İslam İnkılabı Rehberi Bürosu Resmi Sitesi

Fıkhî Sorulara Cevap

  • TAKLİT HÜKÜMLERİ
  • TAHARET HÜKÜMLERİ
  • NAMAZ HÜKÜMLERİ
  • ORUÇ HÜKÜMLERİ
  • HUMUS HÜKÜMLERİ
  • CİHAD
  • MARUFU EMRETMEK VE MÜNKERDEN SAKINDIRMAK
  • HARAM KAZANÇLAR
  • SATRANÇ VE KUMAR ALETLERİ
  • MÜZİK VE TEGANNİ
  • DANS
  • ALKIŞ
  • FOTOĞRAF VE FİLMLER
  • UYDU ANTENLERİ
  • TİYATRO VE SİNEMA
  • RESSAMLIK VE HEYKELTIRAŞLIK
  • SİHİRBAZLIK, BÜYÜCÜLÜK, MEDYUMLUK VE CİNCİLİK
  • HİPNOTİZMA
  • TALİH OYUNLARI
  • RÜŞVET
  • TIBBÎ KONULAR
  • EĞİTİM, ÖĞRETİM VE ADABI
  • BASIM, TELİF VE SANAT ESERLERİ HAKLARI
  • GAYRİMÜSLİMLERLE MUAMELE
  • ZALİM DEVLETTE ÇALIŞMAK
  • ŞÖHRET ELBİSESİ VE GİYİMLE İLGİLİ HÜKÜMLER
  • BATI KÜLTÜRÜNÜ TAKLİT ETMEK
  • TECESSÜS, HABER AKTARMA VE SIRLARI İFŞA ETMEK
  • SİGARA VE UYUŞTURUCU KULLANMAK
  • SAKAL TIRAŞI
  • GÜNAH TOPLANTILARINDA BULUNMAK
  • DUA YAZMAK VE İSTİHARE
  • DİNÎ PROGRAMLAR DÜZENLEMEK
  • VURGUNCULUK VE İSRAF
  • ALIŞ VERİŞ HÜKÜMLERİ
  • FAİZ HÜKÜMLERİ
  • ŞUFA (ÖN ALIM) HAKKI
  • KİRA
  • MALÎ KEFALET
  • REHİN (İPOTEK)
  • ORTAKLIK
  • HİBE
  • BORÇ
  • SULH
  • VEKÂLET
  • HAVALE
  • SADAKA
  • ARİYET VE EMANET
  • VASİYET
  • GASP
  • KISITLILIK VE BALİĞ OLMA ALÂMETLERİ
  • MUDAREBE
  • BANKA İŞLEMLERİ
  • SİGORTA
  • DEVLET KANUNLARI
  • VAKIF
    • VAKFEDEN KİŞİNİN ŞARTLARI
    • VAKIF YÖNETİCİSİNİN ŞARTLARI
      Yazdır  ;  PDF
       
      VAKIF YÖNETİCİSİNİN ŞARTLARI

       

      Soru 2001: Vakfeden kişi veya hâkim tarafından atanan vakıf mütevellisinin (yöneticisinin), vakıf işlerini yürütmesi karşılığında kendisine ücret alması veya kendisinin yerine vakıf işlerini yürütmesi için vekil olarak tuttuğu başka birine ücret vermesi caiz midir?
      Cevap: Vakıf mütevellisi (yöneticisi), ister vakfeden kişi tarafından atanmış olsun, ister hâkim tarafından, vakfeden kişi, ona vakıf işlerini yürütmesi karşılığında bir ücret belirlememişse, vakfın gelirinden yaptığı işin emsaline verilen ücreti alabilir.

       

      Soru 2002: Özel Hukuk Mahkemesi, vakıf mütevellisinin işlerini denetlemesi için vakıf yöneticisinin yanına emin bir kişi tayin etmiştir. Vakıf yöneticisinin kendisinden sonra vakfa yönetici tayin etme hakkı öngörülmüşse, acaba bu durumda mahkeme tarafından atanan bu kişiye danışıp onayını almadan yönetici tayin edebilir mi?
      Cevap: Eğer vakfın şer’i mütevellisinin (yöneticisinin) işlerini denetlemesi için mahkeme tarafından verilen emin atama kararı, yöneticinin vakıf yönetimiyle ilgili bütün işlerini, hatta kendisinden sonra vakfa yönetici tayin etmesini de kapsıyorsa, bu durumda kendisinden sonraki yöneticiyi tayin etmede denetleyici emin kişiye danışmadan kendi başına hareket etme hakkı yoktur.

       

      Soru 2003: Bir camiye komşu ev ve arsa sahipleri camiyi genişletmek için mülklerinin bir bölümünü camiye bağışlamışlar. Cuma imamı da âlimlerle istişare ettikten sonra bu arazinin vakıf olduğuna dair müstakil bir vakfiye düzenlenmesine karar vermiş, araziyi camiye bağışlayanlar da bunu onaylamışlardır. Fakat camiyi ilk yaptıran kişi buna razı olmuyor ve vakfın tamamının yöneticisi olmak için yeni arazinin vakfının da eski vakfın vakfiyesine kaydedilmesini istiyor; acaba onun böyle bir şeye hakkı var mı ve isteğini kabul etmemiz farz mıdır?
      Cevap: Camiye yeni ilhak edilen araziyi vakfetmek, ona vakfiye düzenlemek ve özel yönetici tayin etmek, yeni vakfedenlerin yetkisindedir ve önceki yöneticinin buna engel olmaya hakkı yoktur.

       

      Soru 2004: Eğer Hüseyniye'nin yöneticileri, vakfın tamamlanmasından sonra onun için bir iç tüzük yazar, ancak tüzüğün bazı maddeleri vakfın gerekleriyle çelişirse, şer'an bu maddelere uymak caiz midir?
      Cevap: Vakıf yöneticilerinin, iç tüzükte vakfın gerekleriyle çelişen bir kural koyma hakları yoktur ve şer'an o kurala göre amel etmek caiz değildir.

       

      Soru 2005: Eğer vakıf için atanan yöneticiler birkaç kişi olursa, bazılarının diğerlerinin görüşünü almadan tek başına yönetim işlerinde hareket etmesi şer'an sahih midir? Eğer vakıf işlerini yürütmek konusunda yöneticiler arasında görüş ayrılığı çıkarsa, her birinin kendi görüşüne göre davranması caiz midir, yoksa bu konuda hepsinin şer’i hâkime müracaat etmesi farz mıdır?
      Cevap: Vakfeden kişi, eğer vakıf yönetimini mutlak olarak onlara devretmişse ve onların bazılarının ve hatta çoğunluğunun müstakil olduğunu gösteren bir belirti ve delil de yoksa bu durumda vakıf işlerinin tümünün ve hatta bir kısmının idaresinde onlardan hiçbiri ve hatta çoğunluğu müstakil davranamaz. Aksine vakıf işlerinin idaresinde aralarında istişare ederek ortak bir karara varmalıdırlar. Eğer aralarında ihtilâf çıkarsa, onları ortak bir görüş etrafında toplaması için şer’i hâkime müracaat etmeleri farzdır.

       

      Soru 2006: Vakıf yöneticilerinden bazılarının ötekileri azletmesi şer'an sahih midir?
      Cevap: Vakfeden kişi kendisine böyle bir hak vermedikçe sahih değildir.

       

      Soru 2007: Eğer yöneticilerden bazıları diğer yöneticilerin vakfa ihanet ettiğini iddia ederek yönetimden alınmalarında ısrar ederlerse, bu konuda şer'an hüküm nedir?
      Cevap: Vakfa ihanetle suçladıkları kişilerin durumunun açıklığa kavuşması için şer’i hâkime müracaat etmeleri farzdır.

       

      Soru 2008: Eğer bir kimse, bir gayrimenkulü umumun hayrına vakfederek yönetimini hayatta olduğu müddetçe kendisine, ölümünden sonra da büyük oğluna bırakır ve vakfın yönetimi konusunda ona özel birtakım yetkiler de verirse, bu durumda Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yöneticinin yetkilerinin tamamını veya bir kısmını ondan almaya hakkı var mıdır?
      Cevap: Vakfeden kişi tarafından atanan yönetici vakfı yönetme yetkilerini aşmadıkça, vakfeden kişinin vakıf akdinde belirttiği üzere, vakıf işlerinin idare yetkisi ona aittir ve onun vakfeden kişinin vakıf akdinde belirttiği yetkilerini değiştirmek şer'an sahih değildir.

       

      Soru 2009: Bir kimse camiye bir arsa vakfetmiş ve onun yönetimini nesilden nesle kendi soyundan gelenlere, nesli bittikten sonra da o camide beş vakit günlük namazları kıldıran imama bırakmıştır. Bu karar üzerine yöneticinin nesli tükendikten sonra vakıf yönetimini camide bir süredir günlük namazları kıldıran âlim üstlendi. Fakat şimdi o âlim kalp krizi geçirdiği için orada cemaat namazı kıldırma gücüne sahip değildir. Bu nedenle şimdi Cemaat İmamları Şurası bu camide imamlık yapması için başka bir âlim tayin etmiştir. Bu durumda acaba önceki âlim vakfın yönetiminden alınmış olur mu, yoksa cemaat namazı kıldırması için bir vekil veya temsilci tayin ederek vakfın yöneticiliğinde kalma hakkı var mıdır?
      Cevap: Eğer o âlim, o camide kılınan beş vakit namazda cemaat imamı olması vasfıyla vakfın yönetimine getirilmişse, hastalanması veya herhangi başka bir nedenle o camide namaz kıldıramıyorsa, vakfın yönetimi kendiliğinden onun yetkisinden çıkar.

       

      Soru 2010: Bir şahıs, geliri Resulullah'ın (s.a.a) soyundan gelen seyitlere yardım etmek ve yas merasimleri düzenlemek gibi bazı özel hayır işlerde harcanmak üzere mülkünü vakfetmiştir. Şimdi vakfın gelirlerinden sayılan kira fiyatlarının yüksek olmasına rağmen bazı kurumlar veya kişiler, imkânlarının olmayışı veya başka kültürel, siyasî, içtimaî ve dinî sebeplerle o vakfedilmiş mülkü çok düşük bir fiyata kiralamak istiyorlar. Bu durumda acaba Vakıflar Müdürlüğü'nün vakfı günlük fiyatından düşük bir fiyata kiraya vermesi caiz midir?
      Cevap: Vakfın şer’i yöneticisinin ve vakıf işlerini yürüten sorumlunun, vakfı kiraya vermede ve kira miktarını belirlemede vakfın çıkar ve maslahatını gözetmesi farzdır. Dolayısıyla kira miktarının indirilmesi, kiracının özel durumu veya o mülk üzerinde yapılacak iş önemi itibariyle vakfın çıkar ve maslahatına uygunsa, bunun sakıncası yoktur; aksi durumda caiz değildir.

       

      Soru 2011: Tıpkı rahmetli İmam Humeyni'nin görüşüne göre, caminin yöneticisi olmaz. Acaba bu hüküm; vaaz, irşat ve ahkâm tebliği toplantıları düzenlemek için camiye vakfedilen mülkleri de içerir mi? Eğer içerirse, camilerden birçoğunun vakfedilmiş mülkleri ve mülklerin sürekli kanunî ve şer’i yöneticileri bulunduğu ve Vakıflar Müdürlüğü'nün de onlara yönetici vasfıyla baktığı dikkate alındığında, acaba vakfedilmiş bu mülklerin yöneticilerinin yönetimi terk etmeleri ve onların idaresini yerine getirmekten kaçınmaları caiz midir? Oysa İmam Humeyni (r.a) bir soruya verdiği cevapta, yöneticinin vakıf yönetimini bırakamayacağını, vakfeden kişinin belirlediği kurallara uygun davranması gerektiğini ve bu konuda müsamaha etmesinin caiz olmadığını belirtiyor.
      Cevap: Caminin yöneticisinin olamayacağı hükmü, caminin kendisine ait olup camilerin çıkarları için vakfedilen vakıfları kapsamaz. Sonuç olarak ahkâm tebliği, vaaz, irşat vs. için camiye yapılan vakıfları kapsamayacağı açıktır. Dolayısıyla özel ve genel vakıflara, hatta caminin eşyaları, ışıklandırılması, suyu ve temizliği gibi ihtiyaçları gidermek için vakfedilen mülke bile yönetici atamanın sakıncası yoktur. Atanan yönetici, bu vakıfların yönetimini bırakamaz, aksine bu iş için bir kişiyi vekil tutmakla da olsa vakfeden kişinin vakıf akdinde belirlediği hususlara uygun olarak vakıf işlerini idare etmesi gerekir ve hiç kimsenin ona vakıf yönetiminde engel olma ve ona baskı yapma hakkı yoktur.

       

      Soru 2012: Vakfın şer’i yöneticisinin dışında başka birisinin vakıf işlerine karışarak vakıf işlerine müdahale etmesi, vakıfta tasarruf etmesi ve vakıf akdinde belirtilen şartları değiştirerek yöneticiye engel olması caiz midir? Acaba bu şahsın vakfın yöneticisinden, vakfedilen araziyi onun uygun görmediği birine vermesini istemesi caiz midir?
      Cevap: Vakıf işlerini, vakfeden kişinin vakıf akdinde belirttiği şartlara uygun olarak idare etmek, sadece vakfın özel şer’i yöneticisine aittir. Vakfın vakfeden kişi tarafından atanan özel bir yöneticisi olmaması durumunda ise, vakıf işlerinin idaresi Müslümanların hâkimine aittir ve başkalarının bu işe müdahale etme hakkı yoktur. Nitekim vakfın şer’i yöneticisinin de vakfın kurulduğu yöndeki amacını ve vakıf akdinde belirtilen şartlarını değiştirmeye hakkı yoktur.

       

      Soru 2013: Vakfeden kişi vakfı denetlemesi için birini tayin eder ve onu Müslümanların veliyy-i emri dışında hiç kimsenin bu görevden azledemeyeceğini şart koşarsa, acaba o kimse kendisini bu işten azledebilir mi?
      Cevap: Vakıf denetleyicisinin denetleme görevini kabul ettikten sonra kendisini bu görevden azletmesi farz ihtiyat gereği caiz değildir; nitekim bu iş vakıf yöneticisi için de caiz değildir.

       

      Soru 2014: Bir bölümü özel ve diğer bölümü de genel olan bir vakıf var; vakfeden kişi, bu vakfın yönetimi ile ilgili olarak şöyle demiştir: "Her birinin ölümünden sonra vakıf işlerini, birinci kuşağın ikinci kuşağa öncelikli olması kaydıyla, nesilden nesle erkek evlâtların en büyüğü, en liyakatlisi ve en yetkini üstlenecektir." Bu durumda eğer aynı kuşak içinde bu şartlara sahip olan erkek evlât, vakfın yönetimini üstlenmekten kaçınarak kendisinden daha liyakatli ve daha yetkin gördüğü küçük evlâdın yönetimine muvafakat ederse, acaba küçük olan evlâdın, diğer şartlara da sahipse, bu vakfın yönetimini üstlenmesi caiz midir?
      Cevap: Yönetim şartlarına sahip olan kişi yönetimi kabul etmeyebilir; fakat kabul etmişse ihtiyat gereği kendisini azletmesi caiz değildir; ama vakıf işlerinin idaresi için güvenilir ve liyakatli birini vekil etmesinin sakıncası yoktur. Bunun gibi birinci kuşaktan yönetim şartlarına sahip olan bir kişi bulunduğu ve vakıf yönetimini kabul ettiği sürece, sonraki kuşaktan birinin vakıf işlerinin yönetimini üstlenmesi caiz değildir.

       

      Soru 2015: Eğer yönetim şartlarına sahip olmaları durumunda yönetimi üstlenebilecek olan mevkufun aleyhlerden bazıları, şer’i hâkime müracaat ederek kendilerini yönetime atamasını isteseler; fakat yöneticilik şartlarına sahip olmadıkları için şer’i hâkim onların bu isteklerini kabul etmese, acaba onların, yaş bakımından kendilerinden küçük olmasından dolayı şartlara sahip olan kişinin yönetime tayin edilmesine karşı çıkmaları caiz midir?
      Cevap: Yöneticilik şartlarına sahip olmayan birinin yönetime geçme ve şartlara sahip olan kişinin bu göreve tayin edilmesine karşı çıkma hakkı yoktur.

       

      Soru 2016: Vakıf işlerine atanan kişi, herhangi bir sebeple vakfı idare etmede kusur ve ihmalkârlık gösterirse, onu yönetimden alarak yerine başkasını tayin etmek caiz midir?
      Cevap: Sırf vakıf işlerinin idaresinde kusur edip ihmalkâr davranmak, yöneticiyi yönetimden alarak yerine başkasını tayin etmek için şer’i bir ruhsat olamaz; bu durumda onu vakıf işlerini idare etmeye zorlaması için şer’i hâkime müracaat etmek gerekir. Eğer onu zorlamak mümkün olmazsa, ondan, vakıf işlerini idare etmesi için liyakatli birini kendisine vekil seçmesi istenir veya hâkim onun yanına güvenilir bir kişi verir.

       

      Soru 2017: Ehlibeyt İmamlarının (Allah’ın selâmı üzerlerine olsun) evlâtlarının (imamzadelerin) çeşitli köy, kasaba ve şehirlerinde bulunan türbeleri, özel vakıf olmadıkları gibi, asırlardan beri belli yöneticileri de bulunmamaktadır. Bu türbelerin korunması, onarımı, tadilatı, halk tarafından yapılan teberru ve nezirleri toplama gibi işleri üstlenme ve tasarrufta bulunma yetkisi kime aittir? Acaba bir kimse, eskiden beri cenazelerin defnedildiği bir mezarlık olan imamzadelerin türbe ve haremlerine ait arazilerin mülkiyetinin kendisine ait olduğunu iddia edebilir mi?
      Cevap: Özel bir yöneticisi olmayan mübarek türbelerin ve genel vakıfların yönetiminden Müslümanların şer’i hâkimi ve emir sahibi sorumludur ve bu yönetim şimdi veliyy-i fakihin Vakıflar Müdürlüğü’ndeki temsilcisine verilmiştir. Eskiden beri Müslümanların cenazelerinin defnedilmesi için kullanılan türbe ve harem avlularının bulunduğu araziler genel vakıf hükmündedir; ancak hâkim nezdinde şer’i yolla aksinin ispatlanması müstesna.

       

      Soru 2018: Vakıftan yararlanan ve hepsinin de Müslüman olduğu kişilerin, Vakıflar Müdürlüğü'ne, Müslüman olmayan birini vakıf yöneticisi olarak tayin edilmesi için tanıtmaları caiz midir?
      Cevap: Müslümanlara ait bir vakfın, Müslüman olmayan kimse tarafından yönetilmesi caiz değildir.

       

      Soru 2019: Vakfeden kişi tarafından vakıf yönetimine atanan ve atanmayan kişiler kimlerdir? Vakfeden kişi vakfın yönetimine belli bir kişiyi tayin eder ve kendisinden sonraki yöneticinin tayinini de ona bırakırsa, acaba birinci yöneticinin kendisinden sonra vakıf yöneticisi olarak tayin ettiği kişi de [vakfeden kişi tarafından] atanmış yönetici sayılır mı?
      Cevap: Vakfeden kişi tarafından atanan yönetici, vakfeden kişinin vakıf akdinde yönetici olarak tayin ettiği kişidir. Eğer vakfeden kişi vakıf akdinde yönetici tayinini kendisi tarafından atanan yöneticiye bırakmışsa, bu durumda onun kendisinden sonraki yöneticiyi tayin etmesinin sakıncası yoktur ve onun vakıf yöneticisi olarak tayin ettiği kişi, vakfeden kişi tarafından yönetime geçirilen kişi hükmündedir.

       

      Soru 2020: İran İslam Cumhuriyeti Vakıflar Müdürlüğü’nün bir vakfın mütevellisini görevden alması caiz midir? Caiz ise, şartları nelerdir?
      Cevap: Vakıflar Müdürlüğü, belirli bir vasisi bulunan vakıflara, sadece kanuni hükümlerin elverdiği ölçüde müdahale etme hakkına sahiptir.

       

      Soru 2021: Vakıf yöneticisinin, vakıf yönetimini Vakıflar Müdürlüğü'ne devretmesi caiz midir?
      Cevap: Vakıf yöneticisinin bunu yapmaya hakkı yoktur; fakat vakıf işleriyle uğraşmaları için Vakıflar Müdürlüğü'nü veya başka bir şahsı vakıf işlerinin takibi için vekil tayin etmesinin sakıncası yoktur.

       

      Soru 2022: Mahkeme, vakıf işlerinin idaresinde kusur etmekle suçlanan vakıf yöneticisinin uygulamalarını gözetim ve denetim altında tutması için emin birini tayin eder ve vakıf yöneticisi kendisine yöneltilen suçlamalardan aklandıktan sonra da ölür. Acaba bahsi geçen emin kişinin, bu göreve mahkeme tarafından atanmasından birkaç yıl önce vakfın asıl yöneticisinin aldığı karar ve uygulamaları onaylayıp geçerli kılmak veya iptal ve feshetmek suretiyle müdahale etme ve görüş yürütme hakkı var mıdır. Yoksa sorumluluk ve denetim hakkı, sadece emin olarak atandığı andan yöneticinin ölüm tarihine kadar mıdır? Yöneticinin aklandığı günden bu zamana kadar emin kişinin henüz azledilmediği dikkate alındığında, acaba yöneticinin kendisine yöneltilen suçlamalardan aklanmasıyla emin olarak atanan kişinin sorumluluk ve yetkisi sona eriyor mu, yoksa mahkeme tarafından görevinden alınmasına mı bağlı?
      Cevap: Eğer şer’i yöneticinin yanına emin kişinin verilmesi, vakıf işlerinin idaresi konusunda ona yöneltilen suçlamalardan dolayı ise, onun sadece belirlenen konularla ilgili olarak görüş belirtme ve müdahale etme hakkı vardır. Suçlanan yöneticinin aklanması ve ithamlardan kurtulmasıyla onun denetim konusundaki yetkisi son bulur. Aynı şekilde önceki yöneticinin ölümünden sonra vakıf yönetiminin başkasına geçmesiyle, bahsi geçen güvenilir kişi vakıf işlerine ve vakfın yeni yöneticisinin uygulamalarına müdahale etme hakkına sahip değildir.

       

    • VAKFEDİLEN ŞEYİN ŞARTLARI
    • MEVKUFUN ALEYHİN (ADINA VAKIF YAPILANIN) ŞARTLARI
    • VAKFİYE İBARELERİ
    • VAKIF HÜKÜMLERİ
    • HAPSETME (ALIKOYMA)
    • VAKFIN SATIMI VE DEĞİŞTİRİLMESİ
  • MEZARLIK HÜKÜMLERİ
700 /