İslam İnkılabı Rehberi Bürosu Resmi Sitesi

Fıkhî Sorulara Cevap

  • TAKLİT HÜKÜMLERİ
  • TAHARET HÜKÜMLERİ
  • NAMAZ HÜKÜMLERİ
  • ORUÇ HÜKÜMLERİ
  • HUMUS HÜKÜMLERİ
  • CİHAD
  • MARUFU EMRETMEK VE MÜNKERDEN SAKINDIRMAK
  • HARAM KAZANÇLAR
  • SATRANÇ VE KUMAR ALETLERİ
  • MÜZİK VE TEGANNİ
  • DANS
  • ALKIŞ
  • FOTOĞRAF VE FİLMLER
  • UYDU ANTENLERİ
  • TİYATRO VE SİNEMA
  • RESSAMLIK VE HEYKELTIRAŞLIK
  • SİHİRBAZLIK, BÜYÜCÜLÜK, MEDYUMLUK VE CİNCİLİK
  • HİPNOTİZMA
  • TALİH OYUNLARI
  • RÜŞVET
  • TIBBÎ KONULAR
  • EĞİTİM, ÖĞRETİM VE ADABI
  • BASIM, TELİF VE SANAT ESERLERİ HAKLARI
  • GAYRİMÜSLİMLERLE MUAMELE
  • ZALİM DEVLETTE ÇALIŞMAK
  • ŞÖHRET ELBİSESİ VE GİYİMLE İLGİLİ HÜKÜMLER
  • BATI KÜLTÜRÜNÜ TAKLİT ETMEK
  • TECESSÜS, HABER AKTARMA VE SIRLARI İFŞA ETMEK
  • SİGARA VE UYUŞTURUCU KULLANMAK
  • SAKAL TIRAŞI
  • GÜNAH TOPLANTILARINDA BULUNMAK
  • DUA YAZMAK VE İSTİHARE
  • DİNÎ PROGRAMLAR DÜZENLEMEK
  • VURGUNCULUK VE İSRAF
  • ALIŞ VERİŞ HÜKÜMLERİ
  • FAİZ HÜKÜMLERİ
  • ŞUFA (ÖN ALIM) HAKKI
  • KİRA
  • MALÎ KEFALET
  • REHİN (İPOTEK)
  • ORTAKLIK
  • HİBE
  • BORÇ
  • SULH
  • VEKÂLET
  • HAVALE
  • SADAKA
  • ARİYET VE EMANET
  • VASİYET
  • GASP
  • KISITLILIK VE BALİĞ OLMA ALÂMETLERİ
  • MUDAREBE
  • BANKA İŞLEMLERİ
  • SİGORTA
  • DEVLET KANUNLARI
  • VAKIF
    • VAKFEDEN KİŞİNİN ŞARTLARI
    • VAKIF YÖNETİCİSİNİN ŞARTLARI
    • VAKFEDİLEN ŞEYİN ŞARTLARI
    • MEVKUFUN ALEYHİN (ADINA VAKIF YAPILANIN) ŞARTLARI
    • VAKFİYE İBARELERİ
    • VAKIF HÜKÜMLERİ
      Yazdır  ;  PDF
       
      VAKIF HÜKÜMLERİ

       

      Soru 2036: Bir grup, vakfın özel yöneticisinden izin almaksızın, merkez camii medresesiyle camiye bitişik olan hüseyniyenin mutfağı arasındaki kütüphaneyi yıkıp camiye eklemişlerdir. Acaba onların yaptığı bu iş sahih midir ve orada namaz kılmak caiz midir?
      Cevap: Kütüphane yerinin sadece kütüphane için vakfedildiği ispatlanırsa, bu durumda hiç kimse onu değiştirip camiye dönüştüremez; orada namaz kılmak da caiz değildir. Onu yıkan her kimse onu eski hâline getirmesi farzdır; fakat özel olarak kütüphane için vakfedildiği ispatlanmazsa, orada namaz kılmanın sakıncası yoktur.

       

      Soru 2037: Bir yerin geçici bir süre için, örneğin on yıllığına cami olarak vakfedilmesi ve bu müddet bittikten sonra tekrar vakfeden kişinin veya onun mirasçılarının mülkiyetine geçmesi caiz midir?
      Cevap: Eğer arsayı uzun bir süre, örneğin elli yıl veya daha fazla bir süre için kiralar ve üzerine cami yaptırırlarsa, bu müddet boyunca cami hükmündedir.

       

      Soru 2038: Bölge halkının cenazelerini defnetmeye yeterli yeri olmayan mezarlığın yanında vakfedilmiş bir arsa bulunmaktadır. Mezarlık için uygun bir konumda bulunan bu arsanın mezarlığa dönüştürülmesi caiz midir?
      Cevap: Cenazelerin defnedilmesi dışında bir amaçla vakfedilmiş olan bir yeri bedeli ödenmeksizin mezarlık yapmak caiz değildir; fakat kazanç sağlamak için vakfedilmişse, şer’i yöneticisi, oraya cenaze defnedilmesini vakfın yararına ve maslahatına uygun görürse, bu iş için kiraya verebilir.

       

      Soru 2039: Bazı vakıf arsaları yol genişletme, yol açma, umumî parklar ve kamu binaları inşa etme projeleri içerisinde yer almaları dolayısıyla, bazı resmî kurumlarca vakıfların şer’i yöneticilerinden izin alınmaksızın ve vakfın ücreti ve kirası ödenmeksizin müsadere edilmiştir. Acaba onların bu teşebbüsü caiz midir? Yine bu vakıflarda tasarrufta bulunanların onun bedelini veya değerini ödemeleri gerekir mi? Tasarruf edenlerin tasarruf anından itibaren tasarruflarının emsalinin ücretini mi ödemeleri gerekir? Acaba resmî kurumlarca vakıfların değeri veya karşılığında başka bir şey verilirken şer’i hâkimden izin almak gerekir mi, yoksa Vakıflar Müdürlüğü'nün veya vakıf yöneticisinin vakfın bedeli veya değeri konusunda vakfın yarar ve çıkarlarını gözeterek onlarla anlaşması yeterli midir?
      Cevap: Kimsenin, şer’i yöneticisinden izin almadan vakıfta tasarruf etmesi caiz değildir. Bunun gibi eğer vakıf kazanç getirmesi amacıyla yapılan vakıf türünden ise, onda da tasarruf etmek ancak vakıf yöneticisinden kiralandıktan sonra caizdir. Yine vakfedildiği yönde yararlanılması mümkün olan vakfı satmak veya başka bir şeye dönüştürmek caiz değildir. Eğer birisi vakfı zayi ederse, onu karşılamakla yükümlüdür ve eğer şer’i yöneticisinden izin almadan vakıfta tasarruf ederse, onun emsalinin ücretini ödemekle yükümlü olur ve vakfın kuruluş amacı yönünde harcaması için onu vakfın şer’i yöneticisine vermesi farzdır. Bu konuda özel kişiler ve kamu kurumları arasında hiçbir fark yoktur. Vakıf yöneticisinin, vakıfların çıkar ve menfaatini gözeterek hâkime müracaat etmeksizin vakıflarda tasarruf eden veya onları zayi eden kişilerle ücret veya vakıfların bedeli üzerinde anlaşması caizdir.

       

      Soru 2040: Vakfedilen bir arsanın sadece hayvanların geçmesi için uygun olan bir yolu vardır. Şimdi etrafında evler yapılması nedeniyle [insanların da geçmesini sağlayacak şekilde] yolu genişletmek gerekiyor. Acaba bu yolu, yarısı şahsî emlâkten ve yarısı da vakfedilen yerden olmak üzere eşit bir şekilde iki taraftan genişletmek caiz midir? Eğer caiz değilse, acaba yolu genişletmek için vakfın yöneticisinden yerin bu miktarını kiralamak caiz midir?
      Cevap: Gerekli bir zaruret veya vakıftan yararlanabilmek için vakfın kendisinin yola ihtiyacı olması dışında, vakfı geçit ve yola dönüştürmek caiz değildir; ancak kazanç sağlamaya yönelik vakıf arsasını vakfın çıkarlarını gözeterek yol genişletmek için kiralamanın sakıncası yoktur.

       

      Soru 2041: Yirmi yıl önce bir arsa, cenazelerini defnetmeleri için bir bölge ahalisine vakfedilmiştir. Vakfeden kişi, vakfın yöneticiliğini kendisine ve kendisinden sonra da vakfiyede adını kaydettiği o şehirdeki âlimlerden birine bırakmış ve bu âlimin ölümünden sonra da yöneticinin nasıl seçileceğini belirlemiştir. Acaba vakfın şimdiki yöneticisinin, vakfı veya vakfın bazı şartlarını değiştirmeye ya da ona başka şartlar eklemeye hakkı var mıdır? Eğer bu değişiklik, örneğin arsanın araba durağına tahsis edilmesi gibi vakfedildiği amacı değiştirse, acaba vakfın mevzusu hâlâ geçerli sayılır mı?
      Cevap: Vakfın, şer’i açıdan teslim alınmasıyla gerçekleşip geçerli olduğu varsayımıyla, artık vakfeden kişinin veya yöneticisinin vakfı değiştirmesi ve başka bir şeye dönüştürmesi ve yine vakfın bazı şartlarını değiştirmesi ve ona yeni şartlar eklemesi caiz değildir. Vakfın önceki halinin değiştirilmesiyle de vakıf olmaktan çıkmaz.

       

      Soru 2042: Birisi dükkânını camiye bağlı bir karz-ı hasen fonu kurulması için vakfetmiştir. Bu adamın ölümünden sonra yıllardan beri kapalı olan bu dükkân şimdi yıkılmaya yüz tutmuştur; acaba bu dükkândan başka amaçlar için yararlanmak caiz midir?
      Cevap: Eğer karz-ı hasen fonu kurulması için dükkânın vakfı tamamlanmış ve şimdilik o cami için karz-ı hasan fonu kurmaya gerek duyulmuyorsa, diğer camilere bağlı karz-ı hasen sandıkları için kullanılmasında sakınca yoktur; eğer bu da mümkün değilse her türlü hayır işlerinde kullanılması caizdir.

       

      Soru 2043: Bir kimse bir tarlayı su hissesiyle birlikte belli bir camide muharrem veya safer aylarının gecelerinin birinde İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Ali'nin (a.s) şehadet gecesinde mersiye okunması için vakfeder. Daha sonra mirasçılarından birine bu yeri, üzerinde hastane yapılması için Sağlık Bakanlığı'na vermesini vasiyet eder; bu konuda hüküm nedir?
      Cevap: Bir vakfı, menfaat vakfından (kazanç sağlamak için yapılan vakıf) intifa vakfına (bir işte yararlanmak için yapılan vakıf) dönüştürmek caiz değildir; fakat vakfın maslahatına uygun olması şartıyla gelirini vakıf doğrultusunda harcamak gayesiyle o yer üzerinde hastane yapılması için kiraya verilmesinin sakıncası yoktur.

       

      Soru 2044: Vakfedilen araziler üzerinde musalla veya hüseyniye inşa edilmesi caiz midir?
      Cevap: Vakfedilen araziler, cami, hüseyniye veya benzeri başka bir şey olarak yeniden vakfedilemez ve hiç kimsenin bu yerleri musalla veya halkın ihtiyaç duyduğu umumî bir kurum inşa edilmesi için karşılık almaksızın vermesi câiz değildir. Fakat bu arazi üzerinde musalla, okul veya hüseyniye yapılması için şer’i yöneticisi tarafından kiraya verilmesinin sakıncası yoktur; bahsi geçen arazilerin kira gelirini ise, vakfiyede belirlenmiş amaçlar için kullanmak gerekir.

       

      Soru 2045: Umumî (genel) vakıf ve hususî (özel) vakıf ne anlama gelir? Bazıları hususî vakfı, vakfeden kişinin maksadının aksine değiştirmenin ve onu özel mülke dönüştürmenin caiz olduğunu ileri sürüyorlar; acaba bu söz doğru mudur?
      Cevap: Vakıfta umumîyet (genellik) ve hususiyet (özellik) mevkufun aleyhlere göredir. Dolayısıyla hususî vakıf belli bir kişi veya kişilere yönelik vakıftır; kendi evlâtlarına veya örneğin, "Ahmet'le soyundan gelenlere…" yapılan vakıf gibi. Umumî vakıf ise camiler, dinlenme yerleri, medreseler vb. umumî maslahat ve amaçlara yönelik vakıftır veya genel unvanlarla örneğin fakirlere, yetimlere, hastalara ve yolda kalanlara vb. yapılan vakıflardır. Bu üç vakıf türünün vakıf olmaları açısından aralarında fark yoktur; ama hüküm ve sonuçları bakımından farklıdırlar. Örneğin, umumî maslahat ve amaçlara yönelik vakıfta ve yine genel sınıflara yönelik vakıfta vakfın bir kimse tarafından kabul edilmesi ve vakıf akdi okunurken mevkufun aleyhlerden birisinin varlığı şart değildir; hâlbuki hususî vakıfta bunlar şarttır. Nitekim camiler, okullar, mezarlıklar ve köprüler gibi umumî amaç ve maslahatlara yönelik vakıflar intifa (yararlanma) şeklinde yapılan vakıflar olup, hiçbir durumda ve hatta yıkılıp tahrip olsalar bile satılmaları caiz değildir. Ancak hususî vakıf ve genel sınıflara yönelik vakıf, menfaat, yani kazanç sağlamak için yapılan vakıflar olup, bunların bazı istisnaî durumlarda satılması ve değiştirilmesi caizdir.

       

      Soru 2046: Camiye vakfedilmiş 1884 yılına ait el yazması bir Kur’an nüshası bakımsızlıktan yıpranıp yok olmak üzeredir; acaba bu kutsal ve değerli eseri ciltlemek ve korumak için şer’i izne gerek var mıdır?
      Cevap: Kur’an-ı Kerim'i ciltlemek, cilt ve yapraklarını ıslah ederek aynı camide saklamak için şer’i hâkimden özel izin almaya gerek yoktur.

       

      Soru 2047: Vakfı gasp etmek ve onu vakıf amacı dışında kullanmak, onun emsalinin ücretini karşılamayı gerektirir mi? Yine vakıf binasının yıkılması veya arsasının caddeye dönüştürülmesi gibi vakfı yok etmeye yönelik davranışlar, onun benzerini veya değerini karşılamayı gerektirir mi?
      Cevap: Evlâtlara yapılan vakıfta olduğu gibi hususi vakıfta ve yine kazanç elde etmek için yapılan umumî vakıfta, vakfı gasp etmek ve onda vakıf amacı dışında tasarruf etmek veya birincisinde (özel vakıf) mevkufun aleyhlerin ve ikincisinde ise (umumi vakıf) şer’i yöneticisinin izni olmaksızın bunu yapmak, vakfedilen şeyin kendisini ve menfaatini karşılama yükümlülüğünü gerektirir. Dolayısıyla kullanılan ve kullanılmayan menfaatlerinin karşılığını ve yine eğer bizzat kendisi mevcutsa, vakfedilen şeyin kendisini ve eğer kişinin elinde veya fiiliyle zayi olmuşsa, vakfedilen şeyin karşılığını vermesi farzdır ve menfaatlerinin karşılığının vakıf amacında ve vakfedilen şeyin karşılığının ise zayi edilen vakfın benzerini almada harcanması gerekir. Camiler, okullar, misafirhaneler, köprüler ve mezarlıklar gibi mevkufun aleyhlerin faydalanması için umumî amaçlara veya genel sınıflara yönelik yararlanma amaçlı umumî vakıflarda ise, eğer birisi bunları gasp ederek bunlardan amaçlanan menfaatlerin dışında yararlanırsa, medrese, misafirhane ve hamam gibi şeylerde tasarruflarının emsalinin ücretini vermelidir. Fakat cami, mezarlık, türbe ve köprü gibi şeylerde emsalinin ücretini vermesi gerekmez. Eğer bu gibi vakıfların kendisini yok ederse, onların benzerini veya değerini vermek suretiyle karşılığını vermesi ve onun da yok edilen vakfın benzerinin temin edilmesinde harcanması zorunludur.

       

      Soru 2048: Bir kimse mülkünü bir köyde İmam Hüseyin'e (a.s) yas merasimleri düzenlenmesi için vakfetmiştir. Fakat vakıf yöneticisi şimdi vakfiyede kaydedilen köyde yas merasimi düzenleyebilecek durumda değildir; acaba vakıf yöneticisinin kendi oturduğu şehirde yas meclisi düzenlemesi caiz midir?
      Cevap: Eğer vakıf, sadece o köyde yas merasimi düzenlenmesi için yapılmışsa, bu durumda orada bir kişiyi vekil tutmakla da olsa o köyde vakfı yerine getirmek mümkün olduğu sürece onu başka bir yere aktaramaz; aksine o köyde yas merasimleri düzenlemesi için kendi yerine birini görevlendirmesi farzdır.

       

      Soru 2049: Cami komşularının, elektrik parasını fazlasıyla cami yetkililerine ödeyerek caminin elektriğinden inşa hâlindeki kendilerine ait binaların demirlerini kaynak yapmak için yararlanmaları caiz midir? Yine cami yetkililerinin cami elektriğinden yararlanılmasına izin vermeleri caiz midir?
      Cevap: Cami elektriğinden şahsî işler için yararlanılması ve cami yetkililerinin de böyle bir izin vermeleri caiz değildir.

       

      Soru 2050: Uzun yıllardan beri halkın genelinin yararlandığı vakfedilmiş bir su kaynağından çeşitli yerlere veya şahsi evlere boru çekmek caiz midir?
      Cevap: Bu su kaynağından boru çekilmesi vakfı değiştirmez veya vakfın amacının dışında kullanılmasına sebep olmaz ve öteki mevkufun aleyhlerin o kaynağın suyundan yararlanmalarına engel olmazsa, sakıncası yoktur; aksi durumda caiz değildir.

       

      Soru 2051: Dinî ilimler öğrencilerinin yararlanması ve mersiye merasimi düzenlemek için bir arazi vakfedilmiştir. Bu arazi köyün ana yolu kenarında yer almaktadır. Şu anda köy halkı bu tarlanın öte yanında oranın bir kısmını içine alacak başka bir yol daha açmak istiyor; bu yolun açılmasının arsanın değerini artıracağı varsayımıyla, bu işi yapmak caiz midir?
      Cevap: Sırf değerinin artması, vakfedilmiş arazi üzerinde tasarrufta bulunmak veya onu yola dönüştürmek için, şer’i bir ruhsat oluşturmaz.

       

      Soru 2052: Caminin yakınındaki bir evi, sahibi cemaat imamının oturması için vakfetmiştir. Fakat ailesinin ve gelip gidenlerin çokluğundan ve başka sebeplerden dolayı bu ev cami imamının kalması için uygun değildir. Cemaat imamının da kendisine ait oturduğu ve tadilata ihtiyaç duyan bir evi var. Onu yaptırmak için bir miktar kredi çekmiş. Acaba imamın vakfedilmiş evi kiraya vererek gelirini oturduğu evin borçlarını ödemek için veya onu tamir etmek için harcaması caiz midir?
      Cevap: Eğer ev, mevkufun aleyhlerin sadece kendisinden yararlanması (intifa vakfı) şeklinde cami imamının oturması için vakfedilmişse, bu durumda gelirini oturduğu evin borçlarını ödemek ve onun tamirinde kullanmak için de olsa şer'an onu kiraya veremez. Vakfedilmiş ev, küçüklüğünden dolayı eğer ailesinin oturması, misafirlerin ve gelip gidenlerin ağırlanması için yeterli değilse, günün bazı saatlerinde müracaat edenleri ağırlamak için orayı kullanabilir veya oturması için başka bir caminin cemaat imamına verebilir.

       

      Soru 2053: Kafilelerin dinlenmesi amacıyla kiraya verilen bir kervansarayın binası vakıftır ve kervansarayın karşısındaki caminin imamı da bu vakfın şimdiki yöneticisidir. Mesele ayrıntılarıyla dakik bir şekilde müçtehitlere anlatılmadığı için bu bina yıkılarak yerine hüseyniye inşa edilmiştir; acaba buranın çıkarları değişiklikten önceki çıkarları ile aynı mı kalıyor?
      Cevap: Menfaat vakfı (gelirinden yararlanılan vakıf) olan kervansarayı intifa' vakfı (kendisinden yararlanılan vakıf) olan hüseyniyeye dönüştürmek caiz değildir. Kervansaray binasının kafilelere ve yolculara kiraya verilerek gelirinin vakfeden kişinin istediği yönde harcanması için eski hâline dönüştürülmesi farzdır. Fakat vakfın şer’i yöneticisi, vakfın dinî şiar ve ilkelerin yüceltilmesi doğrultusunda kullanılması amacıyla kiraya verilmesini ve gelirinin de vakıf yönünde harcanmasını vakfın kısa ve uzun süreli maslahatı için uygun görürse, onun bu işi yapması caizdir.

       

      Soru 2054: Cami avlusu arsası üzerinde inşa edilmiş cami dükkânının hava parasını satmak caiz midir?
      Cevap: Cami avlusu üzerinde inşa edilmiş dükkân şer'an caiz olan bir şekilde yapılmışsa, bu iş, vakfın şer’i yöneticisinin vakfın çıkar ve maslahatını gözeterek izin vermesi durumunda mubahtır. Aksi durumda dükkânın yıkılarak yerini daha önce olduğu gibi cami avlusuna katmak farzdır.

       

      Soru 2055: Bazı kamu ve özel kurumlar, barajlar, elektrik santralleri ve umumî parklar yapmak gibi teknik işler ve projeler nedeniyle bazen vakfedilmiş arazileri kullanmak zorunda kalıyorlar; acaba bu projeleri uygulayanın şer'an vakfın ücretini veya karşılığını vermesi gerekir mi?
      Cevap: Özel vakıflarda, vakfı kiralamak veya satın almak için mevkufun aleyhlere müracaat etmek gerekir. Fakat gelirinin vakıf yönünde harcanması için umumî sınıflara yönelik menfaat vakıflarında ise, tasarruf yapmak için onları vakfın şer’i yöneticisinden kiralayıp, vakıf yönünde harcaması için kira ücretini yöneticiye ödemek gerekir. Bu tür vakıflarda yapılan tasarruflar vakfın kendisini yok etmek hükmünde olursa, kaybı karşılama zorunluluğuna sebep olur ve tasarruf eden kişinin, gelirinin vakıf yönünde harcanması amacıyla başka bir mülk satın alıp birinci vakfın yerine vakfetmesi için vakıf bedelini vakfın yöneticisine vermesi farzdır.

       

      Soru 2056: Bir kimse, birkaç yıl önce inşaat hâlindeki bir dükkânı kiraladı ve o zaman hava parasını ödeyerek sahibinin izniyle dükkânın kendi kira ücretiyle yapımını tamamladı. Kira süresi içerisinde resmî senetle binanın yarısını sahibinden satın alır; şimdi ise bahsi geçen binanın vakıf olduğu iddia ediliyor ve vakıf yöneticisi hava parasının yeniden ödenmesi gerektiğini ileri sürüyor, bu konuda hüküm nedir?
      Cevap: Eğer bina arsasının vakıf olduğu ispatlanır veya kiracının kendisi bunu itiraf ederse, bu durumda kiracının vakfedilmiş binanın arsasıyla ilgili olarak mülkiyet iddiasında bulunan kişiden aldığı izin ve hakların hiçbir itibarı yoktur. Bu binada tasarruflarının devam etmesi için vakfın şer’i yöneticisiyle yeni bir sözleşme yapması gerekir ve kendi parasını malikiyet iddiasında bulunan kişiden geri alabilir.

       

      Soru 2057: Bir arazinin vakıf olduğu bilinir, fakat hangi amaca yönelik vakfedildiği bilinmezse, o arazide oturanların ve ziraat yapanların ne yapması gerekiyor?
      Cevap: Eğer vakfedilen yerin özel bir yöneticisi varsa, onda tasarruf edenlerin yöneticiye müracaat ederek araziyi ondan kiralamaları farzdır. Fakat özel bir yöneticisi yoksa onun yöneticisi şer’i hâkimdir; dolayısıyla orada tasarruf edenlerin şer’i hâkime müracaat etmeleri gerekir. Birkaç konuda harcama ihtimali olan vakıf gelirinin hangisinde harcama yapılacağına gelince; eğer bu ihtimaller seyitler, fakirler, ulema ve belli bir şehrin halkı gibi birbirleriyle çelişmeyen ihtimallerse, gelirlerin harcanması gerektiğine kesin inanılan kişilere harcanması farzdır. Ama ihtimaller birbirleriyle çelişirse, bu durumda eğer belli şeyler arasında sınırlıysa, harcanması gereken yerin kura çekimiyle belirlenmesi farzdır. Ama eğer ihtimal sınırlı olmayan şeyler arasında olursa, duruma bakılır: Eğer unvan ve kişiler sınırlı olmazlarsa, örneğin herhangi bir soydan gelenlere vakfedildiği bilinir, fakat onların sınırlı olmayan kişilerden hangisinin soyu olduğu bilinmezse, böyle bir durumda vakfın gelirleri meçhul'ul-malik (sahibi bilinmeyen) hükmünde olur ve onları fakirlere sadaka vermek farzdır. Ama ihtimaller sınırlı olmayan amaçlara yönelikse, örneğin camiye mi, türbeye mi, köprüye mi, yoksa ziyaretçilere yardım için mi vakfedildiğinden şüphe edilirse, böyle bir durumda gelirlerin ihtimallerden dışarı çıkmaması şartıyla hayır işlerde harcanması farzdır.

       

      Soru 2058: Uzun zamandan beridir ahali tarafından mezarlık olarak kullanılan ve içinde bir imamzâdenin de defnedilmiş olduğu bir arazi var. Otuz yıl önce cenazelerin yıkanması için orada bir gasilhane yapıldı; fakat bu arazinin, cenazelerin defnedilmesi için mi, yoksa orada defnedilmiş olan imamzâdenin türbesi için mi vakfedildiği bilinmiyor. Yine orada cenaze yıkanması için yapılan gasilhanenin meşru olup olmadığını da bilmiyoruz. Bundan dolayı acaba, ahalinin cenazelerini bu binada yıkamaları caiz midir?
      Cevap: Vakıf amacına ters düştüğü bilinmedikçe, önceden olduğu gibi ahalinin cenazelerini o binada yıkamaları ve yine türbenin avlusuna ait olan o arazide cenazelerini defnetmeleri caizdir.

       

      Soru 2059: Bölgemizde, halkın, ekip biçtiği ve ağaçlandırdığı bazı arazilerin halk arasında bölgedeki imamzadelerden birinin türbesine vakfedildiği ve vakıf yöneticisinin de orada oturan seyitler olduğu yönünde yaygın bir söylenti var. Fakat bu arazinin vakıf olduğuna dair hiçbir senet yoktur. Sadece bu arazinin vakıf olduğunu gösteren bir senet olduğu, ancak daha sonra bir yangında yok olduğu denilmektedir. Hatta önceki yönetim (Şah) döneminde halkın bu arazinin bölüştürülmesine engel olmak için vakıf olduğuna tanıklık ettiği bile söylenmektedir. Bazıları da seyitleri seven bölge valilerinden birinin kendi döneminde arazileri, vergiden muaf tutmak için seyitlere vakfettiğini dile getirmekteler; bu konuda hüküm nedir?
      Cevap: Vakfın ispatlanması için yazılı bir belgenin olması şart değildir. Vakfın ispatlanması için, onu elinde bulundurup tasarruf edenlerin veya onların ölümünden sonra mirasçılarının onun vakıf olduğunu itiraf etmeleri veya daha önce o mülke vakıf muamelesi yapıldığının anlaşılması veya iki adil kişinin onun vakıf olduğuna şahadet etmesi ya da güven verecek şekilde vakıf oluşunun meşhur olması yeterlidir. Dolayısıyla bu delillerden biriyle vakıf olduğu ispatlanırsa, onun vakıf olduğuna hükmedilir; aksi durumda onu elinde bulundurarak onda tasarruf edenin mülkü olduğuna hükmedilir.

       

      Soru 2060: Bir mülkün vakıf olduğuna dair beş yüz sene öncesine ait bir vakfiye bulundu; şimdi bu mülkün vakıf olduğuna hükmedilebilir mi?
      Cevap: İçeriğinin doğruluğundan emin olunmadıkça sırf vakfiye belgesinin varlığı vakıf için şer’i bir delil olamaz. Fakat o mülkün vakıf olduğuna dair bir bilgi veya güvence verecek şekilde halk ve özellikle yaşlılar arasında yaygın bir söylenti olursa veya onu elinde bulunduran kişi bunu ikrar ederse veya daha önce ona vakıf muamelesi yapıldığı anlaşılırsa, bu durumda onun vakıf olduğuna hükmedilir. Her hâlükârda zamanın geçmesi vakfedilen mülkün vakıf olmaktan çıkmasına neden olmaz.

       

      Soru 2061: Babamdan bir su kanalının üç hissesini miras aldım ve babamın satın almış olduğu bu hissenin gerçekte 15 hissesi vakıf olan 100 hisseden üçü olduğunu yeni öğrendim. Fakat bu üç hissenin vakıftan mı, yoksa satıcının kendi malından mı olduğu belli değil; bu konuda ne yapmam gerekiyor? Acaba bu üç hissenin satın alımı batıl mıdır ve ben hâlâ hayatta olan birinci satıcıdan parayı geri alabilir miyim?
      Cevap: Eğer satıcı satış anında ortak sudan sattığı miktarın şer'an sahibiydiyse ve kendisinin sahip olduğu hisseyi mi, yoksa vakıfla ortak olduğu malı mı sattığı bilinmezse, bu durumda muamelenin sıhhatine, müşterinin mala sahip olduğuna ve mirasın mirasçılarına intikalinin doğruluğuna hükmedilir.

       

      Soru 2062: Ulemadan birisi tarla ve bağ gibi mal varlığından bir bölümünü özel vakıf olarak vakfetmiş; bu doğrultuda bir belge düzenleyerek vakfın bütün şartlarını yerine getirdiğini ve şer’i vakıf akdini de okuduğunu bildirmiş. Bu vakfiyeyi ilim ehlinden de on kişi imzalamıştır; acaba elde bulunan bu vakfiyeyle bu malların vakfedildiğine hükmedilir mi?
      Cevap: Onun vakıf akdini okumasıyla birlikte vakfedilen malı mevkufun aleyhlere veya vakfın şer’i yöneticisine teslim ettiği ve devrettiği de ispatlanırsa, bu vakfın sıhhat ve gerekliliğine hükmedilir.

       

      Soru 2063: Sağlık Müdürlüğü'ne, üzerinde sağlık ocağı veya hastane yapılması için bir arsa hediye edilmiştir. Fakat Sağlık Müdürlüğü'ndeki yetkililer şimdiye kadar orada sağlık ocağı veya hastane yapma teşebbüsünde bulunmamışlardır. Acaba vakfeden kişinin arsayı geri alması caiz midir? Vakfın gerçekleşmesi için arsayı Sağlık Müdürlüğü yetkililerine teslim etmek yeterli midir, yoksa orada bina yapmaları da şart mıdır?
      Cevap: Arsa sahibi vakıf işlemlerini şer’i bir şekilde tamamladıktan sonra eğer onu vakfın şer’i yöneticilerine teslim unvanıyla Sağlık Müdürlüğü yetkililerine devir etmişse, bundan vazgeçmesi ve geri istemesi caiz değildir. Fakat bunlardan biri gerçekleşmemişse, arsayı onlardan geri alabilir.

       

      Soru 2064: Sahibinin, bölge âlimi ve iki adil şahidin huzurunda cami inşaatı için vakfettiği bir arsa var. Bir süre sonra bazı kişiler o arsayı ele geçirerek üzerinde kendilerine ev yapmışlardır. Bu durumda o şahısların ve yöneticinin yükümlülüğü nedir?
      Cevap: Vakıf akdi okunduktan sonra vakfeden kişinin izniyle arsanın teslim işlemi gerçekleşmişse, orada vakfın bütün hükümleri uygulanır. Başkalarının o arsa üzerinde kendileri için ev yapmaları gasp hükmündedir; yapılan binaları yıkmaları, arsayı boşaltmaları ve onu şer’i yöneticisine teslim etmeleri farzdır. Aksi durumda (vakıf işlemi şer'an gerçekleşmemişse) arsa şer’i sahibinin mülkiyetinde kalır ve başkalarının onda tasarruf etmesi sahibinin iznine bağlıdır.

       

      Soru 2065: Birisi seksen sene önce bir arsa satın almış, ölümünden sonra mirasçıları o arsa üzerinde birkaç muamele yapmış. O yeri birinci müşteriden satın alanların hepsi ölmüş ve sonuç olarak bu yer onların mirasçılarına geçmiştir. Son kuşak yaklaşık kırk yıldır onu resmi olarak kendi adlarına geçirmiş ve resmi tapuyu aldıktan sonra orada kendileri için evler yapmışlardır. Şimdi bir kişi bu arsanın, sahibi tarafından çocuklarına vakfedildiğini ve onların bu arsayı satmaya hakları olmadığını iddia ediyor. Oysa geçen seksen sene boyunca hiç kimse böyle bir iddiada bulunmamış, bu arsanın vakıf olduğuna dair yazılı bir belge de görülmemiş ve hiç kimse de buna tanıklık etmemiştir. Arsanın şimdiki sahiplerinin ne yapması gerekiyor?
      Cevap: O arsanın vakıf olduğu ve satılmasının caiz olmadığı iddiasında bulunan kişi bu iddiasını muteber bir yolla ispatlamadıkça, bu arsa üzerinde yapılan muamelelerin sıhhatine ve o arsanın, şimdi elinde bulunduran ve onda tasarruf edenlerin mülkü olduğuna hükmedilir.

       

      Soru 2066: Üç tane su kanalı bulunan bir vakıf arazisi var. Yıllardır devam eden kuraklık nedeniyle su kanallarından ikisini bölge halkına içme suyu sağlamak amacıyla belediye kiralamış. Bölgedeki talebelere ve vakfedenin evlâtlarına vakfedilen üçüncü su kanalının suyu ise çekilip kurumuş ve unun sonucunda onun suyuyla sulanan araziler çorak arazilere dönüşmüştür. Şimdi Şehir Arazi Dairesi bu yerlerin çorak olduğunu iddia ediyor; acaba bu yerler birkaç yıl ekilmediği için çorak yerlerden mi sayılır?
      Cevap: Vakfedilen arazi birkaç yıl ekilmese bile, ekilmediği için vakıf olmaktan çıkmaz.

       

      Soru 2067: İmam Rıza'nın (a.s) mukaddes türbesine vakfedilen bazı arazilerin alanı içerisinde mera ve orman da bulunmaktadır. Bazı yetkili kurumlar, mera ve ormanlarla ilgili kanunlara dayanarak bu mera ve ormanlara enfal hükmünü uygulamışlardır. Acaba vakfedilen yerlerin alanındaki bu mera ve ormanlara vakıf alanındaki diğer araziler gibi vakıf hükümleri uygulanır mı ve onlara vakıf muamelesi yapılması farz mıdır?
      Cevap: Vakfedilmiş arazinin etrafındaki orman ve meralar eğer vakıf alanından sayılıyorsa, vakıf hükmünde olup vakfa tâbidirler ve onlara enfal ve umumî mallar hükmü uygulanmaz. Vakıf alanının ve miktarının teşhisinde ise, bölgenin örfüne ve bu konuda uzman kişilerin görüşüne başvurulması gerekir.

       

      Soru 2068: Birkaç arsa kırk yıl öncesinden yetimlerin korunması ve idaresi için vakfedilmiş ve o zamandan beri aynı amaçla vakıf devam etmiştir. Vakıflar Müdürlüğü tarafından onaylanmış belli bir yöneticisi de bulunmaktadır. Fakat son zamanlarda bu arazinin üç yüz seneden beri vakıf olduğunu gösteren ve orijinal eski belge üzerinden istinsah edildiği iddia edilen normal bir belge ortaya çıkmıştır. Daha eski olduğu iddia edilen vakıf belgesinin orijinalinin olmaması, mevcut resmi olmayan nüshanın ise noksan olduğu, onda yöneticinin tayin edilmediği ve geçmişte oraya vakıf muamelesi yapıldığına dair bir belirti bulunmadığı ve özellikle de onu elinde bulunduran ve onda tasarruf edenlerin bunu inkâr ettikleri ve daha önce vakıf olduğunun meşhur olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, acaba böyle bir belge yetimhane yapılması doğrultusundaki yeni vakfın gereğini yerine getirmeye engel olabilir mi?
      Cevap: İster orijinal nüsha olsun, ister orijinalinden kopyalanmış nüsha olsun, vakıf belgesinin varlığı tek başına vakıf için şer’i bir delil oluşturmaz. Dolayısıyla önceki vakıf muteber bir delille ispatlanmadığı sürece şimdi uygulanmakta olan yeni vakfın sıhhatine, geçerliliğine ve ona uymanın caiz olduğuna hükmedilir.

       

      Soru 2069: Bir adam Seyyidu’ş-Şüheda (İmam Hüseyin -a.s-) adına hüseyniye yapılması için bir arazi vakfetti; ancak söz konusu arazi köyün umumi yoluna dönüşmüştür. Şu anda tüm hüseyniye arazisinden sadece yaklaşık kırk iki metrekare geriye kaldı. Bu arsanın hükmü nedir? Acaba vakfeden kişinin onu tekrar kendi mülküne geçirmesi caiz midir?
      Cevap: Arsanın yola dönüştürülmesi eğer şer’i bir şekilde vakıf akdinin okunup vakıf yöneticisine veya vakıf amacına teslim edildikten sonra gerçekleşmişse, vakfedilen yerden geri kalan bölüm vakıf olarak kalır ve vakfeden kişinin onu geri alması caiz değildir; aksi durumda o yer vakfeden kişinin mülkiyetinde olup ona aittir.

       

      Soru 2070: Mirasta hissesi olan bazı mirasçıların onun tamamını vakfetmeleri caiz midir? Acaba vakıf akdinin onlar adına yapılması sahih midir?
      Cevap: Onların, mirastan sadece kendi hisselerine düşeni vakfetmeleri sahihtir. Fakat öteki mirasçıların hisseleriyle ilgili vakıf fuzulî olup sıhhati onların iznine bağlıdır.

       

      Soru 2071: Bir kişi, bir arsayı oğullarına vakfetmiş. Onun ölümünden sonra Vakıflar Müdürlüğü bahsi geçen yerin vakıf niteliğine dikkat etmeksizin onu şahsın kızları ve oğulları adına kaydetmiştir. Acaba bu kayıt işlemi söz konusu yerin kazancında kızların oğullara ortak olmasına sebep olur mu?
      Cevap: Vakfedilen yerin sırf Vakıflar Müdürlüğü'nce kızların adına da kaydedilmesi, onların vakıfta erkek evlâtlarla ortak olmalarına sebep olmaz. Dolayısıyla, eğer yerin sadece erkek evlâtlara vakfedildiği ispatlanırsa, vakıf sadece onlara ait olur.

       

      Soru 2072: Nehir yatağı üzerinde bulunan ve yüz sene önce umum yararına vakfedilmiş bir arazi var. Vakfedilen arazilerin satışının batıl olduğuna dair kanuna binaen, o mülkün vakıf olduğuna dair resmî bir belge düzenlenmiştir. Fakat şimdi devlet bu yerden maden taşları çıkararak yararlanmaktadır; acaba bu yer enfalden mi sayılır, yoksa vakıf mıdır?
      Cevap: Eğer oranın şer’i bir şekilde vakfedildiği ispatlanırsa, şahsi veya kamu kurumlarının o yeri mülkiyetine geçirmesi caiz değildir; yer vakıf olarak kalır ve vakfın bütün hükümleri ona uygulanır.

       

      Soru 2073: Bir eğitim merkezi binasında hali hazırda laboratuvar odası olarak kullanılan bir oda var. Geçmiş senelerde bitişiğindeki mezarlıktan ayrılan bu odanın arsası mezarlığa aittir. Bitişikteki mezarlığın hâlâ kullanıldığı dikkate alındığında, bu laboratuvar odasında namaz kılan öğretmen ve öğrencilerle ilgili hükmü açıklar mısınız?
      Cevap: Laboratuvar odasının bulunduğu arsanın, cenazelerin defnedilmesi için vakfedildiği ispatlanmadıkça, orada kılınan namaz ve diğer tasarrufların sakıncası yoktur. Fakat muteber bir delille laboratuvar odası yerinin sadece cenazelerin defnedilmesi için vakfedildiği ispatlanırsa, bu durumda onu eski hâline çevirmek, cenazelerin defnedilmesi için boşaltmak farzdır ve orada sonradan yapılan binaların gasp olduğuna hükmedilir.

       

      Soru 2074: Ayrı kişiler tarafından vakfedilmiş ve ayrı kimselerin yararına sunulmuş, fakat birbirine bitişik iki vakıf dükkân var. Her iki dükkânı da kiralayan kişi bunların birisinden diğerine veya özel bir geçide kapı açabilir mi?
      Cevap: Bir vakıftan yararlanmanın ve tasarrufta bulunmanın, öteki vakfın yararına da olsa, tıpkı vakfın şartlarına uygun olarak ve yöneticisinin izniyle olması farzdır. Birbirine yakın veya bitişik iki vakfın da kiracısı olan kimse, sırf ötekinin de vakıf olduğu gerekçesiyle vakıfların birinden diğerine kapı veya yol açarak onun üzerinde tasarruf hakkına sahip değildir.

       

      Soru 2075: Bazı merkezlerde ve evlerde bulunan kıymetli kitapların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya oldukları ve korunmalarının zor olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu kitapların ilk vakıf hâllerinin korunması şartıyla şehir merkez kütüphanesine aktarılması ve kütüphanenin bir bölümünün bu merkezlerin tasarrufuna bırakılması önerilmektedir; acaba bu iş caiz midir?
      Cevap: Eğer vakfedilen bu sanat eseri, antika ve değerli kitaplardan belli bir yerde yararlanılmasının şart koşulduğu anlaşılırsa, kitapları herhangi bir yolla zayi olmaktan koruyarak bu şarta uymak mümkün olduğu sürece, onları özel yerlerinden başka bir yere aktarmak caiz değildir. Aksi durumda onları yerlerinden çıkararak korunacaklarına emin olunan başka bir yere aktarmanın sakıncası yoktur.

       

      Soru 2076:// Mera ve otlak olmaktan başka bir işe yaramayan bir arazinin sahibi onu mukaddes mekânlara (türbelere) vakfetmiştir. Vakfın yöneticisi ise bu yerin bir bölümünü birkaç kişiye kiraya vermiş, kiracılar da bu yerin hayvan otlatması için uygun olmayan bir bölümünde yavaş yavaş ev yapmış ve ziraat için uygun olan bölümlerini de tarlaya ve meyve bahçesine dönüştürmüşlerdir. [Şimdi birkaç sorum olacaktır:] 1) Doğal meranın, enfal ve umumî mallardan olduğu dikkate alındığında, bu arazinin vakfı sahih midir ve hâlihazırda ona vakıf hükmü uygulanabilir mi? 2) Otlakta kiracıların çabalarıyla değişiklikler ve düzeltmeler yapılarak eskisinden çok daha iyi bir hâle getirildiği dikkate alındığında, onların vermesi gereken ücretin miktarı ne kadardır? 3) Kiracıların faaliyetleri sonucu ihya edilen ve meydana getirilen tarla ve bahçelerle birlikte bu arazinin nasıl kiraya verilmesi gerekir? Acaba kira ücreti olarak otlak ücreti mi, yoksa tarla ve bahçe ücreti mi ödenmelidir?
      Cevap: Esasen vakıf olduğu ispatlandıktan sonra, otlak arazilerinin vakfedildiği zaman enfalden olduğu ve vakfeden kişinin şer’i mülkü olmadığı ispatlanmadığı sürece vakfedilmelerinin şer'an sahih olduğuna hükmedilir. Kiracıların orayı tarlaya, bahçeye ve oturmak için mesken yerine dönüştürmeleriyle orası vakıf olmaktan çıkmaz; eğer kiracılar, vakfedilen yeri şer’i yöneticiden kiraladıktan sonra onda tasarrufta bulunmuşlarsa, yerin kira sözleşmesinde belirtilen ücretini, vakıf yönünde harcanması için yöneticiye vermeleri farzdır. Fakat şer’i yöneticisinden kiralamadan önce yerde tasarrufta bulunmuşlarsa, tasarruf ettikleri müddet için adilane fiyat üzerinden emsalinin ücretini vermeleri farzdır. Ancak bu arazinin vakfedildiği zaman esasen çorak ve enfal yerleri olduğu ve vakfeden kişinin şer’i mülkü olmadığı ispatlanırsa, onların vakfı şer'an batıldır ve kiracıların kanun ve kurallara göre orada ihya ettikleri tarla, bahçe, mesken benzeri yerler şer'an onlara aittir. Çorak olarak eski hâlinde kalan araziler ise, doğal servetlerden ve enfalden olup kullanımı İslâm devletinin yetkisindedir.

       

      Soru 2077: İfraz edilmemiş bir mülkte sadece altıda bir hissesi olan bir kadın başka çiftçilerle ortak olmasına rağmen o mülkün tamamını vakfediyor. Vakıflar Müdürlüğü'nün müdahalesinden dolayı bu iş ahalinin evlerine resmi tapu verilmesine engel olması gibi birçok sıkıntılar doğurmuştur. Acaba bu vakıf, ifraz edilmemiş ortak mülkün tamamında mı, yoksa sadece bu kadının hissesinde mi geçerlidir? Eğer sadece bu kadının hissesinde geçerliyse, acaba ifraz edilmemiş ortak yerin bölüştürülmeden (ifrazından) önce vakfedilmesi sahih midir? Eğer ortak yerin ifrazından önce vakfedilmesi sahihse, bu durumda diğer ortakların ne yapması gerekiyor?
      Cevap: Eğer ifrazdan (taksimden) sonra ortak hisseden vakıf amacı için yararlanmak mümkünse, onun ifrazdan önce vakfedilmesinin şer'an sakıncası yoktur. Fakat sahibinin ortak olduğu malın tamamını vakfetmesi, diğer ortakların hisseleri açısından fuzulî ve batıldır ve ortaklar mülklerinin vakıftan ayrılması için mülkün ifrazını isteyebilirler.

       

      Soru 2078: Vakıf şartlarından vazgeçmek caiz midir? Eğer caiz ise bunun sınırı nedir? Acaba zamanın uzun olması, vakıf şartlarını yerine getirmede etkili midir?
      Cevap: Vakfeden kişinin vakıf akdinde koştuğu sahih şartları yerine getirmek imkânsız veya çok zor olmazsa, onlara aykırı hareket etmek caiz değildir ve uzun bir sürenin geçmesinin etkisi yoktur.

       

      Soru 2079: Vakfedilen bazı arazilerde, içinde maden ve çakıl taşları bulunan nehir veya dereler geçiyor; acaba vakfedilen arazilerden geçen bu nehir ve derelerdeki maden ve çakıl taşları vakfa mı tâbidir?
      Cevap: Vakfedilen yerlerin yanından veya vakfedilen yerlerin içinden geçen büyük umumî nehirler veya dereler vakfın bir parçası değildir; ancak örfte vakfedilen arazinin alanından sayılanlara vakıf muamelesi yapılır. Vakfedilen küçük nehirlere gelince, bunların içindeki maden ve çakıl taşlarına da vakıf muamelesi yapılması farzdır.

       

      Soru 2080: Dinî bir medrese, binasının eskimesi ve rutubet almasından dolayı kullanılmaz hâle gelmiştir. Bankaya emanet olarak yatırılan vakıf gelirleriyle bu medresenin binasını yeniden yapmak istiyoruz. Fakat inşaat ruhsatı alıp bu parayı medresenin yeniden inşasında kullanmak uzun zaman alacak. Bu süre içerisinde vakfa ait paranın bankalardan birine yatırılıp, bilinen helal bankacılık işlemleri doğrultusunda vakfın yararına belli bir kâr alınması caiz midir?
      Cevap: Vakfın şer’i yöneticisine vakıf gelirleriyle ilgili olarak farz olan, bu gelirleri vakfın amaçları yönünde harcamasıdır. Fakat eğer vakıf gelirlerini vakfın amacı yönünde belli bir süre geçmedikçe harcaması mümkünse değilse ve onu vakıfta harcamak mümkün oluncaya kadar korumak, emanet olarak bankaya yatırmakla mümkün olacaksa ve kâr hesabına yatırmak, zamanında vakfa harcanmasının gecikmesine sebep olmayacaksa, şer’i sözleşmelerden biri çerçevesinde onu bankaya yatırıp vakfın maslahatı yönünde kârından yararlanmanın sakıncası yoktur.

       

      Soru 2081: Müslümanın Müslümanlara vakfettiği bir yeri Müslüman olmayan birisine kiraya vermek caiz midir?
      Cevap: Eğer yer kazanç getirmesi için vakfedilmişse, vakfın çıkarları korunduğu takdirde onu Müslüman olmayan birine kiraya vermenin sakıncası yoktur.

       

      Soru 2082: Birkaç ay önce bir âlim, vakfedenlerin izniyle vakıf arazisine defnedildi. Şimdi bazıları, vakfedilmiş yere cenaze defnetmek caiz değildir diye itiraz etmekteler; bunun hükmü nedir? Caiz olmadığı varsayılırsa, o âlimin defnedildiği vakıf yerinin karşılığı olarak bir meblağ ödendiği takdirde mesele giderilmiş olur mu?
      Cevap: Eğer cenazeyi vakfedilmiş arsaya defnetmek, o vakfın amacına aykırı olmazsa, bunun sakıncası yoktur; ama cenazenin defni o vakfın amacıyla çelişirse caiz değildir. Eğer birisinin cenazesi vakfedilmiş böyle bir yere defnedilirse, mezarı açmanın zorluk ve sıkıntısı olmazsa veya mümine hakaret ve saygısızlık sayılmazsa, bedeni çürümeden önce mezarı açarak onu başka bir yere gömmek gerekir. Her hâlükârda hüküm, vakıf yerinin karşılığı olarak yer veya para vermekle değişmez.

       

      Soru 2083: Eğer bir mülk nesilden nesle erkek evlâtlara vakfedilse, acaba mevkufun aleyhler herhangi bir sebeple kendi haklarından vazgeçerlerse, vakıf ortadan kalkar mı? Mevcut ilk kuşak mevkufun aleyhler kendi haklarından vazgeçtikleri takdirde sonraki kuşakların hakları ve yükümlülükleri nedir? Yine, vakfedilmiş emlâkin şer’i yöneticisinin sonraki kuşakların haklarıyla ilgili olarak ne yapması gerekiyor?
      Cevap: Vakıf, mevkufun aleyhlerin kendi haklarından vazgeçmesiyle ortadan kalkmaz. Önceki kuşak mevkufun aleyhlerin kendi haklarından vazgeçmesi, sonraki kuşağın hakkı üzerinde etkili olmaz ve vakıf bununla dağılmaz. Aksine sonraki kuşak, vakıftan yararlanma sırası geldiğinde bütün haklarını isteyebilir; hatta önceki neslin zamanında vakfın satılması için şer’i bir ruhsat olursa, vakıf satıldıktan sonra vakfedilen şeyin yerine sonraki kuşakların ondan yararlanması için başka bir mülk satın alınması farzdır. Vakıf yöneticisine de, vakfı bütün tabakalardaki mevkufun aleyhler için idare etmesi ve koruması farzdır.

       

      Soru 2084: Vakfın menfaatlerinin hak sahipleri arasında nasıl paylaştırılacağı bilinmezse, acaba böyle durumlarda vakfın gelirleri miras kanununa göre mi, yoksa eşit olarak mı bölüştürülür?
      Cevap: Eğer bir soya yapılan vakıfta, mevcut bütün mevkufun aleyhlere eşit olarak mı, yoksa miras kanunundaki gibi kızlarla erkekler arasında fark gözetilerek mi vakfedildiği bilinmezse, bütün kişilere eşit olarak vakfedildiği kabul edilir ve gelirler her tabakadaki bütün kızlar ve erkekler arasında eşit olarak bölüştürülür.

       

      Soru 2085: Belli bir şehrin dinî ilimler medresesine ait olan vakıf gelirlerinin büyük bir miktarı, şimdiye kadar oraya gönderme imkânı olmadığından birikmiştir. Bu gelirleri acaba başka şehirlerdeki dinî ilimler medresesine harcamak caiz midir, yoksa onları o şehre göndermek mümkün oluncaya kadar korumak mı gerekiyor?
      Cevap: Şer’i yöneticinin veya Vakıflar Müdürlüğü'nün vazifesi, vakıf gelirlerini toplayarak vakfın amacı doğrultusunda harcamaktır. Eğer harcanması farz olan şehre göndermek geçici olarak mümkün olmazsa, vakfın dağılmasına, kapanmasına sebep olmaması şartıyla gelirleri korumak ve harcanması gereken şehre göndermek mümkün oluncaya kadar korumak farzdır. Yakın gelecekte de olsa, vakıf gelirlerini söz konusu dinî medreseye gönderme imkânından ümit kesilirse, onları başka şehirlerdeki dinî medreselere harcamanın sakıncası yoktur.

       

    • HAPSETME (ALIKOYMA)
    • VAKFIN SATIMI VE DEĞİŞTİRİLMESİ
  • MEZARLIK HÜKÜMLERİ
700 /