İslam İnkılabı Rehberi Bürosu Resmi Sitesi

Fıkhî Sorulara Cevap

  • TAKLİT HÜKÜMLERİ
  • TAHARET HÜKÜMLERİ
  • NAMAZ HÜKÜMLERİ
  • ORUÇ HÜKÜMLERİ
    • HAMİLE VE SÜT VEREN KADIN
    • HASTALIK VE DOKTORUN MEN ETMESİ
    • ORUCU BOZAN ŞEYLER
    • KASITLI OLARAK CÜNÜP KALMAK
    • İSTİMNA
    • ORUCU BOZAN ŞEYLERLE İLGİLİ HÜKÜMLER
    • ORUCU YEMENİN KEFARETİ VE MİKTARI
    • ORUCUN KAZASI
    • ORUÇLA İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER
    • HİLALİ GÖRME
      Yazdır  ;  PDF
       
      HİLALİ GÖRME

       

      Soru 834: Bildiğiniz gibi, ayın sonunda (veya başında) hilalin şu durumları vardır:
      a) Hilalin batışı güneşin batışından önce olur.
      b) Hilalin batışı güneşin batışıyla aynı zamanda olur.
      c) Hilalin batışı güneşin batışından sonra olur.
      Buna göre şunu aydınlatmanızı rica ediyoruz:
      1- Fıkhî açıdan bu üç durumdan hangisi ayın ilk gününü belirlenmesi için geçerlidir?
      2- Bu üç hâlin dakik elektronik hesap programlarıyla dünyanın en uzak noktaları için hesaplandığını farz edersek, bu hesaplardan gelecek ayın ilk gününü tespit etmek için istifade edebilir miyiz, yoksa gözle görmek mi şarttır?
      Cevap: Her üç durumda da hilalin ikindi vaktinde görülmesi, hilalin görülmesinden sonraki gecenin yeni kamerî ayın başlangıcının ispatı için yeterlidir.

       

      Soru 835: Yeni ayı cihazlar vasıtasıyla görmenin hükmü nedir? Hilalin tasviri CCD kamaralarıyla görüntülenip ışığın yansıması ve ardından kaydedilen bilgilerin bilgisayar aracılığıyla ortaya çıkarılması şeklinde bir görüntüleme ayın ilk gününün tespiti için yeterli midir?
      Cevap: Hilalin çıplak gözle veya herhangi bir cihazla görülmesi arasında fark yoktur. Dolayısıyla hilalin normal gözle görülmesi sonucu ayın birinci günü olduğuna hükmedildiği gibi, gözlük, dürbün veya teleskopla görülmesiyle de ayın birinci günü sabit olur. Evet, "görme" unvanının bulunup bulunmadığı/görmenin gerçekleşip gerçekleşmediği net belli olmayan, hilalin bilgisayara yansımış tasvirine dayanarak görüldüğüne hükmetmek sakıncalıdır.

       

      Soru 836: Herhangi bir şehirde Şevval ayının hilali görülmediği hâlde, (İslâm Cumhuriyeti'nde) televizyon ve radyodan Şşevval ayının girdiğinin ilân edilmesi yeterli midir, yoksa daha çok mu araştırmak gerekir?
      Cevap: Hilalin görüldüğüne veya Veliyy-i Fakihin hilalin görüldüğüne dair hükmettiği yönünde yakin veya güven oluşturursa yeterlidir ve araştırmaya gerek yoktur.

       

      Soru 837: Havanın bulutlu oluşu veya başka sebeplerden dolayı hilalin görülmesi imkânsız olur, dolayısıyla da ramazanramazanRamazan ayının ilk günü veya RamazanRamazan Bayramı tespit edilemez ve Şşaban veya ramazanRamazan ayından otuz gün geçmezse, Japonya'da yaşayan bizlerin İran'ın ufkuna uyarak amel etmesi veya takvime güvenmesi caiz midir? Hükmümüzü açıklar mısınız?
      Cevap: Eğer Ramazan ayının birinci günü sabit olmazsa oruç farz olmaz. Ancak sonradan Ramazan ayının birinci günü olduğu ortaya çıkarsa o günün kaza edilmesi gerekir. Ama eğer Şevval ayının evveli, Uufukları bir olan komşu şehirlerde bile ne hilali görme yoluyla, bizzat hilali görme yoluyla veya iki adilin hilalin görüldüğüne dair şehadet etmesi yoluyla ya da şer'i hâkimin hüküm vermesi yoluyla ayın ilk günü sabit olmazsa, o günü oruç tutmak gerekir.ayın ilk günü olduğunu bil-mek için ihtiyat etmek farzdır. Japonya'nın batısında yer alan İran'da hilalin görülmesi, Japonya'da yaşayanlar için geçerli değildir.

       

      Soru 838: Hilalin görülmesi hususunda ufukların bir olması şart mıdır?
      Cevap: Evet, şarttır.

       

      Soru 839: Ufukların bir olmasından maksat nedir?
      Cevap: Hilalin görülüp görülmeme ihtimali aynı olan şehirlerdir.

       

      Soru 840: Ayın 29'unda Tahran ve Horasan'da Ra-mazan Bayramı olursa, bu ikisiyle ufukları bir olmayan Buşehr'dekilerin de bayram etmeleri caiz midir?
      Cevap: Genel olarak İiki şehrin ufku arasındaki fark, birinde hilal görüldüğünde diğerinde görülmeyecek kadar olursa kifayet etmez.ursa; batıda olan şehirlerde hilalin görülmesi hilalin kesinlikle görülmeyeceği doğudaki şehirlerin ahalisi için yeterli değil, ama aksi olursa yeterlidir.

       

      Soru 841: Bir şehrin âlimleri arasında hilalin sabit olup olmadığı konusunda ihtilaf olur, diğer taraftan mükellef onların hepsinin adil olduğuna inanır ve istidlal konusunda dakik olduklarından emin olursa, mükellefin vazifesi nedir?
      Cevap: Eğer iki şahit arasındaki ihtilaf, inkâr ve ispat şeklinde olursa, şöyle ki, bazıları hilalin sabit olduğunu, diğer bazıları ise sabit olmadığını iddia ederlerse, bu ihtilaf iki şahadetin çelişmesine ve her ikisin de geçersiz olmasına neden olur. Bu durumda mükellef her iki görüşü bir kenara bırakıp, orucu yeme ve yememe hususunda kaidenin gereğine göre amel etmelidir (şer'i bir delil olmadığı durumlarda başvurması gereken ikinci mertebedeki ilkelere uymalıdır). Ama eğer aralarındaki ihtilaf hilalin sabit olması ve sabit olduğuna dair bilginin olmaması şeklinde olursa, şöyle ki, içlerinden bazısı hilalin sabit olduğunu iddia ederken diğer bazısı hilali görünmediğini söylerlerse, hilalin göründüğünü iddia eden iki adilin sözü mükellef için şer'i hüccettir ve onlara uyması gerekir. Yine şer'i hâkim hilalin göründüğüne hükmederse, bu hüküm bütün mükellefler için şer'i hüccettir ve ona uymaları farzdır.

       

      Soru 842: Bir adam hilali görür ve aynı şehirde olan şer'i hâkimin birtakım nedenlerden dolayı hilali göremeyeceğini bilirse, hilali gördüğünü şer'i hâkim bildirmekle mükellef midir?
      Cevap: Bildirmesi farz değildir. Ancak bildirmediği takdirde şer'i açıdan kötü bir sonuç ortaya çı-kacaksa bildirmelidir.

       

      Soru 843: Bildiğiniz üzere büyük fakihlerin birçoğu kendi ilmihâllerinde Şşevval ayının ilk gününün sabit olmasını beş yolla sınırlandırmışlar ve şer'i hâkimin nez-dinde sabit oluşunu o yollardan biri olarak zikretmemişlerdir. Hâl böyle iken, nasıl oluyor da müminlerin çoğu sırf Şşevval ayının ilk gününün taklit mercilerince sabit olmasına dayanarak bayram edebiliyorlar? Bu yolla hilalin tespitine güvenmeyen bir kimsenin vazifesi nedir?
      Cevap: Şer'i hâkim ayın görüldüğüne dair hüküm vermedikçe sırf hâkimin yanında hilalin görüldüğünün sabit olması, başkalarının ona uyması için yeterli değildir. Ancak mükellefin kendisi ayın görüldüğüne emin olurlarsa, o başka.

       

      Soru 844: Müslümanların Veliyy-i Emri, yarının RamazanRamazan Bbayramı olduğuna hükmederse ve radyo-televizyon da falan, filanbazı şehirlerde hilalin göründüğünü bildirirse, bayram ülkenin bütün şehirleri için mi, yoksa sadece ayın görüldüğü şehirlerde ve onlarla ufukları bir olan şehirleri için mi geçerli olur?
      Cevap: Hâkimin hükmü bütün beldeleri o ülkeyi kapsarsa, onun hükmü şer'i açıdan bütün şehirler için geçerlidir.

       

      Soru 845: Hilalin küçük ve ince olup birinci gecenin hilalinin özelliklerini taşıması, önceki gecenin ayın ilk gecesi olmadığına ve önceki ayın otuzu olduğuna delil olabilir mi? Bir kişi nezdinde RamazanRamazan Bayramı sabit olur ve bu yolla önceki günün bayram olmadığına yakin ederse, ramazanRamazan ayının otuzuncu gününü kaza etmesi gerekir mi?
      Cevap: Sırf hilalin küçüklüğü ve aşağıda oluşu veya büyüklüğü ve yüksek oluşu ya da geniş ve ince oluşu yahut benzeri durumlar, şer’i açıdan ayın birinci veya ikinci gecesi olduğunun delili olmaz. Ancak mükellef ayın bu şekillerine binaen herhangi bir bilgi elde ederse, kendi bilgisi doğrultusunda hareket etmelidir.

       

      Soru 846: Ayın dolunay hâlinde (ayın on dördüncü gecesi) olduğu geceyi esas alarak ayın ilk gününü hesaplamak ve hükümleri ona göre icra etmek caiz midir? Böylece ayın sonu veya başı olduğu bilinmeyen günün durumu belirginlik kazanmış olur ve Ramazan ayının otuzuncu günü olduğuna hükmedilerek Ramazan ayının oruçlarıyla ilgili hükümlerde bu sonuca göre hareket edilir. Örneğin, delile dayanarakramazan o günü oruç tutmayan kimsenin ramazanRamazan ayının otuzuncu günün kazasının kendisine farz olduğuna, istishap yoluyla RamazanRamazan ayının devam ettiğine hükmederek oruç tutan kimsenin de bu hususta bir sorumluluğunun kal-madığına hükmetmesi caiz midir?
      Cevap: Bu konu, açıklanan hususlar için şer'i bir delil değildir. Ama eğer bu, mükellefin bir şeye kesin bilgi elde etmesine sebep olursa ona uygun olarak davranması gerekir.

       

      Soru 847: Ayın ilk gününde istihlal (hilali gözleme) farz-ı kifaye midir, yoksa ihtiyaten farz mıdır?
      Cevap: Hilali gözetlemek, haddizatında şer'i bir farz değildir.

       

      Soru 848: Şaban ayı otuzla bitmese bile mübarek ramazanRamazan ayının ilk günü hilali görmekle mi sabit olur, takvimle mi?
      Cevap: Ramazan ayının ilk ve son günü; mükellefin bizzat hilali görmesiyle, iki adil şahidin tanıklık etmesiyle -büyük bir topluluğun hilalin görüldüğünü inkâr etmemesi ve o iki adil şahidin yanılmasına dair zannın oluşmaması şartıyla-, hilalin görüldüğüne dair bilgi ve güvenin oluşmasına yol açan şöhretle, bir önceki aydan otuz günün geçmesiyle ve şer'i hâkimin hükmetmesiyle tespit edilir.

       

      Soru 849: Herhangi bir devletin hilalin görüldüğünü ilan edilmesine uymanın caiz olduğu yerde ve bu ilan hilalin diğer beldelerde de görüldüğüne dair ilmî bir ölçü niteliği taşıdığı durumunda bu devletin İslâmî bir devlet olması şart mıdır, yoksa zalim ve fasit bir devlet bile olsa ona göre amel edilebilir mi?
      Cevap: Bu hususta ölçü mükellefe göre yeterli olacak (örneğin ufukları yakın olan) bir bölgede hilalin görüldüğüne dair güvenin hâsıl olmasıdır.

       

      Soru 850: Lütfen dört mescit dışlındaki camilerde itikâf etmeyle ilgili görüşünüzü açılar mısınız?
      Cevap: Bütün merkez camilerde itikâfa girmek caizdir. Merkez camii dışındaki camilere gelince; onlarda cemaat namazı kılınır ve adil bir imamı varsa, sevap elde etme ve Allah'ın rızasını kazanma umuduyla itikâfa girmek sahihtir.

       

  • HUMUS HÜKÜMLERİ
  • CİHAD
  • MARUFU EMRETMEK VE MÜNKERDEN SAKINDIRMAK
  • HARAM KAZANÇLAR
  • SATRANÇ VE KUMAR ALETLERİ
  • MÜZİK VE TEGANNİ
  • DANS
  • ALKIŞ
  • FOTOĞRAF VE FİLMLER
  • UYDU ANTENLERİ
  • TİYATRO VE SİNEMA
  • RESSAMLIK VE HEYKELTIRAŞLIK
  • SİHİRBAZLIK, BÜYÜCÜLÜK, MEDYUMLUK VE CİNCİLİK
  • HİPNOTİZMA
  • TALİH OYUNLARI
  • RÜŞVET
  • TIBBÎ KONULAR
  • EĞİTİM, ÖĞRETİM VE ADABI
  • BASIM, TELİF VE SANAT ESERLERİ HAKLARI
  • GAYRİMÜSLİMLERLE MUAMELE
  • ZALİM DEVLETTE ÇALIŞMAK
  • ŞÖHRET ELBİSESİ VE GİYİMLE İLGİLİ HÜKÜMLER
  • BATI KÜLTÜRÜNÜ TAKLİT ETMEK
  • TECESSÜS, HABER AKTARMA VE SIRLARI İFŞA ETMEK
  • SİGARA VE UYUŞTURUCU KULLANMAK
  • SAKAL TIRAŞI
  • GÜNAH TOPLANTILARINDA BULUNMAK
  • DUA YAZMAK VE İSTİHARE
  • DİNÎ PROGRAMLAR DÜZENLEMEK
  • VURGUNCULUK VE İSRAF
  • ALIŞ VERİŞ HÜKÜMLERİ
  • FAİZ HÜKÜMLERİ
  • ŞUFA (ÖN ALIM) HAKKI
  • KİRA
  • MALÎ KEFALET
  • REHİN (İPOTEK)
  • ORTAKLIK
  • HİBE
  • BORÇ
  • SULH
  • VEKÂLET
  • HAVALE
  • SADAKA
  • ARİYET VE EMANET
  • VASİYET
  • GASP
  • KISITLILIK VE BALİĞ OLMA ALÂMETLERİ
  • MUDAREBE
  • BANKA İŞLEMLERİ
  • SİGORTA
  • DEVLET KANUNLARI
  • VAKIF
  • MEZARLIK HÜKÜMLERİ
700 /