İslam İnkılabı Rehberi Bürosu Resmi Sitesi

Fıkhî Sorulara Cevap

  • TAKLİT HÜKÜMLERİ
  • TAHARET HÜKÜMLERİ
  • NAMAZ HÜKÜMLERİ
  • ORUÇ HÜKÜMLERİ
  • HUMUS HÜKÜMLERİ
  • CİHAD
  • MARUFU EMRETMEK VE MÜNKERDEN SAKINDIRMAK
  • HARAM KAZANÇLAR
  • SATRANÇ VE KUMAR ALETLERİ
  • MÜZİK VE TEGANNİ
  • DANS
  • ALKIŞ
  • FOTOĞRAF VE FİLMLER
  • UYDU ANTENLERİ
  • TİYATRO VE SİNEMA
  • RESSAMLIK VE HEYKELTIRAŞLIK
  • SİHİRBAZLIK, BÜYÜCÜLÜK, MEDYUMLUK VE CİNCİLİK
  • HİPNOTİZMA
  • TALİH OYUNLARI
  • RÜŞVET
  • TIBBÎ KONULAR
  • EĞİTİM, ÖĞRETİM VE ADABI
  • BASIM, TELİF VE SANAT ESERLERİ HAKLARI
  • GAYRİMÜSLİMLERLE MUAMELE
  • ZALİM DEVLETTE ÇALIŞMAK
  • ŞÖHRET ELBİSESİ VE GİYİMLE İLGİLİ HÜKÜMLER
  • BATI KÜLTÜRÜNÜ TAKLİT ETMEK
  • TECESSÜS, HABER AKTARMA VE SIRLARI İFŞA ETMEK
  • SİGARA VE UYUŞTURUCU KULLANMAK
  • SAKAL TIRAŞI
  • GÜNAH TOPLANTILARINDA BULUNMAK
  • DUA YAZMAK VE İSTİHARE
  • DİNÎ PROGRAMLAR DÜZENLEMEK
  • VURGUNCULUK VE İSRAF
  • ALIŞ VERİŞ HÜKÜMLERİ
    • AKİT ŞARTLARI
    • MÜŞTERİ VE SATICININ ŞARTLARI
    • FUZULÎ (YETKİSİZ) SATIŞ
    • TASARRUF VELİLERİ
      Yazdır  ;  PDF
       
      TASARRUF VELİLERİ

       

      Soru 1483: Bir kimse eğer başkasının malını fuzulî (yetkisiz) olarak satıp parasını kendi ihtiyaçlarında harcar ve uzun bir zaman sonra mal sahibine onun bedelini vermek isterse, bu durumda sahibine malın satışından elde ettiği bedeli mi, malın satış zamanındaki değerini mi, yoksa karşılığını ödemek istediği zamanki değerini mi vermesi gerekiyor?
      Cevap: Eğer mal sahibi, satışın aslına izin verdikten sonra bedelini almasına da izin verirse, alıcıdan aldığı meblağın aynısını malın sahibine vermesi gerekir ve eğer mal sahibi satışın aslını temelden reddederse, imkânı varsa, malın kendisini sahibine geri vermesi gerekir. İmkânı yoksa emsalinin veya değerinin karşılığını vermesi gerekir. İhtiyat gereği malın muamele günündeki değeriyle ödeneceği günkü değerinin farkı konusunda mal sahibiyle sulh etmeli, anlaşmalıdır.

       

      Soru 1484: Eğer bir baba küçük çocuklarına bir mülk satın alır ve şer'î satış akdi de okunursa, acaba çocukların velisi olarak babanın bu mülkleri teslim alması ve karşılığını vermesiyle muamele gerçekleşir mi?
      Cevap: Baba tarafından bulûğ çağına ermemiş çocuğu için muamele doğru bir şekilde gerçekleştikten sonra, babanın çocuğunun velisi olarak malı teslim alması, satış akdinin gerçekleşmesi ve sonuçlarının uygulanması için yeterlidir.

       

      Soru 1485: Ben çocukken vâsim arazimi satmaya kalkmış ve bu amaçla müşteriden kaparo almıştır. Ben onların arasındaki bu muamelenin tamamlanıp tamamlanmadığını bilmiyorum; fakat arazi daimi olarak müşterinin elindedir ve o yeri kullanmaktadır. Acaba bu satış doğru mudur ve beni bağlar mı, yoksa kendim onu arazinin asıl sahibi olarak müşteriden geri almam caiz midir?
      Cevap: Yasal vâsinizin o dönemde üzerinizde sahip olduğu vesayet nedeniyle arazinizi sattığı ispatlanırsa, satışın şer'an doğruluğuna hükmedilir ve sizin de o satışın feshedildiği ispatlanmadıkça hâlihazırda araziyi talep etme hakkınız bulunmamaktadır.

       

      Soru 1486: Eğer ölenin malından bir miktar nakit kalırsa ve vâsisi bu parayı kendi yanında tutarak çalıştırmazsa, acaba bankanın o nakit paraya kâr olarak verdiği miktar (örneğin %13) veya pazar ve örfte yaygın olan her hangi bir miktar o vâsinin üzerine midir [yani parayı çalıştırmadan beklettiği için sorumlu mudur]? Söz konusu mal ile ticaret yapıp da miktarı belli olmayan bir kazanç elde ederse, hükmü nedir?
      Cevap: Vâsi bulûğ çağına varmamış küçük çocukların mallarının farazi kârlarını ödemekle yükümlü değildir. Fakat çocukların malıyla ticaret yaparsa bu ticaretten elde edilen kârların hepsi onlara aittir. Eğer vâsi çocuğun malıyla ticaret yapmaya şer'an izinliyse, sadece hizmetinin emsalinin ücretini alma hakkına sahiptir.

       

      Soru 1487: Mahcur olmayan birinin hayattayken damadı veya evlâtları, vekâletleri olmaksızın ve izin almaksızın onun mallarını ve mülkünü satabilirler mi?
      Cevap: Başkasının malını izni olmadan satmak, fuzulî bir satıştır ve bu satış akdinin geçerli olması sahibinin iznine bağlıdır; satan kişi onun damadı veya evlâdı da olsa hüküm aynıdır. Dolayısıyla böyle bir satışa sahibi izin vermediği sürece geçerlilik kazanmaz.

       

      Soru 1488: Beyin kanaması geçiren ve şuurunu kaybeden bir kişinin evlâtları onun mallarında nasıl tasarruf edebilirler? Çocuklarından birinin şer'î hâkimden izin almadan ve öteki çocukların izni olmadan yaptığı tasarrufun hükmü nedir?
      Cevap: Şuur kaybı örfen ona deli denecek derecede ise onun kendisinin ve mallarının velâyeti şer'î hâkime aittir. Bu durumda şer'î hâkimin izni olmadan hiç kimsenin ve hatta evlâtlarının bile onun mallarında tasarruf etmeleri caiz değildir. Dolayısıyla eğer şer'î hâkimden izin alınmadan önce mallarında tasarruf edilirse bu, gasptır ve bu iş onun zâmin olmasını gerektirir. Yaptığı muameleler de fuzulîdir ve geçerli olması hâkimin iznine bağlıdır.

       

      Soru 1489: Bir şehidin dul kalmış eşiyle evlenip onun sorumluluğunu üzerine alan bir kimsenin, çocuklarının ve bu çocukların annesi olan eşinin Şehitler Kurumunun şehit evlâtlarına verdiği parayla satın alınan eşyaları kullanmaları caiz midir? Şehitler Kurumunun şehit evlâtlarına verdiği maaş ve öteki malî yardımlar nasıl kullanılmalıdır? Acaba bunları ayırarak tamamen şehit evlâtları için harcanmasını sağlamak farz mıdır?
      Cevap: Şehidin baliğ olmayan evlâtlarına tahsis edilen mallar, ister onların masrafları için, ister başkalarının yararlanması için olsun, çocukların maslahatı için bile olsa çocukların şer'î velisinin izniyle kullanılmalıdır.

       

      Soru 1490: Şehit ailesini ziyarete gidildiğinde arkadaşlarının götürdükleri hediyelerin hükmü nedir? Acaba bu eşyalar şehit çocuklarının mallarından mı sayılır?
      Cevap: Eğer hediyeler şehidin çocukları içinse, çocukların şer'î velisinin kabul etmesi durumunda, çocukların mallarından sayılır. Başkalarının o mallarda tasarruf etmesi şer'î velinin iznine bağlıdır.

       

      Soru 1491: Babamın bir ticaret standı vardı. Ölümünden sonra orayı amcalarım işletiyor ve karşılığında belli bir ücret kira adı altında bize veriyorlardı. Bir müddet sonra vâsimiz olan annem amcalarımın birinden bir miktar borç aldı. Onlar da bize vermeleri gereken aylık kirayı onlardan aldığımız borca karşılık kestiler ve daha sonra, çocukların bulûğ çağına erinceye kadar mallarını koruma kanununa aykırı olarak o standı annemden satın aldılar. Böylece önceki rejim döneminde rejime bağlı olan bazı kişilerin de yardımıyla muamele resmi olarak tamamlandı. Bizim şu anda yapmamız gereken nedir? Acaba yapılan tasarrufların ve satışın doğruluğuna hükmedilebilir mi, yoksa şer'an bizim muameleyi feshetme hakkımız var mıdır? Acaba baliğ olmayan çocuğun hakkı zaman aşımına uğrayarak kaybolur mu?
      Cevap: Standın kiralanması, kiranın borca sayılması ve yine oranın satışı geçerli ve sahih hükmündedir. Ancak çocuklara ait hisselerin satımının o dönemde onların maslahatına olmadığı veya çocukların vâsisinin onu satmaya yetkili olmadığı şer'î ve kanunî bir yolla ispatlanırsa ve çocuklar da bulûğ çağına eriştikten sonra bu muameleyi kabul etmezlerse, [o zaman] muamelenin batıl olduğunun ispat edildiği varsayımıyla, zaman aşımının çocukların hakkının düşmesinde hiçbir etkisi olmaz.

       

      Soru 1492: Kocam arkadaşlarından birinin sürücülük yaptığı bir trafik kazasında vefat etti ve ben, baliğ olmayan küçük çocuklarımın şer'i ve kanuni vâsisi oldum. Bunu göz önünde bulundurarak:
      a) Acaba şoförden diyet ödemesi talebinde bulunmalı mıyım veya sigorta tazminatını almak için konuyu takip etmeli miyim?
      b) Çocuklarıma ait olan malda, babalarının cenaze ve yas merasimi için tasarrufta bulunmam caiz midir?
      c) Acaba çocukların diyetle ilgili haklarında indirim yapmam veya vazgeçmem caiz olur mu?
      d) Eğer çocukların hakkından vazgeçersem ve onlar bulûğ çağına erdikten sonra buna razı olmazlarsa zâmin (zarar ve ziyanlarından sorumlu) olur muyum?
      Cevap:
      a) Eğer şoförün veya başka bir kişinin şer'an diyet vermesi gerekiyorsa, velisi olarak onlardan çocukların şer'î haklarını alarak korumanız farzdır. Yine sigorta konusunda da çocuklar için kanunî bir hak söz konusu ise hüküm aynıdır.
      b) Çocukların mallarını, babalarından miras olarak onlara ulaşmış olsa da onun Fatiha meclisi masrafları için harcamak caiz değildir.
      c-d) Diyet konusunda, çocukların maslahatına aykırı olarak haklarından vazgeçmeniz caiz değildir ve çocuklar bulûğ çağına erdikten sonra diyeti talep edebilirler.

       

      Soru 1493: Kocam geriye bulûğa ermemiş birkaç küçük çocuk bırakarak vefat etti. Mahkemenin verdiği hükme istinaden çocukların hepsinin velisi ve vâsisi büyük babaları (babalarının babası) oldu. Acaba çocuklardan birisi bulûğ çağına erdiğinde öteki kardeşlerinin vâsisi olabilir mi? Eğer olamazsa, acaba çocuklarımın sorumluluğunu ben üstelenebilir miyim? Ayrıca dedeleri, mahkemenin kararına istinaden ölünün mirasının altıda birini kendisine almak istiyor; bunun hükmü nedir?
      Cevap: Öksüz küçük çocukların bulûğ ve rüşt çağına erinceye kadar vâsi ve velisi büyük babalarıdır (babalarının babasıdır); bu konuda mahkemenin atamasına da gerek yoktur. Fakat o da, çocukların mallarını onların maslahatına ve menfaatine uygun olarak harcamalıdır. Eğer çocukların maslahatına aykırı davranırsa bu konuda durumun incelenmesi ve takip edilmesi için mahkemeye müracaat edebilirler. Ergenlik çağına ulaşarak reşit olan çocuklardan her biri dedesinin velâyet ve vesayetinden çıkarak kendi işlerinin sorumluluklarını kendileri üstlenir. Fakat ne reşit olan kardeş ve ne de annesi öteki çocukların velisi ve vâsisi olamaz. Dedeleri de kendi oğlu olan çocukların babasının malından altıda bir miras alma hakkına sahip olduğundan mirasın altıda birini kendisi için almasında sakınca yoktur.

       

      Soru 1494:
      1) Babası, annesi, kocası ve bulûğ çağına ermemiş üç çocuğu olan evli bir kadın öldürülüyor. Mahkeme bu kadını kayın biraderinin öldürdüğüne ve onun kan sahiplerine (öldürülenin varislerine) diyet vermesine hükmediyor. Fakat baliğ olmayan çocukların şer'î velisi olan babası, kardeşinin katil olduğuna inanmıyor ve dolayısıyla kardeşinden kendisi ve evlâtları için diyet almaktan kaçınıyor; acaba onun bu hareketi caiz midir?
      2) Yine çocukların babası ve babanın babası varken, başkalarının her hangi bir unvanla bu işe karışarak öldürülen kadının çocuklarına amcalarından diyet alma hususunda ısrar etme hakları var mıdır?
      Cevap:
      1) Çocukların babası, eşini öldürmekle suçlanan kardeşinin katil olmadığına ve gerçek diyet borçlusu olmadığına kesin olarak inanıyorsa, bu durumda ondan diyet alması ve baliğ olmayan çocuklarının hakkını almak gerekçesiyle ondan diyet istemesi caiz değildir.
      2) Baliğ olmayan çocukların velâyet ve vesayetinden sorumlu olan babası ve babanın babası varken başkalarının onların işine müdahale etme hakkı yoktur.

       

      Soru 1495: Eğer maktulün [hayatta] sadece baliğ olmayan çocukları varsa ve onlar için tayin olunan vâsi, kan sahiplerinden değilse, acaba böyle bir vâsinin katili affetmesi veya kısası diyete çevirmesi caiz midir?
      Cevap: Eğer şer'î velinin yetkileri, olduğu gibi tayin edilen vâsiye verilmişse, çocukların maslahat ve çıkarlarını gözeterek katili affetmesi veya kısası diyete çevirmesi caizdir.

       

      Soru 1496: Baliğ olmayan bir çocuğun bankada bir miktar parası var. Çocuğun vâsisi, onun geçimini temin etmek amacıyla bankadaki paranın bir miktarını çekerek ticaret yapmak istiyor, acaba onun bu işi yapması caiz midir?
      Cevap: Baliğ olmayan çocuğun velisi ve kayyımının, çocuğun maslahat ve çıkarını gözeterek onun malıyla, onun için kâr ortaklığı yöntemiyle ticaret yapması veya çalıştırması için onu başkasına vermesi caizdir. Fakat parayı çalıştıran kişinin emin ve güvenilir olması şarttır; aksi durumda çocuğun malının zâmini olurlar (maddî kayıpları karşılamakla yükümlü olurlar).

       

      Soru 1497: Eğer kan sahiplerinin hepsi veya bazısı bulûğ çağına ermemiş çocuklar olurlarsa ve onların hakkını talep etmede velâyet hakkı hâkimin üzerindeyse, hâkim kısasın doğuracağı sıkıntıları dikkate alarak kısası diyete çevirerek katili kısastan kurtarması caiz midir?
      Cevap: Şer'î hâkim, çocukların maslahat ve çıkarını kısasın diyete çevrilmesinde görürse, kısas hakkını diyete çevirebilir.

       

      Soru 1498: Hâkimin, çocuğun zorunlu velisini, çocuğun mallarına zarar verdiğini tespit ettikten sonra, azletmesi caiz midir?
      Cevap: Eğer hâkim, birtakım belirtilerle de olsa çocuğa zorunlu velâyeti olan velinin, velâyetinin devam etmesinin ve onun mallarında tasarrufta bulunmasının çocuğun zararına olduğuna kanaat getirirse, onu yetkisinden azletmesi farzdır.

       

      Soru 1499: Velinin bağış ve karşılıksız sulh gibi çocuğun menfaatine olan şeyleri kabul etmekten kaçınması, acaba çocuğa zarar vermek veya onun maslahatını gözetmemek sayılır mı?
      Cevap: Sırf baliğ olmayan çocuk için verilen bağış ve karşılıksız sulhu kabul etmemek, ona zarar vermek ve maslahatını gözetmemek anlamına gelmez. Dolayısıyla bunun başlı başına bir sakıncası yoktur. Çünkü veliye çocuk için mal kazanması farz değildir. Hatta bazı durumlarda onları kabullenmekten sakınması veliye göre çocuğun maslahatı icabı da olabilir.

       

      Soru 1500: Devlet, şehit çocukları için bir yer veya mal tahsis ederek bunları o çocukların adına kaydetmeyi tasvip eder, ama çocukların velisi senetleri imzalamaktan kaçınırsa, acaba hâkim çocukların velisi olarak imzalayabilir mi?
      Cevap: Eğer çocuklar için mal kazanmak velinin imzasına bağlı ise, veliye imzalaması farz değildir ve çocukların şer'î velileri varken hâkimin çocuklar üzerinde velâyeti olamaz. Ancak çocuklar için tahsis edilen malların korunması velinin imzasına bağlı ise velinin bundan kaçınma hakkı yoktur. Bunu yapmaktan kaçınırsa hâkim onu imzalamaya mecbur etmeli veya yetişkin olmayan çocukların velisi unvanıyla hâkimin kendisi bu işi yapmalı.

       

      Soru 1501: Çocuğa vâsi olma konusunda adalet şart mıdır? Eğer çocuğun velisi fasık olursa ve çocuğu fesada sürüklemesinden veya onun mallarını zayi etmesinden korkulursa, hâkimin yapması gereken nedir?
      Cevap: Babanın veya babanın babasının [annenin babası değil yani] çocuğa velâyetinde adalet şart değildir. Fakat hâkime, bazı davranışlara dayalı belirtilerle de olsa babasının veya büyük babasının çocuğa zararlı olduğu sabit olursa, onları çocuğun velileri olmaktan azletmeli ve çocuğun mallarında tasarruf etmekten alıkoymalıdır.

       

      Soru 1502: Eğer kasıtlı öldürmede, maktulün kan sahiplerinin tümü, bulûğ çağına ermemiş çocuk veya deli olursa, onların zorunlu velisinin (baba veya babanın babası) veya mahkemenin seçtiği vâsinin kısas veya diyet talep etme hakkı var mıdır?
      Cevap: Bulûğ çağına ermemiş çocuk ve deliye velâyet delillerinin tümünden anlaşıldığı kadarıyla, kanun koyucu tarafından onlar için veli tayin edilmesi, onların maslahat ve çıkarlarını koruma amacına yöneliktir. Dolayısıyla, söz konusu meselede, onların şer'î velisi onların maslahat ve çıkarlarını gözetmelidir ve onun kısas, diyet ve karşılıklı veya karşılıksız affetmeye dair tercihi geçerlidir. Açıktır ki çocuk ve delinin çıkarlarının teşhisinde durum tüm yönleriyle ve bu cümleden bulûğ çağına yakın veya uzak olması göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.

       

      Soru 1503: Eğer uzuvları tam bir insana karşı suç işlenirse, acaba onun babası veya babasının babası, suça maruz kalanın kendisi için, izni olmaksızın diyet talep etme ve alma hakkı var mıdır? Yani onun babası veya babasının babası talep ettiğinde, suçlunun, kendisine karşı suç işlediği kimseye diyet vermesi farz mıdır?
      Cevap: Bulûğ çağına ermiş ve aklî dengesi yerinde olan suça maruz kalmış kimse üzerinde babası ve dedesinin velâyeti yoktur ve onun izni olmaksızın hakkını talep edemezler.

       

      Soru 1504: Baliğ olmayan çocukların velisi, onların velisi olarak, onlara miras bırakanın, mirasın üçte birini aşan bölümüyle ilgili vasiyetine de izin verebilir mi?
      Cevap: Çocukların şer'î velisi, onların maslahat ve çıkarlarını gözeterek buna izin verebilir.

       

      Soru 1505: Baba, anneye oranla çocuklar üzerinde daha fazla hak veya önceliğe sahip midir? Eğer babanın veya babanın babasının bir önceliği yoksa ve anne ile baba eşit haklara sahiplerse, acaba ihtilaflı konularda babanın mı, yoksa annenin mi sözü önceliklidir?
      Cevap: Bu, haklara göre değişir; çocuğun velâyeti babanın ve babanın babasına aittir. Erkek çocuğun bakımı iki yaşına kadar ve kız çocuğunun bakımı yedi yaşına kadar anneye ve bundan sonra babaya aittir. Çocuğun ebeveynine itaat etmesine dair anne ve babanın hakkı ve onlara eziyet etmenin haram oluşu konusunda anne ve baba aynıdır. Çocukların annenin durumunu daha fazla gözetmeleri gerekiyor; çünkü hadiste, "Cennet anaların ayakları altındadır." buyurulmuştur.

       

      Soru 1506: Kendisinden iki çocuk sahibi olduğum kocam şehit oldu. Kayın biraderim ve kayınvalidem çocuklarımı ve onların tüm mallarını ve eşyalarını aldılar ve bana geri vermek istemiyorlar. Çocuklarımın hatırı için evlenmediğim ve bundan böyle de evlenmek istemediğim dikkate alınırsa çocuklara ve mallarına gözetim hakkı kime aittir?
      Cevap: Yetim çocuklara bakmak, şer'î mükellefiyet yaşına ulaşıncaya kadar annelerinin hakkıdır. Ancak çocukların mallarına velâyet yetkisi onların şer'î vâsisine aittir ve eğer vâsileri yoksa şer'î hâkime aittir. Çocukların amcası ve babaannesi çocuklara ve mallarına bakma ve velâyet hakkına sahip değildir.

       

      Soru 1507: Baliğ olmayan çocukların velilerinden bazısı, ölen kişinin karısı evlendikten sonra o kadın ve himayesindeki çocukların, babalarından kalan mirastaki hisselerinden, örneğin evlerinden ve ihtiyaç duydukları diğer şeylerden yararlanmalarını engelliyor; acaba çocukların hisselerini onlara bakan annelerine teslim etmeye zorlayacak şer’i bir ruhsat var mıdır?
      Cevap: Çocukların şer'î velisinin girişimleri onların maslahat ve çıkarlarına uygun olmalıdır ve maslahatın teşhisi onun görevidir. Ancak bunun aksine davranır da ihtilâf çıkmasına neden olursa şer'î hâkime müracaat edilmelidir.

       

      Soru 1508: Baliğ olmayan çocukların vâsisinin, onların çıkarlarını koruyarak mallarıyla ticaret yapması doğru mudur?
      Cevap: Çocukların maslahat ve çıkarlarını gözetmek kaydıyla sakıncası yoktur.

       

      Soru 1509: Ölen kişinin dede, amca, dayı ve karısı arasında [çocuklara ve mallarına] velâyet ve vesayet hakkı kime aittir?
      Cevap: Yetim çocuğun ve mallarının şer'î velâyeti sadece babasının babasına, bakımı ise annesine aittir; amca ve dayının velâyet ve bakım hakkı yoktur.

       

      Soru 1510: Yetim çocukların mallarını, babalarının babasının nezareti altında ve doğrudan karışmaması kaydıyla savcının izniyle çocukların bakımını üstlenmesi karşısında annelerinin yetkisine vermek caiz midir?
      Cevap: Çocukların şer'î velisi olan babalarının babasının muvafakati olmadan bu iş caiz değildir. Ancak yetim çocukların mallarının dedelerinin kontrolünde kalması onları zarara uğratıyorsa, şer’i hâkim bu durumu engellemeli ve onların mallarına velâyet hakkını ehil gördüğü kimseye, anneleri olsun veya başka birisi olsun, vermelidir.

       

      Soru 1511: Küçük çocuğun velisinin, çocuğun almaya hak kazandığı diyetini, vermesi gereken kimseden alması farz mıdır? Acaba çocuğun diyetten aldığı hakkını onun menfaatine olacak şekilde bir bankadaki yatırım hesabına yatırmakla da olsa çalıştırması farz mıdır?
      Cevap: Eğer diyet alınmasına bir cinayet sebep olmuşsa, çocuğun velisine, suçu işleyenden çocuğun hakkı olan diyeti istemesi, alması ve onu çocuk bulûğ ve rüşt çağına erinceye kadar onun için koruması farzdır. Ancak velinin aldığı diyetle, çocuk için ticaret yapması ve çalıştırması zorunlu değildir. Fakat çocuğun yararına olması durumunda velinin onunla ticaret yapmasının sakıncası yoktur.

       

      Soru 1512: Eğer baliğ olmayan mirasçısı olan şirket üyelerinden biri ölür ve mirasçıları şirket malvarlığından aldıkları pay nedeniyle diğer üyelerle ortak olurlarsa, diğer üyelerin şirket malvarlığında yaptıkları işlemlerle ilgili görevleri nelerdir?
      Cevap: Baliğ olmayan çocukların hissesi konusunda onların şer'î velilerine veya şer'î hâkime müracaat etmek farzdır.

       

      Soru 1513: Babanın babasının yetimlere ve onların mallarına velâyet etmesi gereğince, ölen kişiden çocuklara miras kalan malların korunması için babanın babasına teslim edilmesi farz mıdır? Eğer farz ise, bu durumda çocuklar ve anneleri nerede oturmalıdırlar? Çocukların, ya okula gittikleri ya da daha küçük oldukları ve annelerinin de sadece ev hanımı olduğu dikkate alındığında geçimlerini hangi kaynaktan sağlamaları gerekir?
      Cevap: Çocuklara vesayet, onların mallarını velilerine teslim etmek ve onları bulûğ çağına erinceye kadar mallarından yararlanmaktan yoksun bırakmak anlamında değildir. Aksine velâyetin anlamı, velinin çocukları ve mallarını gözetmesi, mallarını korumada sorumlu ve onların mallarında tasarruf etmelerinin velinin iznine bağlı olması demektir. İhtiyaçları miktarınca çocukların kendi mallarından onlara vermesi de veliye farzdır. Ayrıca çocukların mallarını kullanmaları için annelerinin ve çocukların yetkisine bırakmayı da maslahat görürse, bunu yapabilir.

       

      Soru 1514: Bir babanın kendisinden bağımsız olan yetişkin ve aklı başında çocuğunun malında ne kadara kadar tasarruf etmesi caizdir? Eğer caiz olmayan bir tasarrufta bulunursa, zararı tazmin etmesi gerekir mi?
      Cevap: Babanın yetişkin ve aklı başında çocuğunun malını izni ve rızası olmadan kullanması caiz değildir. Oğlunun izni ve rızası olmadan kullanırsa, istisna edilmiş durumlar dışında, haram işlemiş olur ve bundan dolayı malî kayıpları tazmin etmesi gerekir.

       

      Soru 1515: Yetim kardeşlerinin sorumluluğunu üstlenen ve onların mallarından bir kısmını elinde bulunduran müminlerden biri, ilerde tapusunu alacağını veya aldığı fiyattan daha fazlasına satacağını umarak, onların parasıyla senetsiz bir arsa satın almıştır. Ama şimdi birisinin arazinin sahibi olduğu iddiasında bulunacağından veya orayı ele geçireceğinden korkuyor. Eğer arsayı şimdi satmaya kalkışsa, satın aldığı parayı bile elde edemeyecek. Eğer bu yeri satın aldığı paradan aşağı bir fiyata satarsa veya birisi o yeri gasp ederse, yetim çocukların parasını tazmin etmek zorunda mıdır?
      Cevap: Eğer yetimlerin yasal vasisi ise ve araziyi onların maslahat ve çıkarlarını gözeterek onlar için satın almışsa, hiçbir şeyden sorumlu değildir. Aksi durumda muamele fuzulî olup doğruluğu şer'î velinin veya bulûğ çağına erdikten sonra çocukların bu muameleye izin vermelerine bağlıdır ve o da yetim çocukların mallarının zarara uğramasından sorumludur.

       

      Soru 1516: Babanın kendi küçük çocuğunun mallarından, kendisi için borç alması veya başkasına borç vermesi caiz midir?
      Cevap: Çocuğun maslahat ve çıkarını gözetmek kaydıyla sakıncası yoktur.

       

      Soru 1517: Eğer bir çocuğa elbise veya oyuncak gibi başka şeyler hediye verilse, büyüdükten sonra veya başka sebeplerden artık onları kullanmazsa, velisinin onları sadaka vermesi caiz midir?
      Cevap: Çocuğun velisinin onun maslahat ve çıkarlarını gözeterek onlar üzerinde uygun gördüğü bir şekilde tasarrufta bulunması caizdir.

       

    • MAL VE KARŞILIĞININ ŞARTLARI
    • AKİT ZIMNINDA (SÖZLEŞME KAPSAMINDA) KONULAN ŞARTLAR
    • ALIŞ VERİŞLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER
    • MUHAYYERLİK (HIYÂR) HÜKÜMLERİ
    • ALIŞ VERİŞTE MALA TÂBİ OLAN ŞEYLER
    • MALI TESLİM ALMAK VE KARŞILIĞINI VERMEK
    • VERESİYE VE PEŞİN SATIŞ
    • SELEF (SELEM) SATIŞI
    • ALTIN, GÜMÜŞ VE DÖVİZ SATIŞI
    • TİCARETLE İLGİLİ ÇEŞİTLİ KONULAR
  • FAİZ HÜKÜMLERİ
  • ŞUFA (ÖN ALIM) HAKKI
  • KİRA
  • MALÎ KEFALET
  • REHİN (İPOTEK)
  • ORTAKLIK
  • HİBE
  • BORÇ
  • SULH
  • VEKÂLET
  • HAVALE
  • SADAKA
  • ARİYET VE EMANET
  • VASİYET
  • GASP
  • KISITLILIK VE BALİĞ OLMA ALÂMETLERİ
  • MUDAREBE
  • BANKA İŞLEMLERİ
  • SİGORTA
  • DEVLET KANUNLARI
  • VAKIF
  • MEZARLIK HÜKÜMLERİ
700 /