İslam İnkılabı Rehberi Bürosu Resmi Sitesi

Fıkhî Sorulara Cevap

  • TAKLİT HÜKÜMLERİ
  • TAHARET HÜKÜMLERİ
  • NAMAZ HÜKÜMLERİ
  • ORUÇ HÜKÜMLERİ
  • HUMUS HÜKÜMLERİ
  • CİHAD
  • MARUFU EMRETMEK VE MÜNKERDEN SAKINDIRMAK
  • HARAM KAZANÇLAR
  • SATRANÇ VE KUMAR ALETLERİ
  • MÜZİK VE TEGANNİ
  • DANS
  • ALKIŞ
  • FOTOĞRAF VE FİLMLER
  • UYDU ANTENLERİ
  • TİYATRO VE SİNEMA
  • RESSAMLIK VE HEYKELTIRAŞLIK
  • SİHİRBAZLIK, BÜYÜCÜLÜK, MEDYUMLUK VE CİNCİLİK
  • HİPNOTİZMA
  • TALİH OYUNLARI
  • RÜŞVET
  • TIBBÎ KONULAR
  • EĞİTİM, ÖĞRETİM VE ADABI
  • BASIM, TELİF VE SANAT ESERLERİ HAKLARI
  • GAYRİMÜSLİMLERLE MUAMELE
  • ZALİM DEVLETTE ÇALIŞMAK
  • ŞÖHRET ELBİSESİ VE GİYİMLE İLGİLİ HÜKÜMLER
  • BATI KÜLTÜRÜNÜ TAKLİT ETMEK
  • TECESSÜS, HABER AKTARMA VE SIRLARI İFŞA ETMEK
  • SİGARA VE UYUŞTURUCU KULLANMAK
  • SAKAL TIRAŞI
  • GÜNAH TOPLANTILARINDA BULUNMAK
  • DUA YAZMAK VE İSTİHARE
  • DİNÎ PROGRAMLAR DÜZENLEMEK
  • VURGUNCULUK VE İSRAF
  • ALIŞ VERİŞ HÜKÜMLERİ
  • FAİZ HÜKÜMLERİ
  • ŞUFA (ÖN ALIM) HAKKI
  • KİRA
  • MALÎ KEFALET
  • REHİN (İPOTEK)
  • ORTAKLIK
  • HİBE
    Yazdır  ;  PDF
     
    HİBE

     

    Soru 1715: Baliğ olmayan yetimin ettiği hediyeyi kullanmak şer'an caiz midir?
    Cevap: Şer'î velisinin iznine bağlıdır.

     

    Soru 1716: Bir arsaya ortak olan iki kardeşten biri, kendi hissesini karşılıklı hibe yöntemiyle büyük kardeşinin oğluna bağışlamış ve ona teslim etmiştir. Acaba hibe eden kişinin evlâtlarının, babalarının ölümünden sonra bu hissede miras iddia etme hakları var mıdır?
    Cevap: Ölen kardeşin hayattayken o arsadaki hissesini kardeşinin oğluna bağışlayarak teslim ettiği ve onun yetkisine bıraktığı ispatlanırsa, ölümünden sonra mirasçılarının o arsada hiçbir hakkı yoktur.

     

    Soru 1717: Birisi babasının arsasında onun için bir ev yapmış ve babası hayattayken aynı bina üzerinde babasının izniyle kendisi için de bir kat çıkmıştır. O kişinin babasının vefatından birkaç yıl sonra öldüğü ve oranın hediye olduğuna veya nasıl kullanılacağına dair herhangi bir vasiyetname veya belgenin bulunmadığı dikkate alındığında, acaba ikinci kat onun malı mıdır ve ölümünden sonra mirasçılarına intikal eder mi?
    Cevap: Eğer oğul, kendi mülkiyetinde olan ikinci katın inşaat masraflarını ödemişse ve orası babasının yaşamı boyunca herhangi bir ihtilaf olmaksızın kendi mülkiyetinde kalmışsa, o evin şer'an ona ait olduğuna hükmedilir ve ölümünden sonra onun mal varlığından sayılır ve mirasçılarının olur.

     

    Soru 1718: Ben on bir yaşındayken babam sahip olduğu evlerden birinin tapusunu resmi olarak benim adıma, bir arsayla başka bir evin yarısını da kardeşimin adına ve bu evin diğer yarısını ise annemin adına geçirmiştir. Babamın ölümünden sonra diğer mirasçılar babamın benim adıma geçirdiği evin şer'an bana ait olmadığını ve babamın bu eve el konulmaması için onu benim adıma geçirdiğini iddia ediyorlar. Oysa babamın kardeşim ve annemin adına geçirdiği mülklerin onlara ait olduğunu itiraf etmekteler. Babamın bu konuda herhangi bir vasiyetinin olmadığı ve bu olaya şahit olan biri de olmadığı göz önünde bulundurulursa, hüküm nedir?
    Cevap: Babanın hayattayken malından bazı mirasçılara bağışladığı ve ona devrettiği ve bunu ispat için tapusunu da resmi olarak onun adına geçirdiği mallar, şer'an onun malıdır. Diğer mirasçıların, babalarının o malı ona vermediğini ve onun adına düzenlenen resmi belgenin sahte olduğunu sahih bir şekilde ispat etmedikçe, onu rahatsız etmeye hakları yoktur.

     

    Soru 1719: Kocam ev yapmakla meşgulken ben de ona yardım ediyordum ve bu da maliyetlerin düşmesine ve evin inşaatının bitmesine sebep oldu. Onun kendisi de defalarca bana, eve ortak olduğumu ve ev yapımı bittikten sonra üçte birini benim adıma geçireceğini söylemişti. Fakat o bunu yapamadan önce öldü ve şimdi de elimde benim iddiamı ispatlayacak herhangi bir belge veya vasiyet yoktur; bu konuda hüküm nedir?
    Cevap: Sırf ev yapımında yardım etmek veya sırf sizi eve ortak edeceğini vadetmesi sizin evin mülküne ortak olmanıza sebep olamaz. Dolayısıyla muteber bir yolla kocanızın hayattayken evin bir bölümünü size bağışladığı ispatlanmazsa, sizin o evde kendi miras payınızdan başka hakkınız yoktur.

     

    Soru 1720: Eşim aklî dengesi yerindeyken banka görevlisini çağırarak hesabındaki parasını bana hibe etti ve bankadan para çekme hakkının bana ait olması için gerekli belgeleri imzaladı. Bu olaya hastane müdürüyle banka görevlisi de tanık oldu. Böylece banka bana çek defteri verdi ve ben bir ay boyunca o hesaptan belli bir meblağ çektim. Bir buçuk ay geçtikten sonra oğlu kocamı bankaya götürdü; aklî dengesi ve şuuru yerinde olmadığı halde, "Bankadaki para eşinize mi ait?" diye sordular. O da başıyla işaret ederek olumlu cevap verdi. Tekrar ona, "Bu para evlâtlarınıza mı ait?" diye olduğunu sordular; o yine aynı şekilde olumlu cevap verdi. Acaba bu mal bana mı aittir, yoksa eşimin evlâtlarına mı?
    Cevap: Hibede mülkiyetin oluşması için bağışlanan malı teslim almak şart olduğundan ve bankadaki parayı almak için sırf belge imzalanması ve çek defteri verilmesi yeterli olmadığından bu hibe şer'an geçerli ve sahih değildir. Kocanızın aklî dengesinin yerinde olduğu dönemde onun izniyle kendiniz için bankadan çektiğiniz para size aittir. Ancak eşinizin bankadaki geri kalan parası, ölümünden sonra onun mirasından sayılır ve mirasçılarına aittir ve kocanızın aklî dengesini kaybettiği dönemdeki ikrarının da bir geçerliliği yoktur. Bu konuda herhangi bir kanun varsa ona uyulması gerekir.

     

    Soru 1721: Acaba çocukların, anneleri hayattayken onun kullanması için satın aldıkları eşyalar ölümünden sonra onun mirasından sayılacak şekilde ona ait mallardan mı sayılır?
    Cevap: Eğer çocuklar söz konusu eşyaları ona hediye etmiş ve onun yetkisine bırakmışlarsa, annelerinin şahsi mallarından olup ölümünden sonra onun mirasından sayılır.

     

    Soru 1722: Kocanın hanımı için satın aldığı altın takılar, acaba eşine mi aittir, yoksa kocanın malından olup ölümünden sonra mirasçıları arasında bölüştürüleceği ve eşinin de kendi payına düşeni alacağı mirasından mı sayılır?
    Cevap: Eğer bu takılar, karısının elinde ve yetkisindeyse ve karısı, kendi mülkünde tasarruf ettiği gibi onlarda tasarruf ediyorduysa, aksi ispat edilmediği takdirde onun mülkü olduğuna hükmedilir.

     

    Soru 1723: Karı kocaya evlilik hayatları boyunca verilen hediyeler, kadının mı, kocanın mı yoksa her ikisinin mi malıdır?
    Cevap: Durum, hediyelerin erkeklere veya kadınlara has ya da birinin veya her ikisinin kullanabileceği şeylerden olmasına göre değişir. Dolayısıyla eğer görünürde eşlerden sadece birine hediye edilmişse, o mal onundur; ama eşlerin ikisine de ortaklaşa hediye edilmişse, ikisinin ortak malıdır.

     

    Soru 1724: Bir kimsenin karısını boşaması durumunda, kadın düğün sırasında kendisine ailesi tarafından verilen yatak, halı ve elbise gibi eşyaları kocasından isteyebilir mi?
    Cevap: Bu eşyalar eğer kadının kendi ailesinden aldığı veya kendisi için satın aldığı ya da bizzat kendisine bağışlanan eşyalardan ise, kadının malıdır; aynen mevcut olurlarsa onları kocasından isteyebilir. Eğer kadının ailesi ve akrabaları tarafından damatlarına hediye edilmişse, bu durumda kadın kocasından onları isteyemez; aksine bunların yetkisi kadının kocasına hibe edenlerin elindedir. Dolayısıyla eğer bu mallar aynen mevcutsa ve kocası hediye edenlerin akrabası değilse, bu durumda hediye edenin hibeyi feshedip malı geri alması caizdir.

     

    Soru 1725: Eşimden boşandıktan sonra evliliğimiz boyunca kendi paramla alıp ona verdiğim altınları, ziynet eşyalarını ve diğer şeyleri geri aldım; acaba şimdi bu eşyalarda tasarruf etmem caiz midir?
    Cevap: Eğer onları eşinize kullanması için ariyet (ödünç) olarak vermişseniz veya ona hibe etmişseniz ve bu eşyalar eşinizin yanında hâlâ mevcut olur ve eşiniz de akrabalarınızdan olmazsa, hibeyi feshedip hediye ettiğiniz malları geri alabilirsiniz ve ondan bu şekilde aldığınız malları kullanmanız caizdir; aksi durumda caiz olmaz.

     

    Soru 1726: Babam bana bir arsa bağışladı ve tapusunu da resmi olarak adıma geçirdi; fakat bir yıl sonra yaptığına pişman oldu. Acaba [bu durumda] şer'an o arazide tasarruf etmem caiz midir?
    Cevap: Eğer babanız, siz araziyi ondan teslim alıp, tamamen ona hâkim olduktan sonra pişman olup bağışlamaktan vazgeçtiyse, babanızın vazgeçmesi geçerli değildir ve o arsa şer'an sizin mülkünüzdür. Ancak araziyi teslim almadan önce pişman olur ve vazgeçerse, bağışından cayma hakkına sahiptir ve o andan itibaren sizin artık söz konusu arazi üzerinde herhangi bir hakkınız olmaz ve yalnızca tapunun sizin adınıza tescil edilmesi, bağışın gerçekleşmesi için geçerli olan araziyi teslim alma şartı için yeterli değildir.

     

    Soru 1727: Ben birisine bir arsa bağışladım, o da o arsanın bir bölümüne ev yaptı. Acaba ona hediye ettiğim arsayı veya arsanın fiyatını ondan istemem caiz midir? Ya da arsanın ev yapmadığı boş kalan bölümünü geri vermesini istemem caiz midir?
    Cevap: Sizin izninizle arsayı teslim alıp üzerinde ev yaparak tasarrufta bulunduktan sonra hediyeyi feshetmeye ve ona hediye ettiğiniz arsayı veya arsanın fiyatını geri istemeye hakkınız yoktur. Eğer hediye edilen arsanın bir bölümünde ev yapmak bölge halkının örfüne göre arsanın tamamında tasarruf etmek sayılırsa, bu durumda onun hiçbir bölümünü geri alamazsınız.

     

    Soru 1728: İnsanın bütün mal varlığını çocuklarının birine bağışlayıp diğerlerini ondan mahrum bırakması caiz midir?
    Cevap: Eğer bu amel çocuklar arasında fitne ve ihtilâf çıkmasına yol açarsa caiz değildir.

     

    Soru 1729: Birisi evini, arsası üzerinde hüseyniye inşa edilmesi için ivazlı (karşılıklı) hibe yöntemiyle ve resmî belgeyle beş kişiye hibe eder ve hüseyniye yapıldıktan sonra on yıl boyunca onu hapsetmelerini (uhdelerinde tutmalarını) ve bu süreden sonra isterlerse vakfedebileceklerini şart koşar. Bunun üzerine o beş kişi halkın yardımıyla hüseyniyeyi inşa ederler. Ardından hapsedilen bu mülkün gözetimi, yönetimi ve vakıf akdinin şartlarıyla ilgili işleri, vakfa yönetici ve denetleyici tayin etme yetkisini üzerlerine alırlar ve bu doğrultuda resmî bir belge de düzenlerler. Acaba bu durumda hapsedilmiş hüseyniyeyi vakfetmek istediklerinde vakfa yönetici ve denetleyici seçmede onların görüşüne uymak farz mıdır? Ve acaba bu şartlara uymamanın şer'an bir sakıncası var mıdır? Yine eğer bu beş kişiden biri hüseyniyenin vakfedilmesi hususunda muhalefet ederse hüküm nedir?
    Cevap: Onların, hibe eden kişinin ivazlı (karşılıklı) hibe akdinde koştuğu şartlara uygun hareket etmeleri farzdır. Dolayısıyla eğer vakfın veya hapsetmenin (uhdede tutmanın) niteliğinde arsa sahibinin şartlarına aykırı davranırlarsa, arsa sahibi veya mirasçıları ivazlı hibeyi feshetme hakkına sahip olurlar. O beş kişinin, uhdede tutulan yeri idare ve denetleme yetkisi, vakfedilen malla onun yönetimi için kararlaştırıp kaydettikleri şartlara gelince; eğer arsa sahibinin hibe akdinde onayladığı üzere olursa, yani, hibe eden kişi bu işlerin tüm yetkisini kendilerine devretmişse, onların bu kararlarına bağlı kalmak farzdır. Eğer onlardan bazıları hüseyniyeyi vakfetmekten kaçınırlarsa, arsa sahibinin görüşü hepsinin bu konuda birlikte karar almaları yönünde olmuş olursa, diğerleri onu vakfedemezler.

     

    Soru 1730: Çocuğu olmayan bir adam şahsî evinin üçte birini karısına bağışlamış ve bir yıl sonra evin tamamını 15 yıllığına kiraya verdikten sonra vefat etmiştir. Evin hibe edildikten sonra kiraya verildiği dikkate alındığında acaba bu hibe geçerli midir? Eğer ölen kişinin borcu varsa, acaba borcunu evin tamamından mı ödemek gerekir, yoksa üçte ikisinden ödeyip geri kalanını miras kanununa göre bölüşmek mi gerekir? Acaba borçluların kira süresi bitinceye kadar beklemeleri farz mıdır?
    Cevap: Eğer ev sahibi karısına hibe ettiği bölümü, tamamını kiraya vermeden önce, evin tamamını teslim alma zımnında olsa bile karısına teslim etmişse ve karısı da akrabalarından ise veya o miktarı ivazlı (karşılıklı) hibeyle hediye etmişse, hediye edilen miktarda hibe sahih ve geçerlidir; kira da sadece hibe edilen miktarın dışında sahihtir. Aksi durumda eğer kiraya vermek, hibeden vazgeçmek kastıyla olursa, evin tamamı hibe edildikten sonra kiraya verildiğinden, hibe batıl olur ve sadece yapılan kiralama hibeden sonra olduğu için sahihtir. Ölen kişinin borcuna gelince, bu borç o adamın ölünceye kadar sahip olduğu mal varlığından çıkarılıp borçlulara ödenir. Onun hayattayken belli bir süreye kadar kiraya verdiği şeyin menfaati o süre içerisinde kiracıya aittir; kiraya verdiği şeyin kendisi ise onun mirasından sayılır. Dolayısıyla bu mirasından borçları çıkarıldıktan sonra geriye kalanı mirasçılarının malıdır; ancak mirasçılar kira süresi bitinceye kadar evin kendisinden yararlanamazlar.

     

    Soru 1731: Birisi vasiyetinde, yaşadığı sürece her yıl kendisine ve ailesine belli bir miktar pirinç vermek şartıyla, bütün gayrimenkul mallarının çocuklarından birine ait olmasını vasiyet etmiştir. Bu olaydan bir yıl geçtikten sonra bütün bu mallarını o evlâdına bağışladı. Acaba bu mallar konusundaki vasiyeti, önceden yapıldığından hâlâ geçerli olup sonuç olarak vasiyeti malının üçte birinde sahih olup geri kalan malları ölümünden sonra bütün mirasçılarına mı aittir, yoksa daha sonra malını bağışlamasıyla vasiyetinin batıl olduğuna mı hükmedilir? Söz konusu malların, hibe edilen kişinin yetkisinde ve tasarrufunda olduğu dikkate alındığında hüküm nedir?
    Cevap: Vasiyetten sonra yapılan hibe, eğer bağışlayan kişinin hayatında ve onun izniyle teslim edilip hibe edilen şahsın yetkisine bırakılarak gerçekleştirmişse, hibeden önceki vasiyet batıl olur; çünkü hibe, önceki vasiyetten vazgeçildiğini gösterir. Dolayısıyla bağışlanan mal, o evlâdın mülkü sayılır ve diğer mirasçıların onda hiçbir hakkı yoktur; aksi durumda, vasiyet eden kişinin vasiyetten vazgeçtiği kesin olarak ispatlanmadığı sürece vasiyet geçerlidir.

     

    Soru 1732: Acaba babasının mirasından kendi payına düşen malları iki kardeşine bağışlayan kişinin birkaç yıl sonra kardeşlerinden o malları geri istemesi caiz midir? Ve eğer kardeşleri o malları iade etmekten kaçınırlarsa hüküm nedir?
    Cevap: Hediyenin, teslim etme ve yetkisine teslim alma yoluyla gerçekleşmesinden sonra hibe etmekten caymak isterse, böyle bir hakkı yoktur, fakat teslim etme ve teslim almadan önce hediye etmekten vazgeçerse, geçerlidir ve geri almasının sakıncası yoktur.

     

    Soru 1733: Kardeşlerimden birisi mirastan kendi payına düşen hakkını kendi rızasıyla bana bağışladı; fakat bir süre sonra mülk mirasçılar arasında bölüştürülmeden önce hibeden vazgeçti, bu konuda hüküm nedir?
    Cevap: Eğer mirastan kendi payına düşen malı size teslim etmeden önce hibe etmekten vazgeçerse, sahihtir ve onun size hibe etmiş olduğu malda hakkınız yoktur. Fakat eğer onu teslim aldıktan sonra hibeden vazgeçerse, etkisi [geçerliliği] yoktur ve onun size hediye etmiş olduğu şeyde bir hakkı olmaz.

     

    Soru 1734: Bir kadın, üzerine hac farz olduğu düşüncesiyle akrabalarının muvafakat etmemelerine rağmen ölümünden sonra kendisi tarafından niyabeten hac yapması şartıyla ekili tarlasını bir kimseye hibe etmiştir. Sonra aynı tarlayı ikinci kez torunlarından birine hibe etti ve ikinci hibesinden bir hafta sonra öldü. Acaba birinci hibe mi sahihtir, yoksa ikinci hibe mi? Tarla kendisine bağışlanan birinci kişinin, ondan niyabeten hac farizasını yerine getirme hususunda ne yapması gerekir?
    Cevap: Tarla kendisine bağışlanan birinci kişi eğer bağışlayan kadının akrabalarından ise ve kendisine bağışlanan malı onun izniyle teslim almışsa, birinci hibe sahih ve gereklidir ve o kadın adına hac yapması farzdır. İkinci hibe ise fuzulî olup geçerli olması hibe edilen birinci kişinin iznine bağlıdır. Fakat birinci kişi hibe eden kadının akrabalarından değilse veya hibe edilen malı ondan teslim almamışsa, ikinci hibe doğrudur ve bu, birinci hibeden vazgeçmek sayılır ki bunun sonucunda birinci hibe batıl olur. Bu durumda kendisine hibe edilen birinci kişinin tarlada hiçbir hakkı yoktur ve hibe edenden taraf hac yapması da ona farz değildir.

     

    Soru 1735: Henüz meydana gelmemiş ve ileride oluşacak haklar, önceden hibe edilebilir mi? Eğer kadın nikâh akdi esnasında ileride sahip olacağı malî hakları kocasına bağışlarsa, acaba bu hibe geçerli olur mu?
    Cevap: Bu tür hediyelerin geçerliliğinde sorunlar ve hatta yasaklar vardır. Dolayısıyla eğer kadının hibesi, gelecekte oluşacak hakları, sulh sözleşmesine veya gerçekleştikten sonra düşürülmesi şartına dönüştürülürse, sakıncası yoktur; aksi durumda bunun hiçbir yararı ve hukukî etkisi olmaz.

     

    Soru 1736: Kâfirlere hediye vermenin veya onlardan hediye almanın hükmü nedir?
    Cevap: Bunun kendi özünde sakıncası yoktur.

     

    Soru 1737: Birisi, hayattayken bütün malını torununa bağışlamış; bu hibe, hatta onun vefatından sonra kefen, defin ve harcama yapılması gereken diğer hususlar da dâhil bütün mal varlığı için geçerli midir?
    Cevap: Eğer bağışlanan mal, bağıştan sonra ve bağışlayan kişi hayattayken onun izniyle teslim alınmışsa, teslim alınan bütün mallarda hibe geçerlidir.

     

    Soru 1738 Savaş gazilerine ve yaralılarına ödenen mallar hediye sayılır mı?
    Cevap: Bazılarına çalışmaları karşılığında, yani yaptıkları iş karşılığı ödenen ücretler müstesna, evet, hediye sayılır.

     

    Soru 1739: Eğer şehit ailesine bir hediye verilirse, bu mal, mirasçılarına mı, kefiline mi, yoksa onların velisine mi aittir?
    Cevap: Hibe edenin niyetine bağlıdır.

     

    Soru 1740: Bazı şirketler veya yerli ve yabancı bazı özel ve tüzel kişiler mal alım satımında veya sanayi sözleşmeleri yapılırken, vekil ve aracı olan kişilere bazı hediyeler veriyorlar. Kendisine hediye verilen kişinin, hediye veren kişinin yararına bir iş yapması veya bir karar vermesi muhtemel olduğundan, acaba onun bu hediyeyi kabul etmesi ve alması şer'an caiz midir?
    Cevap: Alım-satım ve sözleşme akdinde vekil veya aracının, karşı tarafla muamele yapmak karşılığında ondan hediye almaması gerekir.

     

    Soru 741: Şirketler veya kişiler tarafından verilen hediyeler, onlara beytülmalden verilen hediyeler karşılığında olursa, bunun hükmü nedir?
    Cevap: Eğer beytülmalden verilen hediyenin karşılığında olursa, onun beytülmale verilmesi gerekir.

     

    Soru 742: Eğer hediye, onu alan kişi üzerinde etkili olur ve uygun olmayan bağlantılara veya şüpheli güvenlik ilişkilerine neden oluyorsa, o hediyeyi alıp kullanmak caiz midir?
    Cevap: Bu tür hediyeleri almak caiz değildir; hatta bunları kabul etmekten kaçınmak farzdır.

     

    Soru 743: Eğer hediyenin, onu alan kişiyi, hediye veren kişinin çıkarları yönünde reklam yapmaya teşvik etmek amacıyla olduğu ihtimali verilirse, acaba onu almak caiz midir?
    Cevap: Eğer amaçlanan reklamlar şer'an ve kanunen caiz ise, sakıncası yoktur ve onun karşılığında hediye kabul etmenin de sakıncası yoktur. Elbette idari ortamlarda bu, ilgili yasa ve yönetmeliklere tabidir.

     

    Soru 1744: Eğer hediye, sorumlu olan birine [kanuna aykırı] bir davranışa göz yumması, karşı çıkmaması veya onaylaması için verilirse, onu kabul etmenin hükmü nedir?
    Cevap: Bu tür hediyeleri kabul etmek sakıncalıdır; hatta yasaktır. Genel olarak eğer hediye şer'an veya kanunen yasak olan bir şeye ulaşmak veya sorumlu kimseyi onaylamaya hakkı olmadığı bir şeyi onaylamaya yöneltmek için olursa, o hediyeyi almak caiz değildir; hatta onu kabul etmekten sakınmak farzdır. Sorumluların da bunu engellemeleri farzdır.

     

    Soru 1745: Büyük babanın, hayatta iken mallarının tamamını veya bir bölümünü ölen oğlunun karısına ve çocuklarına bağışlaması caiz midir? Kızlarının buna itiraz etme hakları var mıdır?
    Cevap: Hayatta iken mallarından istediği kadarını torunlarına veya oğlunun karısına bağışlayabilir ve kızlarının buna itiraz etme hakları yoktur.

     

    Soru 1746: Çocuğu, kız ve erkek kardeşi, anne ve babası olmayan biri, mallarını karısına veya karısının akrabalarına hibe etmek istiyor; şer’i açıdan böyle yapması caiz midir? Acaba bu işin belli bir miktarı ve sınırı var mıdır, yoksa tüm malını bağışlayabilir mi?
    Cevap: Sakıncası yoktur; mal sahibi hayatta olduğu sürece mallarının hepsini veya bir bölümünü mirasçılarından olsun veya olmasın istediği herkese bağışlayabilir.

     

    Soru 1747: Şehitler Kurumu, şehit oğluma Fatiha ve anma merasimi düzenlemem için bana bir miktar para ve gıda maddesi vermiştir; bu malı almamın ahirette bir sorumluluğu var mıdır? Acaba bununla şehidin sevap ve mükâfatı azalır mı?
    Cevap: Aziz şehit ailelerinin bu gibi yardımları kabul etmelerinin sakıncası yoktur ve bunun şehidin ve şehit ailesinin sevap ve mükâfatında bir etkisi yoktur.

     

    Soru 1748: Güvenlik ve otel personeli tarafından kendilerine bahşiş olarak hediye verilen eşyaların toplanması ve eşit olarak paylaştırılması için ortak bir kasa oluşturulmuştur. Ancak müdür veya müdür yardımcısı pozisyonundakilerden bazıları daha fazla pay talep ediyorlar ve bu da üyeler arasında ihtilaf ve tefrika çıkmasına sebep oluyor; bunun hükmü nedir?
    Cevap: Bu konu, bahşişi veren kimsenin niyetine bağlıdır; sonuç olarak belli bir kişiye verilen şeyler, o kişinin kendisine aittir; hepsi için verdiği şeyler ise aralarında eşit olarak bölüştürülmelidir.

     

    Soru 1749: Bayram harçlığı gibi küçük çocuklara verilen hediyeler o çocuğun ebeveynine mi aittir, yoksa çocuğun kendi malı mıdır?
    Cevap: Eğer babası o hediyeyi çocuğun velisi unvanıyla [onun adına] almışsa, o mal küçük çocuğun malıdır.

     

    Soru 1750: İki kızı olan bir anne tüm mal varlığı olan bir tarlayı torununa (kızlarından birinin oğluna) hibe etmek istiyor ve bunun sonucunda ikinci kızı mirastan mahrum kalıyor. Acaba onun bu hibesi sahih [geçerli] midir, yoksa ikinci kızı annesinin ölümünden sonra tarladan kendi payına düşeni isteyebilir mi?
    Cevap: Eğer anne hayattayken mülkünü torununa bağışlamış ve ona teslim etmişse, mülk hibe edilen kişiye aittir ve kimse buna itiraz edemez. Ama eğer ölümünden sonra o mülkü torununa vermelerini vasiyet etmişse, vasiyeti mirasının sadece üçte birinde geçerlidir ve geriye kalan miktarda geçerli olması mirasçıların iznine bağlıdır.

     

    Soru 1751: Birisi tarlasının bir bölümünü, iki üvey kızını oğullarıyla evlendirmesi şartıyla kardeşinin oğluna bağışlar. Yeğeni ise üvey kızlarından birini hibe eden amcasının oğullarından biriyle evlendirir; ancak ikinci üvey kızını evlendirmekten kaçınır. Acaba bu hibe söz konusu şartla geçerli ve gerekli [lazım] midir?
    Cevap: Bu hibe sahih ve lâzımdır; fakat konulan şart batıldır; çünkü üvey babanın üvey kızları üzerinde velâyeti yoktur. Onların evliliği babaları veya babalarının babası olmadığı durumlarda kendi rızalarına bağlıdır. Evet, eğer söz konusu şarttan maksat yeğenin, üvey kızlarla konuşarak onları araziyi hediye eden amcasının oğullarıyla evlenmeye razı etmesi ise, bu durumda şart sahihtir ve ona uyulması farzdır. Eğer şarta uymazsa, hibe eden kişinin feshetme hakkı olacaktır.

     

    Soru 752: Ben apartman dairemi küçük kızımın adına geçirdim; ancak annesinden boşanınca, bu hibeden vazgeçtim ve kızım on sekiz yaşına ulaşmadan önce daireyi ikinci karımdan olan oğlumun adına geçirdim, bunun hükmü nedir?
    Cevap: Eğer mülkünüzü gerçekten kızınıza hibe etmişseniz ve mülkü kızınızın velisi olarak ondan taraf teslim almış iseniz, hibe gerçekleşmiştir ve feshedilemez. Fakat eğer hibe şartlarına uygun olarak gerçekleşmemişse ve sadece tapuyu kızınızın adına geçirmişseniz, hibenin gerçekleşmesi ve mülkün onun olması için bu yeterli değildir. Bu durumda mülk sizindir ve onun yetkisi de sizin elinizdedir.

     

    Soru 753: Ben ağır bir hastalığa yakalandıktan sonra bütün mal varlığımı evlâtlarım arasında bölüştürdüm ve bu konuda bir belge de düzenledim. Ancak sağlığıma kavuşunca onlardan, mallarımdan bir bölümünü bana iade etmelerini istedim; fakat onlar bundan imtina ettiler; bunun hükmü nedir?
    Cevap: Mallarınızın mülkiyetinin evlâtlarınıza geçmesi için sadece bir belge düzenlemeniz yeterli değildir; eğer mal varlığınızı onlara hibe edip, onların tasarrufuna ve yetkisine mülkleri olacak şekilde bırakıp teslim etmişseniz, bundan vazgeçme hakkınız yoktur. Fakat esasen eğer hibe gerçekleşmemişse veya hibeden sonra teslim etme ve teslim alma işlemi gerçekleşmemişse, o mallar hâlâ sizin mülkiyetiniz altındadır ve onları kullanma yetkisi size aittir.

     

    Soru 1754: Birisi, vasiyetinde evinde bulunan her şeyi karısına bağışlamıştır. Evde vasiyet edenin el yazısıyla yazılmış bir kitap da bulunmaktadır. Eşi bu kitaba sahip olmanın yanı sıra kitabın basım ve yayın hakkı gibi haklarına da sahip olur mu, yoksa öteki mirasçılar da buna ortak mıdır?
    Cevap: Yazılan kitabın basım ve yayın hakkı, kitabın mülkiyetine tâbidir. Dolayısıyla müellif hayattayken kitabını kime hibe ve teslim etmişse veya ona ait olduğunu vasiyet etmişse, yazarın ölümünden sonra kitap o kişiye ait olur ve tüm imtiyaz ve haklar ona geçer.

     

    Soru 1755: Bazı idare ve kurumlar çeşitli münasebetlerle kendi memurlarına ne amaçla verildiği bilinmeyen hediyeler vermekteler; acaba memurların bu hediyeleri almaları ve kullanmaları caiz midir?
    Cevap: Hediye veren kişinin devlet kanunlarına göre böyle bir salâhiyeti ve yetkisi varsa, devlet mallarından hediye vermenin sakıncası yoktur; hediyeyi alan kişi hediye veren kişinin böyle bir yetkisi olduğuna dikkate değer şekilde ihtimal verirse, o hediyeleri almasının sakıncası yoktur.

     

    Soru 1756: Hibe edilen şeyi, hibe edenden teslim alma konusunda, ondan sadece hibe edileni teslim almanın kendisi yeterli midir, yoksa özellikle arazi, ev, araba vb. mallarda ayrıca hediye edilen kişinin adına geçirilmesi de gerekir mi?
    Cevap: Hibede teslim almanın şart olmasından maksat, sözleşme yapmak ve onu imzalamak değildir; maksat o malın dışarıda hibe edilen kişinin tasarrufuna ve yetkisine bırakılmasıdır. Dolayısıyla hibenin gerçekleşmesinde ve mülkiyetin hâsıl olmasında bu yeterlidir. Bu konuda hediye edilen mallar arasında hiçbir fark yoktur.

     

    Soru 1757: Birisi, bir başkasına evlilik, doğum günü veya başka bir vesileyle bir mal hediye etmiş ve üzerinden 3 veya 4 yıl geçtikten sonra onları geri almak istiyor. Acaba hibe edilen kişiye onları iade etmesi farz mıdır? Eğer birisi, Ehlibeyt İmamları (üzerlerine selâm olsun) için matem veya velâdet merasimleri düzenlenmesi amacıyla bir mal verirse, daha sonra söz konusu malı geri almaya hakkı var mıdır?
    Cevap: Hibe edilen mal, o kişinin yanında olduğu gibi duruyorsa, o kişinin hibe edenin akrabalarından olmaması ve hibenin de ivazlı hibe olmaması şartıyla, hibe eden kişinin mallarını istemesi ve geri alması caizdir. Fakat hediyenin telef olması veya hediye verildiği andaki halinin değişime uğraması durumunda, hediyeyi veya karşılığını geri isteme hakkı yoktur. Yine insanın kurbet kastıyla ve Allah rızası için verdiği malı geri alma hakkı yoktur.

     

  • BORÇ
  • SULH
  • VEKÂLET
  • HAVALE
  • SADAKA
  • ARİYET VE EMANET
  • VASİYET
  • GASP
  • KISITLILIK VE BALİĞ OLMA ALÂMETLERİ
  • MUDAREBE
  • BANKA İŞLEMLERİ
  • SİGORTA
  • DEVLET KANUNLARI
  • VAKIF
  • MEZARLIK HÜKÜMLERİ
700 /