalan süreye kadardır.
Mesele 11: Yatsı namazının vakti, akşam namazı kılınacak ölçüde vaktin geçmesinden gece yarısına kadardır.
Mesele 12: Gece yarısı (akşam ve yatsı için) gün batımından fecr-i sadık arasındaki zamanın yarısıdır.
Mesele 13: Akşam ve yatsı namazının her birinin kendisine has özel zamanı ve her ikisinin ortak zamanı vardır; akşam namazının özel vakti, gün batımından üç rekât akşam namazı kılınacak ölçüde geçmesine kadardır ve yatsının özel vakti, gece yarısına kadar yatsı namazı kılınacak miktarda bir zamanın kalması kadardır. Akşam namazının özel vaktiyle yatsı namazının özel vakti arasında kalan vakit akşam ile yatsı namazının ortak vaktidir.
Mesele 14: Bir kimse yatsı namazının özel vaktine kadar akşam namazını kılmazsa o vakitte önce yatsı namazını kılmalı daha sonra akşam namazını kılmalıdır.
Mesele 15: Bir kimse günah işleme veya özür vasıtasıyla akşam ve yatsı namazını gece yarısına kadar kılmazsa farz ihtiyat gereği iki namazını, sabah namazının ezanından önceye kadar, eda veya kaza niyeti olmaksızın (mükellefin teklifini boynundan kaldırması niyetiyle) yerine getirmelidir.
- Namaz Vakitlerinin Hükümleri
Namaz Vakitlerinin Hükümleri
Mesele 16: İnsanın namazını ilk vaktinde kılması müstehaptır ve İslami desturlarda bu konu hakkında özel tekitte bulunulmuştur. İnsan namazını ilk vaktinde kılamazsa, cemaatle kılması gibi geciktirilmesi için bir sebep yoksa ilk vakte en yakın bir vakitte kılması çok daha iyidir.
Mesele 17: Namaz kılan kimse günlük namazların vakitlerini belirlemek için hatta kutba yakın bölgelerde bile kendi yaşadığı bölgenin ufkuna riayet etmelidir.
Mesele 18: Namaz kılmak için, mükellefin namaz vaktinin girdiğine yakîn veya itminan etmesi veya iki adil şahsın vaktin girdiğini kendisine haber vermesi veya güvenilir (muvassak) ve vakti tanıyan bir müezzinin ezan okuması gerekir.
Mesele 19: Vaktin girdiğine yakîn eder ve namazla meşgul olursa ve namaz içinde vaktin girip girmediğine şek ederse namazı batıl olur, ama namaz esnasında [a1] namaz vaktinin girdiğine yakîn ederse ve kıldığı namazın bir miktarının vaktinde olup olmadığından kuşku duyarsa namazı sahihtir.
Mesele 20: Bir kimse (şerî vakitleri bildiren) sosyal iletişim vb. yoluyla vaktin girdiğine itminan ederse namazını kılabilir.
Mesele 21: Bir kimse için ezanın okunmaya başlaması namaz vaktinin girdiğine dair itminan (güven) oluşturursa ezanın sonuna kadar beklemesi lazım değildir ve namazını kılabilir.[1]
Mesele 22: Namaz vaktinde alacaklı alacağını isterse insanın onu verme gücü olması durumunda önce borcunu vermeli ve sonra namazını kılmalıdır. Keza başka acil ve zaruri bir durumun öne çıkması da böyledir. Elbette namaz vaktinin daralması durumunda önce namazını kılması gerekir.
Mesele 23: [a1] Eğer namazın vakti, o denli darsa ve müstahap bazı amellerin yapılması, namazın bir kısmının vaktinin dışında yerine getirilmesine sebep olursa, o müstahap amel yapılmamalıdır; örneğin eğer konutun okunması, namazın bir kısmının vaktinin dışında kılınmasına sebep olacaksa, okunmamalıdır.
Mesele 24: Bir kimsenin namazın bir rekâtını kılacak ölçüde vakti varsa namazını eda niyetiyle kılmalıdır, ama namazını kasten o zamana kadar geciktirmemelidir.
Mesele 25: Gün batımına beş rekât namaz miktarınca vakit varsa öğle ve ikindi namazı kılınmalı, bundan daha azsa ikindi namazı kılınıp öğle namazı kaza edilmelidir. Gece yarısına kadar beş rekât namaz kılacak kadar vakit varsa akşam ve yatsı namazı kılınmalı ve vakit bundan daha azsa yalnız yatsı namazı kılınmalı ve sonra farz ihtiyat gereği akşam namazı kılınmalı ve eda ve kaza niyeti yapılmamalı, aksine teklifin kaldırılması kastedilerek namaz kılınmalıdır.
Mesele 26: Bir kimse yolcuysa, gün batımına kadar üç rekât kılacak kadar vakti varsa öğle ve ikindi namazını kılmalıdır ve vakti bundan azsa ikindi namazını kılmalı ve öğle namazını kaza etmelidir. Gece yarısına kadar dört rekât kılacak miktarınca vakti varsa akşam ve yatsı namazını kılmalı ve vakit bundan daha azsa önce yatsı namazını kılmalı ve sonra farz ihtiyat gereği eda ve kaza niyeti olmaksızın (teklifin kaldırılması kastıyla) akşam namazını kılmalıdır. Eğer akşam namazını kıldıktan sonra gece yarısına bir veya daha çok rekât ölçüsünce vaktin olduğu anlaşılırsa zaman geçirmeden eda niyetiyle akşam namazını kılmalıdır.
[1] - Elbette önceden açıklandığı gibi sabah namazı konusunda ihtiyatın gözetilmesi için yaklaşık ezandan on dakika sonra kılınmalıdır.
- Namazlar Arasında Sıralama
Namazlar Arasında Sıralama
Mesele 27: İkindi namazı öğleden sonra ve yatsı namazı akşamdan sonra kılınmalıdır ve kasten bu sıralama bozulursa namaz batıl olur.
Mesele 28: Bir kimse yanlışlık veya gafletin etkisiyle ikindi namazını öğle namazından önce kılarsa veya yatsı namazını akşam namazından önce kılarsa ve namaz bittikten sonra fark ederse namazı sahihtir.
Mesele 29: Öğle namazını kıldığını düşünerek ikindi namazını kılmakla meşgul olursa ve namaz esnasında öğle namazını kılmadığını anlarsa vakit geçirmeksizin niyetini öğle namazına çevirmeli ve namazını bitirmeli ve sonra ikindi namazını kılmalıdır ve öğle namazının özel vaktinde olması durumunda farz ihtiyat gereği niyetini öğle namazına çevirmeli, namazını bitirmeli, ancak sonra her iki namazını (öğle ve ikindi) sırasınca kılmalıdır.
Mesele 30: Akşam namazını kıldığını düşünerek yatsı namazını kılmakla meşgul olurda namaz esnasına yanlış yaptığını ve akşam ve yatsı namazının ortak vaktinde olduğunu anlarsa dördüncü rekâta gitmemişse niyetini akşam namazına çevirmeli, namazını bitirmeli ve sonra yatsı namazını kılmalı, ama dördüncü rekâtın rükûuna gitmişse ihtiyat gereği namazını bitirmeli ve sonra sırasınca akşam ve yatsı namazını kılmalıdır. Keza akşam namazının özel vaktindeyse ve dördüncü rekâtın rükûuna gitmemişse farz ihtiyat gereği niyetini akşam namazına çevirmeli, namazını bitirmelidir ve sonra sırasınca her iki namazı kılmalıdır.
Mesele 31: Öğle namazı niyetiyle namazla meşgul olursa ve namaz esnasında önceden öğle namazını kıldığını hatırlarsa niyetini ikindi namazına çeviremez, aksine bu namazı bırakır ve ikindi namazını kılar. Keza akşam namazını kılmakla meşgul olursa ve namaz arasında akşam namazını kıldığını hatırlarsa durum aynı şekildedir.
- Müstehap Namazlar
Müstehap Namazlar
Mesele 32: Müstehap (nafile) namazlar pek çoktur. Nafile namazları arasında günlük namazların nafilelerinin kılınması ve özellikle gece namazı daha çok tavsiye edilmiştir.
Mesele 33: Günlük namazların nafileleri müstehap namazlar olup her gece ve gündüz kılınır. Bu nafilelerin kılınması son derece önemlidir ve bunlar için pek çok sevap zikredilmiştir. Bu nafileler arasında gece yarısından itibaren kılınan namaz, gece namazıdır ve müstehap namazların tamamı arasında bu namazın kendine özgü bir önemi vardır. Bu namaz son derece manevi özelliğe sahiptir ve Müslümanların bu namazın kılınmasına önem vermeleri çok uygundur.
Mesele 34: Günlük nafileler şunlardan ibarettir:
Öğle namazının nafilesi: Öğle namazından önce sekiz rekât (iki rekâtlı dört namaz);
İkindi namazının nafilesi: İkindi namazından önce sekiz rekât (iki rekâtlı dört namaz);
Akşam namazının nafilesi: Akşam namazından sonra dört rekât (iki rekâtlı iki namaz);
Yatsı namazının nafilesi: Yatsı namazından sonra iki rekât (oturur halde);[1]
Sabah namazının nafilesi: Sabah namazından önce iki rekât;
Gece namazının nafilesi: Gece yarısından sabah ezanına kadar (gecenin son üçte birinde kılınması daha iyidir ve fecre ne kadar yakınsa sevabı o kadar artar.)
Mesele 35: Cuma günü öğle ve ikindinin nafilesi yirmi rekâttır, yani öğle ve ikindinin nafilesine dört rekât eklenir ve yirmi rekâtın tamamının zeval vaktine kadar kılınması daha iyidir, ama zeval vaktinden gün batımına kadar kılınmasının da bir sakıncası yoktur.
Mesele 36: Öğle ve ikindinin nafilesi nafile vaktinde,[2] ama öğle ve ikindi namazının edasından sonra kılınırsa farz ihtiyat gereği eda ve kaza kastı olmaksızın (teklifin yerine getirilmesi amacıyla) kılınmalıdır.
Mesele 37: Gece namazının kılınışı şöyledir: Önce “gece namazı” niyetiyle tıpkı sabah namazı gibi iki rekâtlı dört namaz kılınır ve sonra “şef’ namazı” niyetiyle iki rekât ve “vitir namazı” niyetiyle bir rekât kılınır ki bu namazın kunutunda, dua kitaplarında zikredilen sıralama esasınca müminler için bağışlanma dileyip dua etmek ve Allah Teâla’dan hacetlerin yerine getirilmesini istemek müstehaptır.
Mesele 38: Yolcu veya gece namazını vaktinde kılması zor olan bir genç veya ihtiyarlık veya hastalık gibi özrü olan kimse gece namazını gece yarısından önce [a1] kılabilir.
Mesele 39: Nafile namazlarında surenin okunması farz değildir, bilakis her ne kadar sure okunması müstehap olsa da her rekâtta Hamd suresini okuması yeterlidir.
Mesele 40: Nafileler (bir rekât olan vitir dışında) ikişer rekâttır ve bunların ayakta kılınması daha iyi olsa da oturarak da kılınabilir. Oturarak kılınması durumunda her iki rekâtın bir rekât sayılması gerekir. İhtiyat gereğince ayakta değil oturarak kılınması gereken Vuteyre (yatsının nafilesi) bundan müstesna edilmiştir.
[1] - Yatsı namazının nafilesinin oturarak iki rekât kılındığı dikkate alınırsa bir rekât sayılır. Günlük nafile namazlarının toplamı 34 rekâttır (farz namazlarının rekâtlarının sayısının iki katı).
[2] - Öğlenin nafilesi öğlenin başından gölge ölçüm çubuğunun gölgesinin yedide ikisinin belirme zamanına kadardır. Örneğin gölge ölçüm çubuğunun uzunluğu yedi karış olursa bu çubuğun öğleden sonra beliren gölgesi iki karışa ulaşırsa öğlenin nafilesinin son vaktidir. İkindinin nafilesini ölçüm çubuğun öğleden sonra beliren gölgesinin yedide dörde ulaşmasına kadardır.
- Kıble
Kıble
Mesele 41: Namaz kılan kimsenin namazını Kâbe’ye doğru kılması gerekir ki bu itibarla Kâbe’ye, “kıble” derler. Elbette Kâbe’den uzak olan ve gerçekte Kâbe’nin karşısında yer alması mümkün olmayan kimseler için, kıbleye doğru namaz kılıyor denilmesi yeterlidir.
Mesele 42: Müstehap namazlar yürüme halinde veya bir nakliye aracı üzerindeyken kılınabilir ve bu durumda kıbleye karşı olmanın gözetilmesi gerekmez.
Mesele 43: İhtiyat namazı ve unutulmuş secde ve teşehhüt kıbleye doğru yerine getirilmelidir ve sehiv secdesinde de müstehap ihtiyat gereği kıbleye doğru olunmalıdır.
Mesele 44: Namaz kılan kimsenin ister doğru ve muteber bir pusula yoluyla veya güneşin ve yıldızların (bunlardan yararlanmayı bilmesi durumunda) doğuşu[1] yoluyla veya başka yollarla kıble yönüne yakini veya itminanı olmalıdır ve itminana ulaşamazsa hangi tarafın kıble olduğuna daha çok zan ederse o tarafa kılmalıdır;caminin mihrabından ulaşılan kıble ihtimali gibi.
Mesele 45: Kıble yönünü bulmak için hiçbir yolu olmayan ve hiçbir tarafa ihtimal vermeyen kimse farz ihtiyat gereği dört tarafa namaz kılmalı ve dört namaza vakti yoksa vakti olduğu ölçüde namazı tekrarlamalıdır.
Mesele 46: Kıble yönü konusunda araştırmaya rağmen yanlış yaparsa kıblenin sağ veya sol tarafından kıbleden sapma (yaklaşık 90 derece) olursa namazı sahihtir ve namaz esnasında yanlışını anlarsa vakit genişliğinin olup olmaması fark etmeksizin geri kalan namazına kıbleye doğru devam etmelidir.
Mesele 47: Kıble yönüne yakini olmayan kimse hayvan kesimi vb. gibi kıbleye doğru yapması gereken diğer işlerini kendi tahminine amel ederek yerine getirmelidir ve hiçbir tarafa ihtimal veremiyorsa her dört taraf onun için eşittir ve hangi tarafa yönelir de amel ederse sahihtir.Namazda
[1] - Mayıs’ın 28 ve Temmuz’un 16’sındande Mekke ufku öğlesinde güneşin Kâbe’ye dikey olarak doğduğu söylenir; öyle ki düz bir çubuk veya mili toprağa uzunlamasına çakalım; bu çubuğun gölgesi öğle vakti Mekke’nin ufkunu gösterir ki bu da kıblenin aksi yönünü gösterecektir (yani gölge boyunca kıble yönü göstergenin gölgesi olmayan tarafındadır). Böyle bir iş kıble yönünün bulunmasında itminana sebep olursa buna amel edilmesi caizdir.
- Namazda ÖrtünmeMesele
- Namaz Kılan Kimsenin Mekânının Şartları
- Mescit Hükümleri
Mescit Hükümleri
Mesele 115: Mescidin zemini, tavanı, duvarı ve çatısının necis edilmesi haramdır ve necis olursa çabucak temizlenmesi farzdır.
Mesele 116: Mescidin temizlenmesi farz-ı kifayedir ve temizleme işi mescidi necis yapan veya necis olmasına sebep olan kimseye has değildir, bilakis mescidi temizleyebilecek fertlerin tamamına farzdır.
Mesele 117: İmamların (a.s) haremlerinin necis edilmesi haramdır ve necis olması durumunda mekânın necis kalması saygısızlık sayılıyorsa temizlenmesi farzdır ve saygısızlık sayılmıyorsa temizlenmesi güzel bir ameldir.
Mesele 118: Mescidin altınla süslenmesi israf sayılması durumunda haramdır ve bunun dışında mekruhtur.
Mesele 119: Mescidin şan, konum ve statüsünün gözetilmesi farzdır ve mescidin şan, konum ve statüsüyle uyuşmayan işlerden sakınılmalıdır.
Mesele 120: Eğitim ve öğretim sınıfları düzenlenmesi, mescidin şanıyla uyuşması veya cemaat namazına ve namaz kılanlara eziyet olmaması durumunda sakıncasızdır.
Mesele 121: Önem vermeme ve dikkate almamanın mümkün olmayacağı bir maslahatın varlığı dışında mescidin tamamı veya bir kısmını yıkmak caiz değildir.
Mesele 122: Gasp edilmiş veya yıkılmış ve yerine başka bir bina yapılmış veya terkedilmiş, mescitlik izleri kaybolmuş ve yeniden yapılması ümidi kalmamış bir mescidin necis edilmesinin haram olması belli değildir, ama bununla birlikte müstehap ihtiyat gereği necis edilmemelidir.
Mesele 123: Belediyenin imar planında bir mescit caddeye düşmüşse ve acil bir durum nedeniyle bir bölümü yıkılırsa ve eski haline dönme ihtimali yoksa o mescidin şerî hükümleri yoktur.
Mesele 124: Mescidin şebistanının (gece ibadeti ve birtakım programlara has olan yer) bir köşesine müze, kütüphane ve benzeri şeyler yapılması, mescidin şebistan vakfı keyfiyetiyle çelişirse veya mescit binasının değişmesine sebep olursa, caiz değildir.
Mesele 125: Nakliye vesilesi gibi hareketli bir mekân mescit unvanıyla vakfedilmişse farz ihtiyat gereği o yere şerî mescit söylemi doğrudur ve orası için mescit hükümleri geçerlidir.
Mesele 126: Mescidin temizlenmesi ve yapılandırılması müstehaptır. Mescide giden kimsenin güzel koku sürmesi, temiz ve güzel elbise giymesi, ayakkabı veya ayağına necaset veya pisliğin bulaşmamasına dikkat etmesi, herkesten önce gidip herkesten sonra çıkması, mescide girdiği zaman,dilinde zikir ve kalbinde huşu olmalı, her ne kadar farz veya başka müstehap namazları kılması yeterli olsa da, mescidin saygınlığı kastıyla iki rekât namaz kılması müstehaptır.
Mesele 127: Mescitte uyumanın keraheti vardır.
Mesele 128: Tekke ve hüseyniyelerin mescit hükmü yoktur.
- Ezan ve Kamet
Ezan ve Kamet
Mesele 129: Günlük farz namazlardan önce ezan okunması ve kamet getirilmesi müstehaptır ve özellikle cemaat namazı başta olmak üzere, sabah namazı ve akşam namazında ezan okunup kamet getirilmesinin müstehaplığı tekit edilmiştir. Ama âyât namazı gibi diğer farz namazlarında ezan ve kamet zikredilmemiştir.
Mesele 130: On sekiz cümleyi kapsayan ezan cümlelerinin sıralaması aşağıda geldiği üzeredir:
Dört defa: “Ellahu ekber”........................................... اَللَّهُ اَکْبَرُ
İki defa: “Eşhedu en la ilâhe illellah”…. اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللَّهُ
İki defa: “Eşhedu enne Muhemmeden resûlullah”………………. اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّداً رَسُولُ اللَّهُ
İki defa: “Hayye ‘ale's-selâh” ……………….. حَیَّ عَلَی الصَّلوةِ
İki defa: “Hayye ‘ale'l-felâh” ……………….. حَیَّ عَلَی الْفَلاَحِ
İki defa: "Hayye ‘ala hayr'il-‘amel" ……... حَیَّ عَلَی خَیْرِ الْعَمَلِ
İki defa: “Ellahu ekber” ……………………………... اَللَّهُ اَکْبَرُ
İki defa: “La ilâhe illellah” ………………………. لاَ اِلَهَ اِلاَّ اللَّهُ
Kamet ezan gibidir ve ezandan farkı ilk başta “Allahu ekber” iki kez söylenir ve “Hayye ‘ala heyr'il-‘emel” söylendikten sonra iki defa “Kad kâmet'is-selâh” denilir ve kametin sonundaki “La ilahe illellah” bir kez söylenir.
Mesele 131: Teşeyyü’nün şiarı unvanıyla “Eşhedu enne aliyyen veliyyullah” söylenmesi çok güzel ve önemlidir ve bu cümle ezanın bir parçası değildir. Bu cümlenin Allah’a mutlak yakınlık kastıyla söylenmesi gerekir.
Mesele 132: Namaz vaktinin ilan edilmesi olan ezanın, işitenler tarafından tekrarlanması tekit edilen müstehaplardandır.
Mesele 133: Mescit ve başka mekânlarda namaz vaktinin girdiğinin ilan edilmesi için mikrofon vb. vesilelerle alışıla geldiği şekilde ezanın yayınlanmasında bir sakınca yoktur, ama Kur’an ayetlerinin, duanın ve vb. yayınlanması, komşuların eziyetine sebep olursa caiz değildir.
Mesele 134: Cemaat namazı için ezan ve kamet söylemişlerse, cemaat namazı kılanlar namaz için ezan ve kamet söylememelidirler.
Mesele 135: İnsanın ezan okuyacağı zaman kıbleye dönmesi, abdestli veya gusüllü olması, ellerini kulağının kenarına koyması, sesini uzatarak yükseltmesi, ezan cümleleri arasını bir miktar ayırması ve bu esnada konuşmaması müstehaptır.
Mesele 136: Kamet söyleyeceği zaman insanın bedeninin dingin olması, kameti ezandan daha yavaş söylemesi, kamet cümlelerini birbirine birleştirmemesi ve ezan cümlelerinin arasını açtığı gibi kametin cümlelerinin arasını açmaması müstehaptır.
Mesele 137: Ezan ve kamet arasında bir süre oturulması veya secde yapılması veya tespih çekilmesi veya bir süre sessiz kalınması ve konuşulmaması veya iki rekât namaz kılınması müstehaptır.
- Namazın Farzları
- Kunût
Kunût
Mesele 306: Farz ve müstehap namazların tamamının ikinci rekâtında Fatiha ve suresin okunmasından sonra ve rükûdan önce elleri açıp dua okumak müstehaptır ki bu amele kunut denilir.
Mesele 307: Cuma namazının her rekâtında kunut vardır ve birinci rekâtta rükûdan önce ve ikinci rekatta rükûdan sonra kunut okunur.
Mesele 308: Ramazan ve Kurban bayramında birinci rekâtta beş kunut ve ikinci rekâtta dört kunut vardır.
Mesele 309: Kunutta her zikir veya Kur’an ayeti okunabilir ve hatta bir kez “Salavat” veya “Sübhanellah” veya “Bismillah” veya “Bismillahirrahmanirrahim” denilmesi de yeterlidir, ama Kur’an’da gelen duaların okunması daha iyidir, örneğin şu dua:
“رَبَّنا آتِنَا فِی الدُّنْیَا حَسَنَةً وَ فِی الْآخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذابَ النَّار”
Okunuşu: “Rabbena atina fi’d-dünya haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve kına azabennar” veya Masum İmamlardan (a.s) nakledilen şu dua okunabilir:
لا اِلَهَ اِلاّ اللهُ الحَلِیمُ الکَرِیمُ، لا اِلهَ اِلاّ اللهُ العَلِیُّ العَظِیمُ، سُبْحَانَ اللهِ رَبِّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ وَ رَبِّ الْاَرَضِینَ السَّبْعِ وَ مَا فِیهِنَّ وَ مَا بَیْنَهُنَّ وَ رَبِّ الْعَرْشِ العَظِیمِ وَ الْحَمْدُ لِلهِ رَبِّ العَالَمینَ
Okunuşu: “La ilâhe illallahu’l-halîmu'l-kerîm. La ilâhe illallahu’l -aliyy'ul-azîm. Subhanallahi rabb'is-semavat'is-seb'‘i ve rebb'il-arażîn'es seb'‘i ve ma fîhinne ve ma beynehunne ve rab-b'il-‘arş'il-azîm, ve'l-hamdu lillahi rabb'il-âlemîn.”
Mesele 310: Kunutta her hangi bir dilde dua etmek, istiğfar etmek ve hacet istemek caizdir.
Mesele 311: Kunutun yüksek sesle okunması müstehaptır, ama cemaatle namaz kılan kimsenin sesini cemaat imamının işiteceği şekilde kunutu yüksek sesle okumak müstehap değildir.
- Namazın Takibi
Namazın Takibi
Mesele 312: Namaz bittikten sonra dua veya zikir veya Kur’an okumak müstehabtır ve bu amale namaz takibi denilir. Namaz takibinde yüzün kıbleye dönük oturulması ve abdestli veya gusüllü veya teyemmümlü olarak bu amelin yerine getirilmesi çok iyidir.
Mesele 313: Namaz takibinin Arapça olması gerekmez, ama Masum İmamlardan (a.s) ulaşan dua ve zikirlerin okunması daha iyidir ve bunların en iyisi Hz. Fatıma Zehra’nın (s.a) Tesbihi olarak bilinen zikirdir ki bu zikir şöyledir: 34 defa Allahu ekber, 33 defa Elhamdü lillah ve 33 defa Sübhanellah. Dua kitaplarında Masum İmamlardan (a.s) son derece nefis ve güzel içeriklerde takibatlar nakledilmiştir.
Mesele 314: Namaz kılan kimsenin namazdan sonra şükür secdesi yapması müstehaptır, yani nimetlerin tamamına ve namaz kılma başarısı nimetine şükür etme kastıyla alnın secdeye konulup üç kez veya daha fazla “Şükran lillah” denilmesi çok daha iyidir.
- Namazın Tercümesi
Namazın Tercümesi
Mesele 315: Namaz kılan kimsenin ruhun temizlenmesi ve kalbin Allah Teâlâ’ya yakınlaşması için huşu ile ve kalp dinginliğiyle namazın lafız ve zikirlerinin anlamına dikkat etmesi müstehaptır.
Mesele 316: Fatiha suresinin tercümesi şöyledir:
بِسْم ِاللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِیمِ
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِینَ
Hamd ve övgü, varlık âleminin Rabbi Allah'a mahsustur.
الرَّحْمَنِ الرَّحِیمِ
Allah, dünyada mümin ve kâfire, ahirette ise sadece mümine merhamet eder.
مَالِکِ یَوْمِ الدِّینِ
Kıyamet gününün sultanı ve ihtiyar sahibidir.
اِیَّاکَ نَعْبُدُ وَ اِیَّاکَ نَسْتَعِینُ
Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz.
اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِیمَ
Bizi doğru yol olan İslâm dinine hidayet et.
صِرَاطَ الَّذِینَ اَنْعَمْتَ عَلَیْهِمْ
Kendilerine nimet verilen peygamber ve peygamberlerin vasilerinin yoluna.
غَیْرِ المَغْضُوبِ عَلَیْهِمْ وَ لَاالضَّالِّینَ
Gazap ettiklerin ve sapmış kimselerin yoluna değil.
Mesele 317: İhlas suresinin tercümesi şöyledir:
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِیمِ: قُلْ هُوَ اللهُ اَحَدٌ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla başlıyorum. Ey Muhammed! De ki: O Allah tektir.
اَللهُ الصَّمَدُ
Allah her şeyden müstağni ve her şey O’na muhtaçtır.
لَمْ یَلِدْ وَ لَمْ یُولَدْ
O, doğurmamıştır ve doğmamıştır.
وَ لَمْ یَکُنْ لَهُ کُفُواً اَحَدٌ
Yaratıklardan hiçbir kimse O'nun dengi değildir.
Mesele 318: Rükû, secde ve müstehap zikirlerin bazılarının tercümesi:
سُبْحَانِ اللهِ
Allah pak ve münezzehtir.
سُبْحَانَ رَبِّیَ الْعَظیمِ وَ بِحَمْدِه
Yüce rabbim pak ve münezzehtir ve O’na hamd ederim.
سُبْحانَ رَبِّیَ الْاَعْلی وَ بِحَمْدِهِ
Benim herkesten en yüce olan rabbim her türlü kusur ve noksanlıktan münezzehtir ve ben O’na hamd etmekteyim.
سَمِعَ اللهُ لِمَنْ حَمِدَهُ
Allah hamd edenin hamdını işitir.
اَسْتَغْفِرُ اللهَ رَبِّی وَ اَتُوبُ اِلَیْهِ
Rabbimden bağışlanma diliyor ve O’na tövbe ediyorum.
بِحَوْلِ اللهِ وَ قُوَّتِهِ اَقُومُ وَ اَقْعُدُ
Allah’ın bahşettiği güç ve kudret ile oturuyor ve kalkıyorum.
Mesele 319: Kunut zikirlerinin tercümesi şöyledir:
رَبَّنا آتِنا فِی الدُّنْیَا حَسَنَةً وَ فِی الْآخِرَةِ حَسَنَةً
Ey rabbimiz! Bize dünyada ve ahirette iyilik ver.
وَ قِنَا عَذَابَ النَّار
Ve Cehennem ateşinden bizi koru.
لا اِلَهَ اِلاَّ اللهُ الحَلِیمُ الکَرِیمُ
Kerem ve hilim sahibi olan bir tek Allah’tan başka övgü ve kulluğa layık ilâh yoktur.
لا اِلَهَ اِلاَّ اللهُ العَلِیُّ العَظیمُ
Yüce ve üstün mertebe sahibi olan bir tek ve eşsiz Allah’tan başka, kulluğa layık ilâh yoktur.
سُبْحانَ اللهِ رَبِّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ
Yedi kat göğün rabbi olan Allah pak ve münezzehtir.
وَرَبِّ الاَرَضیْنَ السَّبْعِ
Ve yedi kat yerin rabbidir.
وَمَا فِیْهِنَّ وَ مَا بَیْنَهُنَّ
Ve gökler ve yerler arasındakilerin rabbidir.
وَ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظیمِ
Ve yüce arşın rabbi olan Allah’a hamd olsun.
وَ الْحَمْدُ للهِ رَبِّ الْعَالَمِینَ
Hamd âlemlerin rabbine mahsustur.
Mesele 320: Tesbihat-ı Erba’a’nın tercümesi şöyledir:
سُبْحانَ اللهِ
Allah pak ve münezzehtir.
وَالحَمْدُ لِلهِ
Ve hamd ve övgü Allah’a mahsustur.
وَ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ
Ve O’dan başka ilah yoktur.
وَ اللهُ اَکْبَرُ
Ve Allah en büyüktür.
Mesele 321: Teşehhüt ve selamın tercümesi şöyledir:
اَلْحَمْدُ لِلهِ
Hamd Allah’a mahsustur.
اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ
Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur.
وَحْدَهُ لاَ شَریکَ لَهُ
O, ortağı olmayan tektir.
وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَ رَسُولُهُ
Ve şehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir.
اَللّهُمَّ صَلِّ عَلی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ
Allah’ım! Muhammed ve Âl-i Muhammed’e selam gönder.
وَ تَقَبَّلْ شَفاعَتَهُ وَ ارْفَعْ دَرَجَتَهُ
Ve onun şefaatini kabul et ve derecesini yücelt.
اَلسَّلامُ عَلَیْکَ اَیُّهَا النَّبِیُّ وَ رَحْمَةُ اللهِ وَ بَرَکاتُهُ
Ey nebi! Allah’ın selamı rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun.
اَلسَّلامُ عَلَیْنَا وَ عَلی عِبادِ اللهِ الصَّالِحینَ
Bizim ve Allah’ın salih kullarının üzerine selam olsun.
اَلسَّلامُ عَلَیْکُم وَ رَحْمَةُ اللهِ وَ بَرَکاتُهُ
Allah’ın selamı rahmeti ve bereketleri sizin üzerinize olsun.
- Namazı Bozan Şeyler
Namazı Bozan Şeyler
Mesele 322: Namazı bozan şeyler şunlardan ibarettir:
Namazda gözetilmesi gereken şartlardan birisinin olmaması;
Abdest veya guslün batıl olması;
Kıbleden yüz çevrilmesi;
Konuşmak;
Gülmek;
Ağlamak;
Namazın şeklinin bozulması;
Yemek ve içmek;
Namazı batıl eden şekler;
Namazın erkânının çoğaltılması ve azaltılması;
Fatiha’dan sonra âmin demek;
Elleri bağlamak.
Mesele 323: Namazda, namaz halinde riayet edilmesi gereken şartlardan birisi ortadan kalkarsa, örneğin namaz halinde mekânın gasp edilmiş olduğu anlaşılırsa namaz batıldır.
Mesele 324: Namazda, uyumak veya idrar ve benzeri abdest veya gusül veya teyemmümü bozan şeylerden birisi gerçekleşirse namaz batıl olur.
Mesele 325: Sağ ve solu rahatlıkla görebilecek şekilde bilerek yüzün veya bedenin kıbleden çevrilmesi namazı batıl eder ve bu iş yanılarak yapılsa dahi farz ihtiyat gereği namaz batıldır, ama yüzün bir miktar kıbleden çevrilmesi namazı bozmaz.
Mesele 326: Namazda konuşmak, hatta bir kelime olsa dahi namazı bozar.
Mesele 327: Öksürmek, hapşırmak ve gırtlağın temizlenmesi etkisiyle çıkan sesler, hatta bu seslerden söz üretilse bile, namazı bozmaz.
Mesele 328: Bir kelime zikir kastıyla söylenirse, örneğin “Allahu ekber” denilirse ve bunun söylenmesi esnasında birisine bir şey anlatılmak için ses yükseltilirse sakıncası yoktur, ama birisine bir şey anlatmak kastıyla zikir söylenirse, zikir kastı olsa bile namaz batıl olur.
Mesele 329: Namaz kılan kimsen namaz halindeyken başkasına selam vermemelidir, ama birisi ona selam verirse selamın cevabının verilmesi farzdır ve selam da “selam” kelimesi başta gelecek şekilde olmalıdır, örneğin “Selamün aleyküm” veya “es-Selamü aleyküm” denilmeli ve “Aleykümü’s-Selam” denilmemelidir.
Mesele 330: Bir kimse bir gruba selam verse ve “Selamü aleyküm cemian” derse ve bunlardan birisi namazla meşgulse başka birisinin selamın cevabını vermesi durumunda namaz kılan cevap vermemelidir.
Mesele 331: Mümeyyiz çocuğun (iyiyi kötüyü ayırabilen) selamının cevabı tıpkı baliğ fert gibi farzdır.
Mesele 332: Selamın cevabı hemen anında farzdır ve bir kimse her hangi bir sebepten dolayı selamın cevabı sayılmayacak şekilde geciktirirse, namaz halinde olsa bile selamın cevabını vermemelidir (geciktiği için) ve namaz dışında da cevap verilmesi (geciktirildiği için) farz değildir. Cevabın ertelenmesinin ölçüsünde de şek etmenin hükmü aynıdır. Selamın cevabının bilerek geciktirilmesi durumunda günah işlenmiştir.
Mesele 333: Namaz kılan kimseye selam verileceği zaman “Selamü aleyküm” lafzı yerine “Selam” lafzı kullanılırsa, örfte (halk dilinde) buna “Selam” deniliyorsa cevap verilmesi farzdır ve ihtiyat gereği nasıl selam verilmişse öyle cevap verilmelidir.
Mesele 334: Bilerek yüksek sesle kahkahayla gülmek namazı bozar, ama yanılgıyla veya sessiz gülmek namazı bozmaz.
Mesele 335: Namaz kılan kimse gülmesinin önünü alamıyorsa içten gülmenin şiddetiyle yüzü kızarmışsa veya titrerse, namazın şekli bozulmadığı sürece namazı sahihtir.
Mesele 336: Dünyevi işler için yüksek sesle ve kasıtlı ağlamak namazı bozar, ama Allah korkusu veya uhrevi işler için olursa namazı bozmaz.
Mesele 337: Namazın şeklini bozan işlerin yapılması, örneğin alkış ve zıplama gibi, ister kasıtlı olsun veya yanılgıyla olsun namazı bozar.
Mesele 338: Namaz kılan kimse namaz halindeyken birisine bir şey anlatmak veya onun sorusunun cevaplandırmak için kısaca elini veya gözünü veya kaşını hareket ettirirse namazın dinginliğini veya şeklini bozacak şekilde olmazsa namazı bozulmaz.
Mesele 339: Rükû dışında mekruh olsa da namazda gözleri kapatmanın sakıncası yoktur ve namazı bozmaz.
Mesele 340: Namaz kılan kimsenin kunuttan sonra ellerini yüzüne sürmesi mekruhtur, ama namazı batıl olmaz.
Mesele 341: Namaz halindeyken az veya çok yeme ve içme namazı bozar. Ama dişlerin etrafında kalan yiyecek kırıntılarının yutulması veya ağızda çok az miktarda kalan tatlı veya şekerin emilmesi namazın bozulmasına sebep olmaz. Keza yanılgıyla veya unutarak bir şey yenirse veya içilirse, namazın şeklini bozmaması durumunda namaz batıl olmaz.
Mesele 342: Namaz kılan kimse bilerek veya yanılgıyla namazın bir rüknünü azaltıp çoğaltsa veya bilerek rükün olmayan farzlardan birini azaltıp çoğaltsa namazı batıl olur.
Mesele 343: Fatiha suresinden sonra “Âmin” demek caiz değildir ve namazın bozulmasına sebep olur, ama takiye için olursa sakıncası yoktur. Keza namazın bir cüzü kastıyla elin bağlanması namazı bozar ve farz ihtiyat gereği böyle bir kasıt olmasa bile özrü olmaksızın caiz değildir.
Mesele 344: Özrü olmaksızın namazın bozulması caiz değildir.
Mesele 345: Korunması farz olan bir can veya mal, namazı bozmaksızın mümkün değilse namaz bırakılmalıdır. Genel olarak namaz kılan kimsenin dikkate alması gereken can ve mal güvenliği tehlikede olursa namazı bozmak caizdir.
- Namazın Şekleri
- Sehiv Secdesi
- Unutulmuş Secde ve Teşehhüdün Kazası
Unutulmuş Secde ve Teşehhüdün Kazası
Mesele 400: Namazın rüknü olmayan farzlarından birisi yanılgıyla terk edilirse namaz batıl olmaz ve kazası da gerekli değildir, ama secde ve farz ihtiyat gereği teşehhüdün sehven unutulması durumunda namazdan sonra her ikisinin kazası yapılmalıdır.
Mesele 401: Secdelerden biri yanılgıyla terk edilirse ve bir sonraki rekâtın rükûunda veya ondan sonra anlaşılırsa namazdan sonra kazası yapılmalıdır.
Mesele 402: Teşehhüt unutulur ve sonraki rekâtın rükûunda veya ondan sonra anlaşılırsa namaz batıl değildir, ama farz ihtiyat gereği namazın selamından sonra kazası yapılmalıdır.
Mesele 403: Namazdan sonra yerine getirilen secde ve teşehhüdün kazasında beden ve elbisenin temiz olması, kıbleye dönülmesi ve vb. namazın şartlarının tamamına riayet edilmelidir.
Mesele 404: Namazın selamından sonra teşehhüdün kazasını yapan kimsenin teşehhüdün kazasından sonra selam vermesi gerekmez ve secdenin kazasını yapan kimsenin de teşehhütten sonra selam vermesi lazım değildir.
Mesele 405: Namazın selamı ve secdenin veya teşehhüdün kazası arasındaki süreçte namazı batıl eden şeylerden birisi yapılırsa, örneğin kıbleden yüzünü çevirirse secde ve teşehhüdün kazası yapılmalıdır ve namaz sahihtir.
Mesele 406: Bir kimsenin secde veya teşehhüdü kaza yapması gerekiyorsa ve başka işlerden dolayı da sehiv secdesi farz olmuşsa namazdan sonra önce secde veya teşehhüdü kaza etmeli ve sonra sehiv secdesini yapmalıdır.
- Yolcunun Namazı
- Birinci Şart: Şer’i Mesafe
- İkinci Şart: Şer’i Mesafenin Kat Edilme Kastı
- Üçüncü Şart: Şer’i Mesafede Niyetin Devamlılığı
Üçüncü Şart: Şer’i Mesafede Niyetin Devamlılığı
Mesele 444: Seferi namazının üçüncü şartı şer’i mesafe niyetinin sürekliliğidir. Dolayısıyla yolculuk esnasında bu şart aradan giderse, diğer şartlar olsa bile, namaz tamdır. Örneğin sekiz fersahı kat etmeyi kasteden ve birkaç fersah kat ettikten sonra yola devam etme kastından dönen veya şek eden, ama yolunu kaybeden ve niyet etmeksizin sekiz fersahı kat eden kimsenin namazı tamdır.
Mesele 445: Yolculuğun başında sekiz fersahlık özel bir yere gitmeyi kasteden, ama dört fersah kat etmeden önce sekiz fersah uzaklıkta başka bir yere gitmeye niyet eden kimsenin namazı seferidir.
Mesele 446: Sekiz fersahlık bir mesafeyi (gidiş) kat etmeye niyet eden ve dört fersah gittikten sonra vaz geçen ve aynı yoldan (gidiş yolundan) geri dönmek isteyen kimsenin namazı seferidir.
Mesele 447: Sekiz fersah veya daha fazla mesafeyi kat etmeyi kast eden kimse dört fersahtan önce vaz geçer veya şekke düşerse namazı tamdır ve tekrar yola devam etmek isterse bu birkaç şekilde düşünülebilir:
Yola devam etmede tereddüt veya vaz geçme halinde bir yerde durulmuştur ve bu durumda geride kalan mesafe tek başına sekiz fersah olsun veya olmasın namaz seferidir. Hatta yeniden kastedilmesinden sonra ve hareket edilmesinden önce orada namaz kılınmak istenirse seferi kılınacaktır.
Yola devam etmede tereddüt veya vaz geçme halinde mesafenin bir kısmı kat edilmiş ve geride kalan mesafe yeniden kast edildikten sonra (sadece gidiş veya gidiş ve dönüş) sekiz fersahtır; bu durumda tereddüt halindeyken kat edilen mesafede namaz tamdır, ama yeniden niyet edildikten sonra namaz seferidir.
Yola devam etmede tereddüt veya vaz geçme halinde yolun bir kısmı kat edilmiş ve geride sekiz fersahtan az kalmışsa namaz tamdır. Ama vaz geçilmeden veya tereddüt edilmeden önce mesafenin toplamı ile yeniden yola devam edilme kastından sonraki yolun toplamı şer’i mesafe miktarında olursa bu durumda farz ihtiyat gereği namaz hem tam kılınmalı ve hem seferi kılınmalıdır.
Mesele 448: Şer’i mesafe kastıyla hareket eden ve izin verilen sınırın geçilmesinden sonra namazını seferi kılan kimse kastettiği dört fersahı kat etmeden önce dönerse veya on gün kalmaya niyet ederse farz ihtiyat gereği seferi kıldığı namazını iade vaktinde tekrar tam olarak kılmalı ve vaktin dışında kaza etmelidir.
-
-
-